28. bölüm

64 4 3
                                    

Selam!! Nasılsınız beni sorucak olursanız çok iyiyim. İki gündür bölüm yazmıyodum. Saçma bir şekilde bölüm yazmayınca kendimi garip hissediyorum sanki binlerce kişi okuyomuş gibi aslında bu kadar önemsemekte bi yandan hoşuma gidiyo.

Bi konser gününün daha sabahına gelmiştik. Konser bittikten yarım saat sonra Efe ile bi yarım saat sohbet etmiştik. Barlas ne kadar belli etmesede beni bi şarkıcıdan kıskanmıştı. Bu aralar fazlası'yla kitap okuyodum. Kitapta belirlediğim bazı söyler vardı ve o kadar güzeldi ki. Fazlasıylada anlamlı geliyodu sözleri. Onlar gibi olmak istediğim bi çok yazar, şair vardı. Onların yazdıkları şeylere kattıkları anlam çok güzeldi.

Bi söz var "Bir şeyden çok emindim. Kendimi üzdüğüm kadar, kimseyi üzmedim hayatta" diye. Ne kadar da doğru aslında. Kendi adıma konuşucaksam eğer gerçekten de böyle oluyo. İnsanları hiçbi zaman üzmek istememişimdir fakat bi yandan da çok güçlü olmaya çalışırım. Güçlü olmak insanları ezip geçmek değildir aslında. Güçlü olmak çok farklı bi şeydir. Ben kendimi üzmekten insanları üzücek zaman bulamadım. Sevip değer verdiğim birini üzdüm benim daha çok canım yandı. İnsanları üzmek istemediğim için kendimi çok üzdüm. Gerçekten bu konuda çok saf ve aptal biriyim. Neden böyleyim bilmiyorum. İnsanları üzmek istemiyorum fakat kendimide üzmek istemiyorum. Artık kendimi tanıyamıyorum. Herşeyden vazgeçtim sanırım ben. Bu yol nereye gidiyo bilmiyorum.

"Ben çok yoruldum" dedi Barlas. Barlas çaresizdi. İyice hepimiz çöküyodu. Mental sağlığımız hiç iyi değildi. "Kendimize gelmemiz lazım artık biz bu değiliz" dedim. "Evet bencede abi" dedi Burak. Barlas şuan sarhoştu. Son iki saatir sadece içiyodu. Bütün odayı alkol kokusu sarmıştı. Barlas konuşamıyodu bile kendinde değildi. Barlas bianda ağlamaya başlamıştı. Barlas Karatan ağlayamazdı. "Benim kardeşim öldü" dedi Barlas. "Babamda ölücek" dedi. "Napıcam ben. Onlarsız yaşayamamki ben. Onlar benim hayatta kalma sebebimdi. Kız kardeşimi kaybettiğimde daha beş yaşındaydım. Kız kardeşimde dört yaşındaydı. Sadece babamı sinirlendirdi diye babam onu gözümün önünde dövmeye başlamıştı. Öylebi dövüyoduki kendime gelemiyodum. Sesler hala kulaklarımda yankılanıyo. Babam annemide hep döverdi. Annem babama yinede aşıktı. Annemin ölmeden önceki son sözü bile babam ile ilgiliydi. Ben ailemi kaybettim. Hepsi teker teker elimden gidiyo. Babama bişeyde yapamıyorum. Babam sonuçta. Kemiklerini kırmasınıda bilirdim ben fakat o olmasaydı buralarda olamazdım. Beril benim olamazdı. Ben annemin gömüldüğüne şahit oldum. Heryeri mosmordu morgta. Ben daha küçükken annemi morgta gördüm. Tedavi gördüm bi süre. Kendime gelemedim. Yemek yemiyodum. Su içmiyodum. Akşama kadar odamdan bile çıkmıyodum.. Böyle geçti işte hayatım"dedi Barlas. Şuan kendinde değildi.

Barlas sinirlenmiştide. Ayağa kalkıp dönmeye başladı. Bi sağa bi sola gidiyodu. Elini sertçe masaya vurduğunda hiçbişey yapmadık. Doğrusu yapamadık. Bırakmak istedik. Kendisi sinirlerine hakim olmayı öğrenmeliydi. O anki sinirle masadaki viski şişelerini yere devirdi. Sertçe elini duvara vurduğunda yanına gittim hızlı adımlarla. Barlas bana sıkıca sarıldığında ağlamaya başlamıştı tekrar. Kafası boynumdaydı. Ellerim saçlarını buldu. Sakin olmasını söyledim sessizce. Sakin olmalıydı. Yoksa herşey kötüye gidebilirdi. Bize zarar bile verebilirdi. Böyle bişey olmasını Barlas'ta istemezdi fakat bunu istemeden yapabilirdi. Artık bu bi hastalık haline gelmişti fakat kötü bi hastalık. "Beril beni dizinde uyutur musun" dedi Barlas çaresizce. "Uyuturum bitanem uyuturum" dedim. Şuan tamda ona ihtiyacı vardı. Anne şefkatine sevgisine. Bunu hissetmeye ihtiyacı vardı. Bunu ona tabiki hissettiricektim. Yavaşça odaya doğru yol aldık.

Barlas dizlerime yattı. "Beril ben iyi değilim" dedi. Dizimin ıslandığını hissettiğimde Barlas'ın ağladığını anladım. "Barlas her acı illaki geçer. Kendimize gelelim artık gerçekten. Ben çok sıkıldım yani hani artık garip hissediyorum Barlas bilmiyorum. Herşey fazla sıkıcı gelmeye başladı gerçekten. Ben kendime gelemiyorum" dedim."Beril insanlar çok bencil. Ben herkesi anlarken kimse beni anlamadı. Ben kimseye kendimi anlatamadım şu zamana kadar. Ben annemin ölümüne şahit oldum. Duygusuz bi insandım ben Beril. Sen benim duygularımı yerine getirdin. Ben kendi özümü gördüm. Bundan sonra ne olur gerçekten bilmiyorum fakat artık tek isteğim herşeyin eskisinden daha iyi olması gerçekten. Şöyle herşey düzelsin huzura kavuşalım istiyorum. "dedi Barlas.

Kısa bi süre sonra Barlas uyudu. Barlas herşeye nasıl bu kadar dayanabiliyodu gerçekten bi fikrim yoktu. Bilmediğim daha kim bilir neler yaşamıştı. Bunun hakkında gram fikrim yoktu. Her insan acı çekerdi fakat insanlarında artık birbirini anlaması lazımdı. Biz insanları anlarken onlar için çabalarken onların bizi anlamaması çabalamaması gerçekten çok bencilceydi.  Barlas dışardan duygusuz egolu biri olarak gözüküyodu fakat normalde asla öyle biri değildi. Tam tersine samimi tatlı bi insandı. Bazen çok kızgın olabiliyodu fakat bazende kimseye kıyamıyodu.

Bu huyunu gerçekten çok seviyodum. Asla kötü niyeti olmayan herşeyi mükemmel olan biriydi Barlas. Her zerresi bana hitap ediyodu.

Selam bölüm biraz kısa oldu hatta baya kısa oldu biliyorum ama artık uzun uzun yazıp atıcam iyi geceler :)

Kontrol'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin