may, 12 tuesday
"neden mesajlarıma cevap vermiyorsun?"
"ne bekliyorsun benden? tüm gün telefonun başına oturmamı mı? işlerim vardı."
"ne işin vardı chim? tanrı aşkına, ne işin vardı?"
"gereksiz uzattığının farkında mısın şu an? seninle kavga etmek istemiyorum."
"ben de. ben de ama senin için endişe ediyorum."
"benim için endişe etmen gereken hiçbir durum yok, tamam mı jae. eğer sana zarar veriyorsam herhangi bir öğrenciyle konuşabilir, yerini değiştirebilirsin."
"hiçbir şeyden anlamıyorsun. aptal. "
kalktı ve gitti. dünkü olay dengemi bozmuştu. kendime gelmem için zaman lazımdı. neticede her gün birini öldürmüyordum. dün akşam en son elimde kalan bütün aletleri ve malzemeleri sahilde bir yere gömmüştüm. hayvan kadar yorgundum ama tedbirli olduğum için mutluydum. minji'nin sim kartını da çıkarıp evde güzel bir yere saklamıştım.
tüm bunları halledebilmiştim ama canım feci şekilde jae'nin gönlünü almak istiyordu. aramızın bu şekilde olması bana iyi gelmiyordu ve durumlara bakıldığında bana iyi gelebilecek tek kişi oydu.
bunu zihnime feci şekilde not ederken kafamı sıraya koydum. galiba öncelikli ihtiyacım temiz bir uykuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mr. fish (fuck it shit happens)
Mystery / Thrilleri can pretend i never wondered if you'll need me like i've needed you yeah, i know i'm so selfish.