#28

41 12 8
                                    

bir süre öylece izledim. ağzından çıkan köpükleri. titreyen vücudunu. gözlerinden gelen son yaşları.
en son verdiğim 12.şırıngayı hatırlıyorum. deliye dönmüş olmalıyım. ama huzurluydum, o gitmişti. gitmişti.
uzun saçları yüzüne dökülüyor­du.
etraftaki tüm dağınıklığı toplayıp çantama doldurdum. işin zor kısmı kalmıştı. onu buradan çıkarmak.
ellerini ve ayaklarını çözüp ipleri çantama attım. o sırada aklıma telefonu geldi. çantasının içinde buldum ve gelen mesajlara baktım.
'bay min gyu' isimli biri, "bayan minji vedalaşamadık. kendinize iyi bakın." yazmıştı.
komşusu falan olmalıydı. okuldan değildi. başka önemli bir şey olmadığını görüp cebime attım telefonu.
bu lanet olası ağırlıktaki şeyi tek başıma uzaklara götüremeyeceğime göre, buraya gömmeliydim.
bahçeye çıktım. onu öldürme fikri gözümü kör etmiş olmalıydı.. kyu chimmine olarak ufak bir hatam oldu sanırım. olsun. sorun değildi.
bahçede kamera olmaması ilk defa işime yarıyordu. onların yedikleri bokların yanında benimki neydi ki sonuçta.
okulun yanındaki kulübeden kürek ve kazma çıkardım. yaklaşık 5 dakika kazdıktan sonra okulu adetâ esir alan mallar yine karşıma çıktı. "s.keyim ya."
çukuru olduğu gibi kapatıp oldukça uzağındaki bir yere gittim.
uzun bir süre kazdıktan sonra minji'nin bedenini çukurun içine yatırdım. acı çekiyordu. başarmıştım. çukuru kapatıp toprağı normal hâle getirdim. onu bulsalar bile benim yaptığımı asla kanıtlayamayacaklardı. geride kalan tüm eşyaları da alıp okuldan uzaklaştım. saat 6'ya geliyordu ve hava mis gibi kokuyordu. nefes aldığımı ilk kez hissediyorum.

mr. fish (fuck it shit happens) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin