may, 7
üzerime ceketimi geçirip aşağı indim. anne ve baba dediğimiz insanlar, -benim evimde olanlar- geç saatlere kadar çalışıyorlardı. bu yüzden galiba, ne b.k yemek istersek yiyorduk.
kaldırımda oturuyordu. yanına çöktüm.
"söyle bakalım sapık, sorun ne?""bilmem. bazen nefes almamızın bile başlı başına bir sorun olduğunu düşünüyorum. sence delirdim mi?"
"hayır." ellerimi cebime sokup ayağa kalktım. "bence akıllanıyorsun."
"nasıl yani?"
"neden içecek bir şeyler almıyoruz?"
ayağa kalktı. "benimle bir şeyler mi içmek istiyorsun?"
"ah, hadi ama. her seferinde şaşıracak mısın?"
güldü. "bilmem, galiba."
karşılık verdim. "hoşuna gitti bakıyorum."
"sanırım." utanıyor muydu? ah... çok değişikti.
"hadi gidelim."
çok uzakta olmayan bir markete girdik. jae yanıma geldiğinde içkileri inceliyordum.
"bunlardan içmiyorsun, değil mi?""evde hep bunlardan olur. alışmışım galiba."
"şanslıyız ki, buradan satın alamazsın." elindeki meyve sularını havaya kaldırdı. "yanii bu güzelim şeylere mecbursun."
"ah. bu çok üzücü işte."
"lanet olası demedin?"
"ah, lanet olası. bu çok üzücü." güldük. beraber. beraber?
bir parkta oturup meyve sularını içmeye başladık.
"bu şeyin tadı bir acayip.""yapma chim. yalnızca şeftali suyu."
sessiz kaldım. neden bilmiyorum, daha sonrasında soru sorasım geldi.
"ailen nerede?""ikisi de uzunca bir süre japonya'da olacaklar. iyi bir iş teklifi aldılar."
"üzülüyor musun?"
"sanırım, oldukça. konuyu değiştirebilir miyiz?"
"çok güzelsin."
yüzüme baktı, gözlerime. güldü. "o kızlara denir chim."
"cinsiyeti s.keyim. çok güzelsin."
"şey, teşekkür ederim?"
bu sefer ben güldüm. yüzünü bir kez daha inceledim.
"biliyor musun, hayatımda ilk kez birine böyle diyorum.""hiç arkadaşın olmadı mı senin chim?"
"hayır." bunu bana soran ilk kişiydi.
"peki canını yakıyor mu bu durum? arkadaşsız hayat falan."
"hayır. hiç."
"anladım."
"peki senin arkadaşların var mı?"
"önceki okulumda çok kalmadım. zaten berbat bir yerdi. fakat ondan önceki okulum güzeldi. bir iki yakın arkadaşım vardı."
"jae."
"hm?"
"arkadaşın olabilir miyim?"
gülümsedi. bana. bana, evet bana. cinayet planları yapan chim'e. duygusuz, kötü chim'e.
'yapma. ben bunu hak etmiyorum.'diyesim geldi. demedim.
neden bilmiyorum. bu, işleri kötüleştirecek mi, emin değilim.
temkinli olmalıyım. fakat şu an, hayatımda ilk defa bir arkadaşım olmasını kutlayabilirim sanıyorum.
jaemin. sen bu defterdeki tek iyi şeysin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mr. fish (fuck it shit happens)
Mystery / Thrilleri can pretend i never wondered if you'll need me like i've needed you yeah, i know i'm so selfish.