24. Bölüm

25.9K 1.5K 198
                                    

Herkese merhaba begonvillerim!

Nasılız bakalım?

Ben biraz düşük moddayım. Şöyle söylemek gerekirse, dün attığım bölümdeki etkileşim oldukça azdı bu da beni düşürdü açıkçası, Begonvil için normal bir kurgu kadar uğraşıyorum. Normal bir hikayeden tek farkı adında texting geçmesi, bölüm uzunlukları çoğu textten uzun. Etkileşim olsun olmasın ben bu bölümleri yine atacağım. Sadece istediğim şey emeğimin karşılığı sohbet muhabbet.. Umarım anlatabilmişimdir.

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyiniz!

Ve medya.. Dünyanın en güzel kızını seçtim Tanem için çünkü Tanem dünyanın en güzel kızı. Bu modeli daha önce hiçbir kitap da görmedim, pek bilinen bir model değil. Ama güzelliği muhteşem, oldukçada doğal bir kadın. Kendisi hayalimdeki Tanem Deniz.

Bölüm şarkısı: Yann Tiersen, comptine d'un autre ete, ı'apres midi.
Ajda Pekkan, Arada sırada.

*
Odada yoğun olarak çalan Yann Tiersen ile ruhum dinlenmiş ve gülümsemekten bir hal olmuştum. Odaların balkonlarının birleşik gibi olduğunu fark ettiğim andan itibaren balkonda oturuyordum ama Andaç hiç balkona çıkmamıştı, aslında çıkmasını da istemiyordum. Beni davette görmeliydi!

Yan balkonda bir hareketlilik olduğuna kaçarcasına karavanın arkasına saklandım: "Ne demek yok?" dedi Andaç sinirle. "Nerede bu kız, iki gündür yok diyorsun?" dediğinde benden mi bahsediyor diye düşünmeden edemedim.

"Burnuma pis kokular geliyor Giray ve bundan hiç hoşlanmadım, onu bulun." dedikten sonra telefonu kapattı ve derin bir nefes aldığını işittim: "Kızın kokusunu duyar gibi oldum resmen ya." diye söylenerek içeri girdiğine elimi ağzıma götürüp içeri girip kahkaha atmaya başladım! Hızla elimle şarkıyı değiştirdim ve Arada sırada açıp dans etmeye başladım. Birazdan kapımın çalınacağından emindim.

"Arada sırada aklıma geliyor!"

"Geldiği gibide gitmek bilmiyor!"

"Bendim işte!" sevinçten delirmiştim. O begonvil kokan bir adamdı ve bende yasemin kokuyordum.

"Ama bu maalesef seni mahvedeceğim anlamına gelmiyor." dedim hınzır hınzır gülerek, "Çok kibarsın balım ama bazen kütük oluyorsun."

"Kendi kendine konuşma artık!"

"Bana gün dediğin akşamı bulmuyor!"

Ve kapı çaldı, müziği kısıp kapıdan baktığımda kaşları çatık halde duran Andaç ile gerginlikle yutkundum.

Koş kızım kap postişi, birde aksanlı ingilizceni konuşturursan her şey tamamdır.

Yok ya açmayım çalar çalar gider!

Beş dakika kadar beklemesi bile kanıma dokunmuştu lakin sonra hızla söylenerek kendi odasına gitti. Balkona koşturdum.

"Hala haber yok mu?" dediğinde sinsice gülümsedim, "Otelde olma durumu?" diye sorguladı istediği cevabı almayınca. Gerginlikle yutkundum, "Giray eğer başına bir şey geldiyse, kendine bir mezar kaz." deyip telefonu kapatıp trabzanlardan sarktığında istemsizce koluna doğru hareket ettiğim o kısa zamanda kapının çalması beni durdurmuştu. Bir süre sonra Andaç'ın yanında bir adam geldi, tahminimce Giray'dı. Çocuğu her yere koşturuyor yahu!

"Abi davete katılmamız gerekiyor da.." dedi çekinir bir sesle.

"Biliyoruz herhalde Giray, çekil git şuradan delirtiyorsun beni." deyip içeri girdiğinde kıkırdadım.

İşte şimdi davete hazırlanacaktım!

İşte şimdi davete hazırlanacaktım!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Tanem Deniz ve muhteşem elbisesi.)
(Tanem bu kadar güzel olma aşık oluyorum!)

Üzerimi hızla giyindiğimde ufak bir fazla mı acaba diye düşündüm ama sonra Kıbrıs'ta bir davet için az bile olduğunu düşünmemle çantamıda alıp odadan ayrıldım.

Davetin girişine gelip davetiyemi verdiğimde oldukça gergindim, beni görünce ne düşünecekti? Ne tepki verecekti? Bilmiyordum. Ama tek istediğim boy gösterisi değildi..

"Kuvars!" diye seslenip arkadaşıma sarıldım. Kuvars'ın Kıbrıs'ta olan casinolarını biliyordum, okuldan bu yana tanışıyorduk. Eliz ile aynı bölüm aynı sınıftaydım ve Eliz Kuvars'ın nişanlısıydı. Herkese açık bir bilgi olmamakla beraber, gizli bir nişanlılıktı. Kuvars'ın düşmanları malum..

"Tanem!" dedi sevinçle bana sıkıca sarılarak: "Özledim." dedim sakince, "Eliz'e selam söylemeyi ve teşekkür ettiğimide söyle." diye eklediğimde kafasını önemi yok tarzında salladı.

"Aramızı yapmak için az uğraşmadın, bir kıyağımız olsun canım kuzenime az bile." dediğinde gülümsedim siyah bir takım giymişti esmer uzun boylu kaslı bir adamdı. Kuzenim diye demiyorum aşırı yakışıklıydı maşallah.

"Bana bak oraya buraya bakmak yok, Eliz'e uçururum." dedim sinsice. Kuvars saçlarımı karıştırdı: "Ulan hiç mi değişmez insan." demeyi de ihmal etmedi, sonrasında kolunu dirseğinden kırdı ve bende koluna girdim ilerlemeye başladık. Davet oldukça nezih insanların ayrıcalıklı insanların bulunduğu bir davetti. Eh Kuvars Altıneri farkı..

İlk başta Andaç'ı göremedim fakat sonrasında vip localardan birinde onu yanında takım elbiseli adamlarla konuşurken gördüm.

Andaç başını kaldırdı, çalan şarkının en güzel yeri gibiydi gözlerine bakmak. Gözlerimiz birbirini kucakladı, gözleri bendem ayrılıp önüne döndükten hemen sonra tekrar bana döndü: O'na gülümsedim. Kaşları çatıldı, yerinden ayrılıp bana doğru adımlamaya başladı:

"Savaş başlıyor."
*
Bölüm Sonu.

Ah, Tanem ah. Benim dünya güzelim sen neden doymak bilmez bir arsız oldun benim başıma?

Tanem'i sevenler?

Tanem'in zekasından korkanlar?

Andaç Bey'imize yazık diyenler?
**
Bana ulaşmak isteyenler için:
İnstagram: luzlunaaq
Twitter: luzdelunaaq

BEGONVİL|| YARI TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin