Kasımın son haftası, hatta son günleri. Aşkın başka olduğunu söylenilen ayın son günlerinde aşka veda edermiş gibi, Begonvil 2'ye başlıyoruz. Aslında şöyle bu kitabın içinde yayınlamaya karar verdim ama ayrı kitap olmasını istiyorsanız buraya yazabilir misiniz?
(Ayrı kitap oldu, profilimden ulaşabilirsiniz!)
Bu kırgın bir merhaba, nefesimin kesildiğini hissediyorum yazdıkça. Ama yazmasam da hiç nefes alamazmışım gibi.
Başlıyoruz, hikayenin en başından beri Andaç çok suçlandı, neyi neden yaptığı sorgulanmadı. Kimin gözünden okursak onla empati kurarız ya, ben böyle olsun istemedim hiçbir zaman. Andaç'ın travmalarını kimse görmedi. Neden korktuğunu anlamadı. Şimdi ben Begonvil'i en başa alacağım Andaç Haznedaroğlu'nun zihnine hoşgeldiniz.
O zaman buyrun, hep beraber yaşayalım, anlayalım.
Bu kitabın da kendine özel bir şarkısı var. Kitabı okudukça bunu anlayacaksınız. Ama şimdi buraya sözlerini bırakıyorum.
Kitabın şarkısı: Sezen Aksu, Yeter.
Hep binbir maske ve binbir duyguda
Hep karmaşa sen ve senden başka
Bir insana dönüp yaşıyorsun
Parça parça her duygunu olmaz.
**
Bugün girdiğim üçüncü toplantıdan sonra yakamı gevşeterek odama geçtim. Kafam çok doluydu, aldığımız ihaleyle ilgili pürüzler çıkıyordu. Onun dışında kafamın içinde her günümü güzelleştiren bir kadın vardı. Kafamı iki yana salladım, onu ne zaman düşünsem yüzümde istemsiz bir gülümseme oluyordu. Arka cebimden cüzdanımı çıkardım, güzel yüzünü izledim.Kapının çalmasıyla cüzdanı arka cebime yerleştirdim.
"Gir!" dedim sert bir sesle, odanın içerisine baş korumam Giray girmişti. Giray benim güvenlik şefimdi. Ayrıca dostlarımdan biriydi.
"Tanem Hanım," dediği gibi oturuşumu düzelttim. Dikkatle onu dinlemeye başladım. "Bugün ki rutinini evinde geçirdi. Dışarı hiç çıkmadı neredeyse." dediğinde sakalımı sıvazladım.
"Bir işler peşindedir o, kod yazıyor olabilir." dedim düşüncelerimin arasından.
"Ev arkadaşı Nur ve sevgilisi evde mi?" dediğimde;
"Hayır ağabey, tek başınaydı gündüz gece Nur Hanım geldi sadece." dediğinde hızla başımı salladım.
"Ağabey neden çıkmıyorsun karşısına, ne kadar böyle uzaktan izleyeceğiz?" dedi.
"Kardeşim, nasıl sokayım o meleği bu şeytanların inine? Gözümün önünde panikten, stresten günden güne erisin diye mi? Hayır oğlum, kaldıramam ben. Benim çok uzun zaman Türkiye'de olmadığım oluyor, e benle geldi diyelim; tüm düşmanlarıma onu göstermiş olacağım."
"Koruruz ağabey, yapmadığımız şey mi?"
"Koruruz abim ama olacakların önüne geçemeyiz, her an bir şey olabilir bir tanesini durdursam diğeri arkamdan ağlar."
"Mahvoluyorsun böyle ağabey."
"Kapan'dan ne haber? Bulabildik mi kim olduğunu şerefsizin?" dedim aniden konu değiştirerek, Tanem hakkında konu uzadıkça koşup sarılasım kalbimin içine yerleştiresin geliyordu.
"Hayır ağabey, şerefsiz çok iyi saklıyor kendini. Onun yüzünden iki kumarhaneye baskın yedik." dediğinde elimle hızlı masaya vurdum.
"Yazılımcılara söyle onu bulmadan gözüme gözükmesinler, yemin ederim canlarına okuyacağım." dediğimde başını sallayıp odadan çıktı.
O sırada telefonuma gelen mesajlarla çatılı kaşlarımla telefonu elime aldım.
Begonvil: Bugün ki çiçeklerimi aldın mı canımın içi?
Mesajı okuduktan sonra telefonu kenara bıraktım, ne çiçeğinden bahsettiğini düşünmeye başladığımda hatırladım, her gün gelen manasız çiçeklerden bahsediyordu.
"Nur!" diye seslendim hızlıca, Nur kapıdan kafasını uzattığında; "Bana Giray'ı yolla! Hemen!" dediğimde hızla kafasını sallayarak çıktı ve hemen ardından ikinci mesaj geldi o sırada Giray gelmişti.
Begonvil: Seni çok seviyorum.
Hızla kaşlarımı çattım, Tanem olabilirdi!
"Tanımadığım bir numara Begonvil nickli bir aratın numarayı kimmiş, görelim." dediğimde Giray, "Tamam ağabey, çocuklar bakar hemen." dedi kafamı sallayıp numarayı ona yolladım.
Andaç Haznedaroğlu: Ne çiçeği?
Andaç Haznedaroğlu: Her gün yollanan o aptal çiçekleri sen mi gönderiyorsun ?
Çiçekler aptal falan değildi, sadece yalan söylüyordum. Karşımdaki kadının Tanem olmama ihtimalinde konuşmamızın devam etmesi olanaksızdı. Ben tek birine aittim, o da her zaman Tanem'di. Benim çiçek kızım, dört yıl önce onunla rastlaşmıştık. Lakin asıl tanışıklığımız çocukluğumuza kadar uzanıyordu.
Begonvil: Aptal çiçekler mi?
Begonvil: Yalnız begonvil onlar.
Begonvil: Ve çok da pahalılar.
Begonvil: Kıymet bil, begonvillerimi atma.
Begonvil: Bana aşık olduğunda, bahçene beraber ekeceğiz canımın içi.
(O begonvilleri hiç beraber ekemediniz.)
Hızla yazmış olduğu mesajları okudum, begonvil takıntısı olan tek biri vardı; o da benim Tanem'imdi. Ah güzel kızım, ben sana zaten deli divane aşığım. Ne uğraşıyorsun böyle çiçeklerle?
**
Bölüm sonu!Tuttuğunuz nefesi bırakın, çünkü ben daha yeni başlıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEGONVİL|| YARI TEXTİNG
Teen FictionT A M A M L A N D I ! Yarım kalanların kitabı. İllegal işlerle uğraşan bir gece klübü işletmecisine her gün begonvil çiçeklerinden yolladığınızı düşünün. Begonvil: Bugün ki çiçeklerini aldın mı can içim? Begonvil: Seni çok seviyorum. Andaç: Ne çiçe...