may, 15 friday
"berbat görünüyorsun.." irileşmiş gözleri oldukça güzeldi aslında.
"zombi gibi mi?""sayılır..."
sessiz kaldım.
"anlatacak mısın artık?"
"uyuyamıyorum jae. lanet olası gözüme gram uyku girmiyor."
üzülmüş gözüküyordu. üzülmüş? üzülmüştü.
"yapabileceğim bir şey var mı?""ne yapabilirsin lanet olas-"
"tamam da neden bağırıyorsun şu anda bana?"
aslında belki olabilirdi. hayır hayır kesin vardı. "benimle dersleri eker misin jae?"
"ne? neden öyle bir salaklık yapayım?"
"yanımda olmana ihtiyacım var."
durdu. "chim, bak ne olduğunu anlat bana."
"hemen geliyorum."
döndüğümde elimde iki tane izin kağıdı vardı. yine yasal değildi ama en azından bizi idare ederdi.
"sen nereden buldun bunları? bu kadar kısa sürede?""boş versenee."
onu uzun süredir yalnız başıma gittiğim bir yere götürdüm. sessiz, sakin ve yalnız olabileceğimiz bir yere.
"oh, iyi yermiş."gülümsedim. "ne sandın?"
çantalarımızı kenara koyup oturduk. mahalle arasında ama insanların terk ettiği bir yerdeydik.
başımı jae'nin bacaklarına yasladım. yatağım hoştu.
"hakkımda ne düşünüyorsun, chim?""bilmem. güzel çocuksun. ara sıra fazla inatçısın- hayır ara sıra değil, hep."
kafama vurdu yavaşça. "pislik."
gülümsedim. "peki ya sen ne düşünüyorsun benim hakkımda?"gözlerine baktım. ciddileşti. "şey gibisin chim. ımm çözülmesi gereken zor bir bulmaca gibi. tıpkı, tıpkı bir labirent gibi. gizemlisin. fazlasıyla."
hafifçe güldüm. "burada uyuyabilir miyim?"
"ah, elbette." gözlerim yanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mr. fish (fuck it shit happens)
Mystery / Thrilleri can pretend i never wondered if you'll need me like i've needed you yeah, i know i'm so selfish.