26.BÖLÜM: KANLI İKNA

1K 71 135
                                    


SEEEELLAAAAAMMMM BEBEKLERİM<3

13Bin Okunma için çokça teşekkür ederim:)
İyi ki varsınız ballar<3
Sizlerle böyle, bu yerlere gelmek ve büyüyerek kocaman aile olmak çok güzel bir duygu, size ne kadar teşekkür etsem az.
Çok seviyorum sizi çokk^^

Yorumlarda buluşalım lütfen<3

İYİ OKUMALAR BALLAR<3

Bölüm Şarkıları;
Gripin - Nasılım biliyor musun?
Rei - Ah Canım Sevgilim
LDRDO, W. Monroe


KANLI İKNA


"Murat Karahanlı'yı alın!"

Bu sözden sonra kalbim ağzımda atmaya başlamıştı. Tabiki de babam olacak adam bunu hesabını verecekti ama Karan'a değil, bana.

Karan telefonu kapatıp bana döndü, yüzüme uzun uzun baktıktan sonra,"Gidiyoruz," dedi.

"Hayır," dedim ama beni dinlemeden salondan çıkıp gitmesi hem beni endişelendirdi hem de kırdı.

"Karan!" diye seslendim olduğum yerde ama üst kattan gelen sesi netti. "Hazırlan gidiyoruz İzem!"

"Hayır hiçbir yere gitmiyoruz!" diyerek hızla arkama döndüm ve hiç düşünmeden cam kırıklarına yürüyüp elime bir tane alarak, avucumun içinde var gücümle sıktım.

Acıyla çığlık atarken,"Gitmiyoruz!" dedim yeniden. Gitmeyeceğiz!

Elimde sımsıkı tuttuğum cam parçası elimden çok kalbime saplanıyor gibi bir histi ama elimin acısını hissetmiyorum desem yalan olurdu. Parmaklarım ve avuç içimin eti resmen ikiye ayrılmış oluk oluk kan akıyordu. Acıyla inleyerek camların olduğu yere oturduğum da Karan karşımda belirdi.

Şokla bana ve elime bakarken kirpiklerimin altından ona kolaysa gidelim der gibi bakıyordum.

Onun da elbet canı yanmıştı, benim için korkmuş ve endişelenmişti. Babama hesap sorup ona acı çektirmeye hakkı var ama onu öldürmesini istemiyordum. Bu yapılanlar banaydı ve ben yapmak istiyordum bunu. Karan'ın bunu elimden almasına ve benim batırdığım günü daha da batırmasına izin vermeyecektim.

Sakinleşmesi ve şuan benim kafama göre gitmesi gerekti. O öfkeyle kalkmış olabilir camı kırdığı sandalyeden ama ben hep ayakta öfkeli bir şekilde babamadan hesap sorup onu öldüreceğim zamanı bekliyordum. Bu imkanı Karan'ın elimden almasına izin vermeyecektim. Bazı konularda çok acımasızdım. Mesela canım konusunda. Kendime zarar vermekten kaçınmam. Onu burda tatlı dille tutamazdım ama böyle tutabilirdim. Bu yüzden, özür dilerim sevgilim.. başka çarem yok. Özür dilerim.

Karan hızla yanıma gelip elimi tuttu ve,"Ne yapıyorsun sen!?" Sesine karışmış endişeli tonu yüksek çıkmıştı. Oyalamak adına veyatta bilmiyorum aklını sadece bende kalması için; elimi elinin içinden çekmek istedim ama buna engel oldu. Sanırsam işe yarıyordu...

"Bırak," dedim elimi tekrar çekmek isteyince. Bırakma sevgilim.

"Bırakmam! Herşeyi bırakırım ama seni asla bırakmam!"

Sözleri bir tohum misali kalbim ekildi ve saniyesinde onun güneş ve su gibi olan sözleriyle filizlenip büyümek için devamını bekledikler. Ben herşeyiyle ona kök salmışken onun benim büyümem için suyum, gelişmem için de güneşim olması gerekti ve o öyleydi. Benim hem suyum, hem güneşim. Gece yarısı parlayan ve beni karanlığına rağmen ışıkta tutan Ay'ım...

VUSLAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin