Saat sabah 11'i gösteriyordu, ev her zamanki gibi sessizdi. Bu sessizliğin en önemli sebebi elbette Jungkook'un hâlâ uyanmamış olmasıydı. Taehyung sabahın erken saatlerinde iki kere çocuğu kontrol etmeye gitmiş, çocuğun derin bir uykuda olduğunu görüp geri dönmüştü. Birazdan dün ortaklarıyla görüştüğü önemli işi için evden ayrılacaktı.
Çıkmadan önce son bir kez çocuğu görmek için odasına doğru adımlarken, odadan gelen yoğun öksürük sesiyle anında kaşlardı çatılıp adımları hızlanmıştı. Saniyeler içinde odanın kapısına ulaşıp içeri girdiğinde yatakta bacaklarını kendisine doğru çekmiş oturan bedenle karşılaştı. Jungkook'un gözleri baygın bakıyordu, elleri arasında sımsıkı tuttuğu gergedanlı battaniyesiyle, burnunu çekip öksürdü yeniden.
Boğazı çok ağrıyordu, bir saattir uyanmış öylece yatağında bekliyordu. Taehyung karşılaştığı bu görüntüyle birkaç saniye ne yapacağını bilemese de hızla toparlayıp çocuğun yanına geldi. Elini Jungkook'un alnına koyduğunda, tenine yayılan sıcaklıkla kaşları daha çok çatıldı.
"Jungkook niye haber vermiyorsun?" diye çocuğa stem ederken, elleri çoktan Jungkook'un sıkı sıkıya sarıldığı battaniyeyi bulmuştu bile. Hızlıca çocuğun üzerindekileri atarken Jungkook yeniden öksürdü, boğazı o kadar çok acıyordu ki gözlerinin dolmasına engel olamayarak "Taehyung.." diye sızlandı.
Taehyung'un bakışları anında çocuğun dolu dolu gözlerini bulurken, "Şişşt tamam doktor çağıracağım, iyileşeceksin." dedikten sonra Min Ho'ya doktor çağırmasını söylemek için ayaklamayacaktı ki Jungkook'un bileğini saran küçük parmaklarıyla duraksadı. Küçük olan burnunu çekip dolu gözlerini kırpıştırırken Taehyung'un gitmesini istemiyordu, yalnız kalmak istemiyordu. Bu isteğini Taehyung'a "Gitme." diyerek belirttiğinde esmer adam anında gitme girişiminden vazgeçmişti.
Çünkü Jungkook'un tek bir kelimesi yeterdi.
Elini çocuğun sıcak yanağına atıp okşarken telefonu çıkardı. Min Ho'yu arayıp doktor çağırmasını söyleyip kapatmıştı, Jungkook kurumuş dudaklarını diliyle ıslattıktan sonra Taehyung'a dönüp "Üşüyorum." diye mırıldandı. Vücudunda engel olamadığı bir titreme vardı. Taehyung dilini yanağına yaslayıp sert bir soluk bıraktı, Jungkook'un hasta olması canını inanılmaz sıkmıştı, üşümesine engel olmak için elinden bir şey gelmeyişi bunu daha da körüklemişti.
Yine de çocuğu rahatlatmak için tebessüm edip "Geçecek birazdan." dedi, Jungkook çıplak ayaklarını birbirine sürüp acıyan boğazıyla zorlukla yutkundu. Uzanıp Taehyung'un bacağının üzerinde serbest duran elini tutu, adamın parmaklarını tek tek katlayıp geri açarken dudaklarını büzdü. Taehyung kendisine sinirlenmişti sanırım, yüzünde öfkeli bir ifade vardı, kendine engel olamayarak "Bana kızdın mı?" diye sessizce sordu. Taehyung'un kızma ihtimali onu çok ürkütüyordu, adamın kendisini bırakmasından korkuyordu.
Taehyung gelen bu soruyla derin bir nefes verip çocuğun çenesini kavrayarak, eline bakan bakışları yüzüne çıkardı. "Jungkook. Benim sana kızmama imkan yok. Bir daha sana kızdığımı düşünme." diye sakin sesiyle konuşurken çocuğa karşı olan şevkati artmıştı.
YOU ARE READING
destiny creator
FanfictionJungkook okulda arkadaşından kaçarken çarptığı adamın mafya lideri Kim Taehyung olduğundan habersizdi. Taehyung o günden sonra hayatını değiştirmişti. 07122021-07122022