Ertesi güne hızlı başladılar, Jungkook'un dersi erken saatteydi. Bu yüzden sabah erkenden uyanmışlardı, küçük olanın uykulu olduğu için sallana sallana hazırlanmasından sonra ufak bir kahvaltı yapıp evden çıktılar. Taehyung araba sürerken hâlâ uykusundan arınamamış dalgın dalgın yola bakan çocuğa "Çıkışta şirkete gidelim mi?" diye sordu. Birikmiş işleri vardı ama çocuğu yalnız bırakmamak için gitmiyordu.
Jungkook gözlerini kırpıştırıp adama doğru dönüp, "Gidelim, sen beni mi bekleyeceksin?"diye sordu. Adamın sözlerine bakarsa bekleyecekti ama küçük olan bunu istemiyordu. Taehyung yavaşça kafasını sallayıp "Evet." diye mırıldandığında Jungkook kafasını iki yana sallayıp "Şey beklemene gerek yok, ben artık korkmuyorum." diye mırıldandı. Sonsuza kadar bekleyemezdi hem esmer olan kendisi için işlerini bile bırakmıştı. Taehyung çocuğa kısa bir bakış atıp "Emin misin?"diye sordu, kendisine kalsa sonsuza kadar beklerdi ama küçüğün korkusunun geçmesi daha önemliydi.
Jungkook kafasını sallayıp "Evet." diye mırıldandı. Taehyung için planların değişmesiyle "O zaman şirkete gideyim, eğer işim uzarsa seni de getirirler." diye öneri sundu. Jungkook memnuniyetle "Olur." dedi. Sonra okula kadar sessiz kalmışlardı, üniversiteninin önüne geldiklerinde Taehyung "Hoseok ve Namjoon burada kalacak, bir sorun olursa ara." diye çocuğu uyardığında Jungkook kafasını sallayıp "Tamam."dedi. Taehyung'un sırf güvende hissetsin diye böyle davrandığını biliyordu. Bu düşünce kendisini gülümsetirken esmer olan gömleğinin yakasına uzanmıştı.
Jungkook ne olduğunu anlamadığı için hareketsizce beklediği sırada büyük olan katlanmış gömlek yakasını hafifçe düzeltti. Bunu yaparken gözleri kendi hediyesi olan kolyenin parlayan zinciri altında gözüken morluğa takıldı. Bunun üzerine bu kez çocuğun üzerine eğilmiş zincirin üzerinden tenine bir öpücük bırakmıştı.
Küçüğün yüzündeki gülümseme büyüdü, boynundan sıcak dudaklar ayrıldığında etrafa bakıp kendilerini görecek biri var mı diye kontrol ettikten sonra adamın dudağına hızlıca minik bir öpücük bıraktı. Ardından beklemeden çantasını kaptığı gibi arabadan inmişti, Taehyung çocuğun arkasından bakarken gülmesine engel olamadı. Birlikte olmalarına rağmen bu utangaç halleri çok tatlıydı.
Jungkook arabadan uzaklaşırken yüzündeki gülümsemeyi silemiyordu. Sağına soluna bakmadan ilerlediği için bir anda önünde giren bedeni de görmemiş böylece bodoslama çarpmıştı. Yüzünü buruşturup çarptığı kişinin kim olduğuna bakacaktı ama buna gerek kalmadan sarı saçlı olan "Seni yakaladım, Taehyung'la oynaşıyordun." diye alayla konuşmuştu. Jungkook omuzundan düşmek üzere olan çantasını daha sıkı kavrayıp Jimin'e döndü, arkadaşının ne dediğini o saniye anlarken gözleri aralanmış "Ne?" diye solumuştu.
Jimin arkadaşının haline gülerken Jungkook'un koluna girip içeri girmeleri için çekiştirmeye başladı, bu sırada "Son dakika öpücüğü kaptın diyorum." diye alay etmeye devam etti. Jungkook'un duyduklarıyla yanakları kızarırken itiraz etme gibi bir girişimde bulunmadı, zaten Jimin görmüştü. Bu yüzden sessizce arkadaşının adımlarını takip etti, Jimin'in doğrudan sınıfa ilerlerken arkadaşının sessiz kalışını umursamadan "Dün çok iyi uyudum, bugün çok iyi dans edeceğim." diye konuşmaya başlamıştı. Jungkook zaten enerjisinden anlamıştı, tam ağzını açıp bir şey söyleyecekti ki Jimin'in aniden durmasıyla kendisi de durdu.
YOU ARE READING
destiny creator
Hayran KurguJungkook okulda arkadaşından kaçarken çarptığı adamın mafya lideri Kim Taehyung olduğundan habersizdi. Taehyung o günden sonra hayatını değiştirmişti. 07122021-07122022