may, 25 monday
off bu lanet olası defteri nereye koyacağımı bilmiyorum. en iyisi yanımda götüreyim. tatlı bir günaydınla başlamadığım için üzgünüm.
kararımı çoktan vermiştim, sadece uygulaması kalmıştı. ilk teneffüste olayı fazla uzatmamak derdiyle jae'yi çatıdaki terasa çağırdım.
"jae artık seninle görüşmek istemiyorum.""ne-ne neden?"
"bir nedeni yok, sadece istemiyorum."
"sen şaka mısın, dalga mı geçiyorsun benimle?"
"hayır hayır hiçbiri. sadece özgür irademle sana seninle görüşmek istemediğimi söylüyorum."
"chim kusura bakma ama s.ktir git tamam mı? ne kadar saçmaladığının farkında mısın sen, daha geçen gün dizimde uyuyordun."
"o geçen gündü jae. böyle olduğu için ayrıca-"
"sakın bana üzgün olduğunu söyleme, yakışmıyor sana."
hışımla aşağı indi. tamam, beklediğimden daha kötü oldu ama sonuçta oldu. bir nefes alıp ben de indim. sınıfta yoktu. sıradaki çantası, kalemliği de. ona ait hiçbir şey yoktu.
sınıfa bir göz attım, ah lanet olası.. birine sormak berbat bir fikirdi. onun yerine sırama oturup dersi beklemeye karar verdim.
dersin ortasında canımın çok sıkıldığı gerekçesiyle çantamdan defterimi aramaya başladım. koyduğum yerde yoktu. yoktu mu. hayır olamazdı. imkansızdı. o an aklıma gelen düşünceyi dipsiz bir kuyuda yok etmek isterdim. hocadan izin alıp koşarak sınıftan çıktım ve katlardaki tuvaletleri dolaşmaya başladım. onu alt kattaki tuvaletlerde kabinlerden birinde buldum. "jae."
"chim, git buradan!""lütfen çık ve konuşalım tamam mı?"
"chim sana defol git dedim!"
buna hakkı yoktu. lanet olsun. lanet olsun onu okumamalıydı.
ama şu an sinirli davranamazdım, kozlar onun elindeydi.
ses tonumu alçaltarak konuştum. "ne kadarını okudun bilmiyorum ama.. jae beni dinlemelisin, önce beni dinlemelisin. seni çatıda bekliyor olacağım, lütfen gel."çatıya çıkıp beklemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mr. fish (fuck it shit happens)
Mystery / Thrilleri can pretend i never wondered if you'll need me like i've needed you yeah, i know i'm so selfish.