Merhaba begonvillerim.
Nasılız bakalım?
Bölüm Şarkısı: Balmorhea, the winter.
*"E biz kutlamayacak mıyız doğum gününü ya!" diye hafif sitem etmesiyle ona dudak büzerek baktım: "Gelince kutlasak?" dedim ikna etmek ister gibi.
"Aman iyi be!" deyip evden çıkmasıyla, kendime son kez bakıp bende evden ayrıldım.
Mekandan içeri girdiğimde kulaklarımı yine klasik müzik bulmuştu, buluşacağımız mekanı söylediğin ufak bir araştırma yaptığımda sahibi olduğu bir mekana değilde bir arkadaşının mekanına getirmişti. Bu önemli bir detaydı, gösteriş meraklısı değildi.
"Hoşgeldiniz hanımefendi, rezervasyonunuz var mıydı?" dediğinde hafifçe gülümsedim. "Andaç Haznedaroğlu adına." dediğimde şaşkınlıkla gülümsemesi beni daha da sevindirdi. Ardından yol göstererek: "Buyrun bu taraftan, iyi eğlenceler." diyerek Andaç'ın masasına kadar eşlik etti.
Andaç siyah bir takım elbise giymişti, beni gördüğünde kibarca ayağa kalkmıştı elini uzatacakken ona sarılıverdim. Kollarının kasıldığını hissettiğimde geri çekildim, boyu oldukça uzundu. Yapılı bir adamdı.
"Merhaba." dedim ona sıcacık gülümseyerek. Hızla başını sallayıp karşısını gösterdi: "Hoşgeldin." demeyi de es geçmemişti.
"Hoşbuldum." dedikten sonra etrafıma baktım: "Burası güzelmiş." dedim gülümseyerek. Bodrum'un güzide mekanlarından biriydi, kodamanların oturduğu mekanlardan.
"Güzeldir." dedi hafifçe, ardından sıcak bir şekilde güldüm. "Ama çokta kasvetli." diye ekledim. Kaşları çatıldı.
"Nesi kasvetli?" dedi kaşlarını kaldırarak.
"Baksana herkes rezil olmaktan korkar gibi diken üzerinde oturuyor, bu da burayı gergin bir yere çeviriyor." dedim rahatça oturup bacak bacak üstüne atarak, benim rahatlığımı fark ettiğinde gülümsedi.
"Sen hariç herhalde." diye ekledi.
"Ee ne yiyoruz? Daveti ben yaptım, yemeği sen seç bari." dedim gülümseyerek. Hafifçe kahkaha attı.
"Pekala." dedikten sonra gözlerini menüye çevirdi, bana bir salata söyleyip kendine et söylediğinde nefesimi verdim, salata yemem lazımdı. Salata krizim gelmişti! "Kırmızı, beyaz?" dedi sorgular gibi, "Beyaz." dediğimde hızla başını salladı bir şişe beyaz şarap açtırttı.
"Bileğin nasıl oldu?" dedi hafifçe, konu olsun diye soruyordu.
"Basıyorum üzerine, o gün basamıyordum neyse ki taksiye kadar bir centilmen yardım etti." dedim onu kast ederek.
"Aslında ben kapıya kadar eşlik ettim, taksiye eşlik eden centilmende kapıdakilerden biriydi sanırım." dedi alayla.
"Ya evet, buldular güzelim kızı dediler bir el atalım." dediğimde gözlerini kıstı.
"Demek öyle." dedi hafifçe. Ardından yemeklerimizin gelmesi ile ortama sessizlik hakim oldu, onun telefonu çalana kadar.
"Efendim, Birol?" dedi sert ve keskin sesiyle. Bu ses tonu çok etkileyiciydi, şarabımdan bir yudum alıp masaya bıraktım ve onu izledim. Dört yıldır aşık olduğum adamla yemek yiyordum.
"Ne!" dedi kaba bir şekilde yerinde doğrularak sonra gözlerinin bana kaymasıyla sıkıntıyla nefesini verdi.
"Tamam geliyorum." deyip telefonu kapatmasıyla kaşlarımı çattım. Telefonu masaya bıraktıktan sonra gözleri bana döndü: "Çok acil bir işim çıktı, gitmem gerek." dediğinde mahcup olduğunu düşündüm. Başımı hızla iki yana salladım: "Hiç sorun değil, bende yemiştim zaten sen git bende hesabı halledip ayrılırım." dedim, omuz silkerek. Kaşlarını çattı:
"Hesabı halletmiyorsun, hesabı ben hallederim." dediğinde kaşlarımı çattım.
"Öyle bir şey yok, ben çağırdım ben hallederim. Haydi hayırlı işler sana." dedim bacak bacak üzerine atarak.
"Ben çağırdım sen yemeği söyledin hesap sırasıda bende, bizde her şey sırayla." dedim ısrar ederek. Başını omzuna eğdi: "Pekala." dedikten sonra, ona sarılmak üzere ayağa kalktığımda: "Hoşçakal." dedi ve arkasını dönüp gideceği zaman kolundan tuttum ve ona sıkıca sarıldım: "Kendine dikkat et." diye fısıldadığımda kaskatı kesildi.
***
Bölüm Sonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEGONVİL|| YARI TEXTİNG
Roman pour AdolescentsT A M A M L A N D I ! Yarım kalanların kitabı. İllegal işlerle uğraşan bir gece klübü işletmecisine her gün begonvil çiçeklerinden yolladığınızı düşünün. Begonvil: Bugün ki çiçeklerini aldın mı can içim? Begonvil: Seni çok seviyorum. Andaç: Ne çiçe...