Hani bişeyler olur. Hayatınızda bi anda herşey değişir. Bi anda herşey birbine girer hayatınız boka sarar. Bendede aynı öyle oluyo işte. Hayatım bianda saçma şekilde boka sarıyo. Tam düzelttim derken, tekrar saçma bi haraket yapıyorum ve herşey bok oluyo..
Bana iyi gelen şeyler vardı. Fakat kötü gelen şeyler de vardı. Babamın ölümünden sonra herşey değişmişti. Her zaman her konuda olan bi kural vardır. 'Hiçbişey eskisi gibi olmaz' diye bi kural. Bu bilindik bi kuraldır.
Konsere gitmek istiyodum. Yedinci ev konserine. Yedinci ev çok farklıydı. İlk olarak yedinci evi okuduğum bi kitap sayesinde tanımıştım. Sonra'sındada yedinci ev bağımlısı olmuştum zaten. En sevdiğim şarkısı 'Birileri anlatsın bana' ydı. Bütün şarkıları güzeldi ancak bu şarkısı çok farklıydı.
İnsanlar değişebilirlerdi. Bende değişmiştim. Özgüvenli bi kızdım. İnsanlar tabi bunu ego olarak algılamakta ısrarcıydılar. Aslında egoyla alakası bile yoktu bu özgüvenin. Özgüven herkesde olmalı. Yoksa her zaman ezilen taraf siz olursunuz. Güçlü olmalısınız. Her daim her şeye karşı güçlü olmalısınız.
Şöyle bişeyde var. Güçlü bi insan asla üzülüp üzülmediğini yargılamaz.Bide hayatımda yargıcı insanlar var. İnsanların hayatımı yargılamasından nefret ediyorum ve insanlar bunu bildiği halde yapıyolar.
✨🖤
"Sevgilim bugun dışarı çıkalım mı" dedi Barlas. "Olur ya zaten evde canım çok sıkılıyodu" dedim. Televizyon'un karşısına geçip netflix'e girdim ve film açtım. Film sarıyodu. Bartularda benimle beraber izliyolardı. Duygusal ve güzel bi film'di
"Bi ara kamp'a falan mı gitsek ya" dedim. "Aslında olur eğleniriz. Bu arada Elçin'de gelsin lütfen" dedi Ozan. Elçin ozan'ın yeni sevgilisiydi. "Tamam gelsin peki" dedim gülerek. "O zaman hazırlanalım bu gece yarın sabah erkenden yola çıkarız" dedi Barlas. Gelmesine şaşırmıştım açıkcası. Pek Barlas'lık şeyler değildi bunlar.
"Ben şimdiden hazırlanmaya gidiyorum" dedim. "Bende elçin'e haber verim" dedi Ozan ve oda ayrıldı. Bartu ve Barlas'ta sohbet etmeye başladılar. Odama çıkıp küçük valizimi aldım ve içine kalın kıyafetler koydum. Sonuçta çadırda kalıcaktık ve hava buz gibi olucaktı.
Açıkcası bi ormana gidiceğimiz için tırsmamıştım değil. Korkmuştum. Tabi bu tarz şeyler genellikle filmlerde olurdu. Aslında bendeki bu şansla gerçektede olurdu. Beklerdim.
Bu gece sanırım o heyecanla uyuyamicaktım. Küçükken tatile gitmeden önce hep böyle heyecanlanrdım. Geceleri uyuyamazdım ve bu bitek tatile gitmeden önce olurdu. Tatile her zaman halamla giderdim. Hala'la vakit gerçirmeyi çok severdim. Bodrum'da her zaman gittiğimiz bi otel vardı.
Oranın sahibi babamın yakın arkadaşı'ydı. Halamı özlemiştim. Halam artık hayatımda değildi. Tam beş yıl önce hayatımdan çıkmıştı. Ölmüştü.. Halamın ölümünden sonra kendime gelememiştim. Hastaneye bile yatmıştım. Halam benim için aile bireylerimden çok daha değerliydi. Her şeyimi onunla paylaşırdım.
Her bitişin aslında bi başlangıcı vardı. Bu başlangıç biraz uzun sürmüştü aslında.. Gözümden yaş geldiğini hissettiğimde elimle sildim ve valizimin fermuarlarını çektim.
Bianda kendi kendime gülmeye başladım. Ben böyleydim işte. Ağlarken gülebilen bi insandım.Bu huyumu aslında gerçekten seviyodum. Ağlamamı engelleyyebiliyodum ve bu mükemmel bişeydi.
Aşağı inip kendime çay aldım ve bahçede oturdum. Çekirdeğimide aldım ve Bartu'yu çağırdım. Bartu ile güzel sohbet ediliyodu. "Kamp'da umarım başımıza gelmez" dedim. Bartu yanıma oturdu ve kolunu omzuma attı. Kendine çekti ve kafamı göğsüne koydu. "Beril'im bak böyle kötü düşünmek yok" dedi. Saçlarıma bi öpücük kondurdu. "Barlas öldürür seni" dedim. Neyi ima ettiğimi anlamıştı. "Öldüremez Beril. Sen benim kardeşim oldun. Kendi öz kardeşim bile yanımda yokken sen benim yanımdaydın. Öz kardeşimsin sen benim." dedi."Peki öyle olsun bakalım" dedim. Havuzun suyu hafif dalgalıydı. Rüzgar çıkmıştı ve hava iyice kapatmıştı. Bu havada bişeyler içmek en iyisiydi.
✨🖤
"Beril hadi uyan güzelim geldik" dedi bi erkek sesi. Barlas'tı bu. "Ne gelmesi" dediğimde gözlerimi bile açamamıştım. Ahh cidden gelmiştik alana. Hatta çadırları bile kurmuşlardı. "Hadi bak biz seni uyandırmadan buraları falanda hazırladık. Gel biraz oturalım" dedi Barlas. "Tamam sevgilim geliyorum" dedim uykulu bi ses tonuyla.
Arabadan inip yanlarına geçtim. Klasik şeyi yapıyolardı. Çöp şişe bişeyler takmış pişiriyolardı ateşte. "Bak Beril çok güzel fotoğraflar çektim" dedi Elçin ve kalkıp yanıma oturdu. Güzel doğa resimleri çekmişti. Peki bunları kaç saatte yapmıştı. "Kaç saattir burdayız" diye sordum merakla. "Dört" dedi Bartu. "Oha amına koyim insan uyandırır dı" dedim. "İyilikte yaramıyo küçük hanıma" dedi Bartu.
Hava gerçekten soğuktu. Üstüme bi sweat daha giyme kararı almıştım. Çadırımın içine girip bi sweat daha aldım ve üstüme giydim. Yanlarına döndüğümde elimde içki şişesiyle ve küçük shut bardaklarıyla geldim. "Birbimize bişeyler sorucaz veya yaptırıcaz. Yapmayan veya cevap vermeyen içer" dedim.
"Bana uyar" dedi Bartu. "Banada uyar" dediler Ozan ve Elçin. "E banada uyar o zaman" dedi Barlas. İlk olarak görevi Elçin'e yaptırmak istiyodum. Barlas'ı öpmesini isticektim. Evet bunu gerçekten isticektim.
"Elçin ozan'ı öp" dedim. Eline kadehi aldı ve tam içiceği sırada Ozan'ın dudaklarına yapıştı. Sağ gösterip sol vurmuştu. "Bunlar çok iyiler ama" dedim gülerek. "Biz senle daha iyiyiz sevgilim" dedi Barlas.
Elçin Ozan'ın dudaklarından ayrıldıktan sonra "Sana aşığım" demişti. Gerçekten çok iyilerdi. Bu dönemde böyle çiftleri bulmak zordu. Bana göre bi ilişkide en önemli şey sadakatti. Sadakat bi çok şeyden önemliydi.
"Beril Babanı kaybettiğinde ne hissettin" dedi Bartu. Barlas ona sus anlamında bi bakış attı. "Acı, sadece acı. O acıyı her zerrem hissetti. Her yerim alev alev yandı. Ateşi kalbimde hissettim. Canım yandı. Çok canım yandı. Hala içimde bi yerlerde. Ölmedi baban Beril diyorum. Seni çok seviyo diyorum fakat o acı geçmiyo" dedim. Gerçekten böyleydi.Barlas'ın bana sarıldığını hissettim.
Mutluydum fakat üzgündümde. Şuan garip duygular içindeydim. Duygularımı kaybetmek istemiyodum. Tam tersi her zerremin duygularımı hissetmesini istiyodum. "Seni çok seviyoruz güzelim" dedi Barlas ve saçlarıma bi öpücük kondurdu. "Neyse oyunu bitirelim bence herkes yatağına hadi iyi geceler. Benim sarılcak kimsem yok amına koyim ağlicam" dedi Bartu gülerek. "Gel aramıza yat dicemde çok kaslı ve büyüksün ve Bartu" dedi Barlas. Hepimizi bi gülme aldığında herkes kalktı ve çadırlarına doğru gitti. Barlas Alnıma bi öpücük kondurdu ve gözlerini kapattı.
Gece bi silah sesi geldi. İlk ne olduğunu anlayamamıştım ve bi anlık o sesle uyanmıştım. "Elçin" diye bi bağırma sesi gelmişti. Dışarı çıktığımda Elçin'in kanlı bedeni gözlerimin önünde duruyodu. Tam kalbinden vurulmuştu. "Hassiktir" diyerek diz çöktüm. Nabzına baktım.
Nabzı atmıyodu. Elçin ölmüştü.. Hayata gözlerini yummuştu. Ozan gözyaşlarını tutamıyodu ve yalvarıyodu. Sevgilisi'nin uyanmasını istiyodu. Ozan'ı ilk defa böyle görmüştüm. Bartu ozan'a sarılmıştı. Barlas'ta bana. Gözlerim kıpkırmızı olmuştu kısa bi sürede. Ozan Elçin'in yanından bi dakika bile ayrılmıyodu. Saçlarını okşuyodu. Hala kabul etmiyodu. Böyle bişeyi hangi insan kabul edebilirdi.. Aşık olduğu kız ölmüştü. Bu onun için dünyanın en acı şeyiydi. Benim bile canım bu kadar yanarken onunkini düşünemiyodum..
CENAZE GÜNÜ
Cenaze günü gelip çatmıştı. Herşey çok hızlı gelişmişti.. Ozan kendine gelememişti. Ağlamadan duramıyodu tam kırk sekiz saattir uyuyamıyodu. Onu morgta görmüştü. Elçin kendisini vurmuştu. Peki silahı nasıl bulmuştu. Elimizde bi video kayıt vardı fakat hala izlememiştik. Polisler işin ucunu asla bırakmıyolardı. Elçin gömülmüştü. Ozan'ı toparlamamız gerekiyodu. Elçin'in ölüm günü 28 Kasım 2020'idi. Bugun ise otuz'uydu.
Ozan her gece onun mezarına gelicekti. Bundan emindim. Bi insanin sevdiği birini kaybetmesi basit değildi. Aşık olduğu kişiyi kaybetmesi hiç basit değildi..