HELLOOOOOOĞ GÜZELLER GÜZELLERİİİMM<3
Nasılsınız? Hayat nasıl gidiyor canımın içleri? Okul nasıl gidiyor?
Keşke; #Vuslat Hashtag'ı ile kitapta hoşunuza giden alıntıları paylaşarak gündem olsak ve beni mutlu etseniz:)) bu sizin elinizde bebeklerim..
Bölüme size emanet ediyorum; okuyun, yorumlayın, oylayın arkadaşlarınıza önerin ve beni destekleyin lütfen:))
Sizleri çok seviyorum<3İYİ OKUMALAR BALLAR<3
Bölüm şarkıları;
Tuğkan - Derya
Duman - Elleri Ellerime
Tuğçe Kandemir - Kahverengi Gözlerin
Yıldız Tilbe - İşim Olmaz
I See Red - Everybody Loves An Outlaw"Kadının, rakıya konuluk bir gülüşü vardı.. Adamın da, gülüşüne bakarak sek rakı içesi.."
GÖZLERİ GÖZLERİME
Karan'la beraber kahvaltı hazırlamaya başladığımız da aklım yatakta ve üzerindeki kanda kalmıştı, Karan'la sanki ilk defa beraber oluyormuşum gibi hissetmiyordum bu onunla ilk beraber oluşumuz değil gibi.. sanki o hep benimleydi, yanımda başımdaydı ve teni tenimde, kokusu burnumdaydı.Bunları hissetmeme rağmen öyle olmaması üzücüydü, isterdin öyle olmasını.. hemde çok.
Keşke diyorum, başa dönsek ve o beni yanına almak istediğin de göz yumarak kabul etseydim. O kötü biri değildi. O hiç olmayacak kadar iyi biriydi. Çok ironik biliyorum ama ben bugüne kadar okuduğum çoğu kitapta hiçbir aşk güzel başlamadı... Erkek hep sonunda aşık olacağı kızın canını yaktı. Ama Karan bir kere bile benim canımı yakmamıştı. He tabi evden kovma olayına gelirsek 'BEN TAM BİR KAFADA KURAN BİRİYİM' adam bana karımsın diyor nereye kovacak ki beni hıh... Bipolar bozukluğumun o zamanlar kesinlikle olduğuna yemin edebilirim...
Ben kimseyi empati kurmadan yargılamazdım ama babamın bana yaşattıkları beni buna itti ve Karan'a kötü davrandım.
O hep beni korudu, hatta sevdi.
İyi ki o.
Çeri domatesleri ortadan ikiye ayrıp sunum tabağına keserken yan gözle Karan'a baktım.
Patates kızartmasının tellerini tutmuş yağını akıtıyordu.. çıplak elle!
"Canın acıyacak!" dedim elimdeki domatesi bırakıp yanına giderek.
"Benim canım acımaz, vuslat'ım." diyerek sırttı ve göz kırptı. Çıplak elle az önce ateşin üstünden, kızgın yağın içinden çıkmış bir şey nasıl canını yakmazdı ki?
Kafamı yana eğip tezgaha yaslanarak ona baktım, nereden esti neden sordum bilmiyorum ama aniden, "Ne acıtır peki senin canını?" diye sorduğum da metal kızartmalığı yerine koyuyordu.
"Sevdiklerimi," dedi ve durdu, sonra gözlerini bana çevirip çenesiyle beni işaret ederek, "Seni kaybetmek.." dediğin de yutkunamayacağımı sanarak anlık öksürdüm ve bakışlarımı ondan kaçırdım.
Onun beni kaybetmesi, benim onu kaybetmem bunların düşüncesi bile canımı kızgın yağdan bile daha çok acıtırken anladım ne demek istediğini..
Bu acı, o acının yanında neydi ki? Sinek ısırığı belki de hiç.
Derin bir nefes çekip kestiğim domateslerin tabağını elime aldım ve masaya koyarken, "Canının acımasına izin vermeyeceğim!" dedim, vermeyecektim, veremezdim de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VUSLAT
RomanceEN OLMADIK BİR ANDA KARŞINA ÇIKIP SANA BİLMEDEN YARDIMI DOKUNAN BİRİSİNE AŞIK OLDUKTAN YILLAR SONRA KAVUŞSANIZ NE OLURDU? VUSLAT Kime ne zaman âşık olacağımızı bilemediğimiz gibi ne zaman kavuşup kavuşamayacağımızada bilemeyiz. Daha küçücük yaşında...