#21

41 12 30
                                    

may, 8

lanet olası

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

lanet olası... çok merak ediyorum onu. ama hiçbir şey yapmayacağım. madem beni lanet olası bir duygusuz olarak görüyordu, ben de öyle davranırdım. pek de zorlanmamalıydım aslında. ama neden böyle oluyor defter. neden lanet olası.
saat 11... 3 saat içinde neler oldu, kim bilir...
yazmayacağım, yazmayacağım. dur. telefonum titredi. umarım sensindir jae.

şanslıydım ki minji'nin evi okulun yakınındaydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

şanslıydım ki minji'nin evi okulun yakınındaydı. evdeki kadına okulda önemli bir şeyimi unuttuğumu söyleyip adetâ uçarcasına çıktım.
onu apartmanın önündeki basamakta otururken gördüm. "jae."
ağlıyordu. mahvolmuş gözüküyordu. gömleğinin birkaç düğmesi açık, ayakkabıları ayağında değil yanındaydı.
yanına çöktüm. "ne-ne oldu sana?"

korkuyordum. vereceği cevaptan. her şeyden korkuyordum. vereceği cevaptan.
dudakları titriyordu. "bana-bana d-dokundu chim."
boynuma sarıldı. hıçkırıyordu. mahvoluyordu. bir iki saniye öylece kaldım. sonra kollarını çözüp onu kendimden uzaklaştırdım.
sessiz bir küfür mırıldandım ayağa kalkarken.
"ne-nereye gidiyorsun chim?"

"hesap sormaya." apartmana doğru bağırdım. "hesap vereceksin minji!"
"g-gitme lütfen. yalvarıyorum gitme."

ne yapacağımı bilemeyip tekrardan çöktüm yanına. sıkıca sardım onu.
"ben-ben aptalın tekiyim. seni dinlemeliydim."

"hayır! lanet olası. burada bir suçlu varsa önce o, daha sonra benim. sen değil!"
karanlığa doğru bağırdım. "o daha ortaokul öğrencisi, or.spu!nasıl yaparsın bunu!?"

"c-chim. özür dilerim ben. çok."

"jae. anlat bana her şeyi."

"b-bana, annemin yerini tutabileceğini söyledi."

"s.keyim. kahrolasıca!"

"ben-ben çirkinleştim mi artık? ç-çirkin mi oldum artık o-o bana dokundu."

titreyen ellerimle gözlerinin önüne düşen dağınık saçlarını arkaya ittim. şu an onu düşünmeliydim.
gözlerine baktım. "hâlâ çok güzelsin jae. çok. ve kimsenin gücü, bu güzelliği çirkinleştirmeye yetmeyecek."

tekrar sarıldı bana. önce onu iyi etmeliydim, sonra da doğruca deftere gitmeliydim.

bir süre öylece bekledik. sarılarak. sakinleşsin diye ellerimle saçlarını okşadım. umarım biraz işe yaramıştır.

"jae."

"hm."

"ne yapalım istersin?"

bir süre sustu. "evde sadece bakıcım var. bize gelebilir misin? yani gelir misin, lütfen?"

"elbette. elbette gelirim." ayakkabılarını giymesine yardım ettim ve birlikte evine doğru yürümeye başladık. hâlâ ağlıyordu. sormak istediğim milyonlarca şey vardı ama onu daha fazla etkilemek ya da üzmek istemiyordum. nasıl davranacağımı hiç bilmiyordum.

"chim. seni dinlemediğim için üzgünüm."

"jae. sana yardım etmediğim, yanında olmadığım için gerçekten çok üzgünüm."

hayatımın ilk özür konuşması da böyle oldu defter.

mr. fish (fuck it shit happens) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin