BİR KÜÇÜK SERÇE HİKAYESİ
Sürpriz bir bölümle karşınızdayım. Yorumlarınızı okumak için sabırsızlanıyorum .
Yazım yanlışı varsa kusura bakmayın lütfen.
Keyifli okumalar ❤
Biraz küfür içeriyor görmezden gelin 😀😀
"Uçma vakti Serçe "
Telefonumun ekranında gördüğüm mesaji okuyunca hemen telefonu kapatıp küçük çantama koydum. Inecegim durağa gelince yerimden doğrulup inmek için kapıya doğru ilerledim. İnsanlar hamile olduğumu görünce inmem için yol veriyordu.
"شكرا"
(Teşekkür ederim)
Duran otobüsle birlikte adımlarımı yavaşça atıp, indim. Akşam üzeri olduğu için herkes evine gitmek için bir yerlere yürüyordu. Bir elimle belimi tutup yavaş yavaş yürümeye başladım. Giydiğim çarşafatan dolayı sadece gözlerim gözüküyordu. Bir manavın önünde durup biraz kiraz aldım.
"كم دينار"
(Kaç dinar)
Adamın söylediği fiyatı verip yoluma devam ettim. Yaklaşık bir haftadır kaldığım odaya girip kapıyı arkamdan kilitledim. Elimdeki poşeti salondaki sehpaya bırakıp karnıma yapıştırdığım silahı, şarjörleri ve yastığı çıkarıp hemen perdenin arkasında dışarıya baktım. Her hangi bir olumsuzluk yoktu. Sıcaktan terleyen bedenimi yıkamak için banyoya giderken yanıma susturucu silahımı da aldım. On dakika için de ılık bir duş alıp hemen giyindim. Büyük operasyon bu gece olacaktı. Ve sadece ben vardım.
Dikkatle banyonun kapısını açıp etrafı gözetledikten sonra salona geçip getirdiğim kirazları yemeye başladım. Fazla yemek yiyemiyordum. Bu çocukluktan gelen bir şeydi? Yetimhanede büyürken doyamazdın. Midem büyümesin ve daha çok yemek istemesin diye de az az yerdim.
Kimsesizlik böyle bir şeydi. Daha fazlasını isteyemezdin. Kimse nazını çekmezdi. Hasta olduğunda basında bekleyen bir annen, baban olmazdı. Bir çöp konteynerına bırakılan ben, bunu çok iyi biliyordum.
Aklıma düşen geçmişimi bir kenara bırakıp masaya bıraktığım silahlarımı temizledim. Bu dünyada bir Deniz yoktu. Serçe vardı. Kalbi vatan aşkıyla çırpınan bir serçe.
Gece yarısına kadar karanlıkta bekleyip bekleyip kalın perdelerin arasında dışarıya baktım. İnsanlar evlerine çekilmiş her yer sessizlik içindeydi. Geri dönüp çarşafı tekrar üzerime geçirdim. Silahları ve yastığı tekrar karnıma bağlayıp evden çıktım. Dışarıya çıkıp her gün gözetlediğim eve doğru ilerledim. Yaklaşık bir haftadır gözetlediğim evin uzağında durup etrafı kolaçan ettim.
Yuksek duvarların ardında saklanan serefsizle bir hesabimiz vardı. Onlarca askerimizin şehit edilmesinin emrini veren adı herifi gebertmek için burdaydım.
Etraf köpekleriyle doluydu. Ve ben bu yüksek duvarların ardındaki şerefsiz ulaşmalıydım....
Dışarda eli silahlı adamları atlatıp girdiğim evin içinde gördüğüm aralık kapıdan içeri yavaşça sızdım. Etrafı incelediğimde bayağı şatafatlı bir hayatı vardı. Yatakta koca göbeğiyle horul horul horlayan adama doğru adım adım yürüdüm. Belimdeki susturucuyu çıkarıp alnına dayadım. Birkaç defa kafasını çekmesine rağmen uyanmasını bekledim. Bir süre sonra gözlerini açtığında gözleri kocaman oldu.
"Kimsin sen? Ne yapıyorsun?"
"Şşşşş sessiz ol."
"Ne istiyorsun benden"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM (FİNAL)
General FictionGecenin bir yarısı nereye olduğunu bilmeden saatlerce yürüdüm. Kalbim acıyordu. Beni bu saatte yürüten derdin ne olduğunu kime anlatacaktım? Yüzümde ki yaşları sildim. Sonra bir çıkmaz sokağa girip duvar dibine çöktüm. Neden ben, neden? Bu sorunun...