Kontrol etmeden paylaşıyorum. Yazım yanlışı varsa kusura bakmayın.
Oy vermeyi bol yorum yapmayı unutmayın.
Keyifli okumalar ❤
"Sevdiğim?"
Boş bakışlarımı karşımda ki aynada, kendi yansımamdan çekip yanı başımda duran sevdiğim adama çevirdim. Gözlerinde ki acıyı saklamaya çalışıyordu. Üzüldüğünü belli etmemeye çalışması canımı daha çok yakıyordu. Gülümsemeye çalıştım. Beni böyle hatırlamasın istedim. Ne kadar başarılı oldum emin değildim. Sadece sevdiğim adamı daha fazla üzmek istemiyordum.
"Hazırım Derman'ım "
O, benim 29 yıllık ömrümde, karşılaştığım en güzel seydi. Onu görmeyen bu kör gözler şimdi acıyla doluyordu. Bana adı gibi Derman olmuştu. Bir adam bir kadını nasıl bu kadar sevebilirdi. Tüm hatalarına, günahlarına rağmen nasılda sarıp sarmalardı. Hep babamın, annemi sevdiği gibi biri beni sevsin isterdim. Dualarım kabul olmuştu. Babama benzeyen bir adam tarafında seviliyordum. Hayatta ki bütün şansım bu yöndeydi. Ve en güzel şansımdı.
"Merak etme yine uzayacak. Şuan önemli olan sensin. Hem sana kısa saçta çok yakışır."
Beş gün önce Mahur'un düğünü yapılmıştı. Kınasını İstanbul'da ,düğünü Erzurum'da yapmışlardı . Benim ameliyatım düğünden bir hafta sonra yapılacaktı. Ve ameliyat olmama iki gün kalmıştı . Şimdi tüm saçımı kesmem gerekiyordu. Ben hiç kısa saç sevmezdim. Küçükken annem saçlarımı daha rahat taramak için kestiğinde çok ağlamıştım. O zamanlar Mahur'un saçlarını babam tarar örmeye çalışırdı. Annem kadar güzel tarayamaz ve öremezdi. Yine de benim saçlarımı da örsün diye neler yapmıştım. Yıllarca için de ki kıskançlığı bitirememiş Mahur'u hedef almıştım. İki yıl öncesine kadar "erkek Fatma" diye dalga geçiyordum . İki yıl önce yaptığım o hatayla birlikte onun ölmesini bile istemişti bu hastalıklı beynim. Kalbimde ki tüm kötü istekler dönüp dolaşıp sahibini yani beni bulmuştu. Bu da Allah'ın verdiği bir dersti.
Hatırladığım şeylerle gözlerim dolarken ,saçlarımda sıcak bir nefes hissetmem ile kendime geldim. Derman saçlarımı öpüyor , gözlerinden yaşlar akıtmamak için uğraşıyordu. Bu sabah kendi elleriyle saçlarımı taramış ve örmeye çalışmıştı. Mükemmel bir baba olurdu eğer ben olmasaydım.
"İstersen sen cık ben hallederim. "
Sesimle birlikte saçlarıma düşen yaşları bir bir izledim. Ayna da onun bu halini görmek çektiğim ağrılardan daha zordu. Düğün boyunca bir yabancı gibi bir köşede oturmuştum. İnsanlar neden böyle davrandığımla ilgili kulaktan kulağa konuşurken ben o sıralar vücudumu hareket ettiremiyordum. Bir süre elim kolum tutmamıştı. Bir tek takı takmak için ayağa kalkmıştım. Ayaktayken bir şey olamaması için ne kadar çok dua etmiştim. Mahur'a güzel bir tektaş set almıştım. Ellerim titrediği için takamayınca,annem yardımıma koşmuştu. Diğer elimde ise babaannemin anneme ölüm döşeğindeyken, verdiği yüzük vardı. Dedem şehit olmadan önce babaanneme almış. Ve bir hafta sonra şehit düşmüştü. 18. yaş günümde hediye olarak onu annemden istemiştim. Benim kadar Mahur da istiyordu. Ama ben kıskançlığımdan kendime almıştım. Ona uzattığım küçük kutuyu aldığında merakla açmıştı. İlk birkaç saniye yüzüğe bakmış sonra "nerden çıktı şimdi bu "der gibi yüzüme bakmıştı.
"Sana daha çok yakışıyor "
"Ama bunu sana annem verdi "
"Ben de kardeşime veriyorum "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM (FİNAL)
General FictionGecenin bir yarısı nereye olduğunu bilmeden saatlerce yürüdüm. Kalbim acıyordu. Beni bu saatte yürüten derdin ne olduğunu kime anlatacaktım? Yüzümde ki yaşları sildim. Sonra bir çıkmaz sokağa girip duvar dibine çöktüm. Neden ben, neden? Bu sorunun...