Selam nasılsınız aşklarım ben çok iyiyim. Hadi bölüme geçelim.
Bergen/Elimde duran fotorafın
Müslüm gürses/Senin kadar hiç kimseyi sevmedim
Bugün şirkete gitmeyi planlıyodum. Hayatıma normal şekilde devam etmem gerekiyodu. İki gün sonra evleniyoduk. Çok güzel bi düğün olucaktı bundan emindim. Herşeyi bi günde hazırlamıştık. Çok lüks bi rezidans'ın üstünde sahil kenarında güzel bi yerde olucaktı. Barlas bana bianda o kadar iyi davranmaya başlamıştıki şaşırmıştım.
Odama doğru ilerledim. Karnım yavaş yavaş şişmeye başlamıştı. Fazlasıyla mide bulantım vardı. Üstüme dizüstü kısa bi mor elbise giydim. Altıma beyaz düz bi spor ayakkabı giydim ve beyaz bi el çantası aldım. Odadan çıkıp Barlas'ın yanına indim. "Hoşgeldin Karıcım" dedi gülerek. Karıcım demişti bana. "Karıcım mı?" dedim. "Neden demiyeyim, niye şaşırdın bu kadar" dedi.
"Şaşırmadım sadece daha evli değiliz" dedim. "Beril bak ben sana aşığım ve sen benim karım olucaksın" dedin. Lafını böldüm. "Hadi şirkete gidelim ben hazırım" dedim. Yüzünde üzgün bi tebessüm oluştu. "Tamam" dedi sessizce. Elini belime koydu ve yön verdi. Dışarı çıkıp arabaya doğru ilerledik. Arabaya bindiğimizde radyoyu açtım. Efe'nin şarkısı açıldı. "Rengarenk acılar'dı".
Efe'nin en iyi şarkılarındandı bu. "Sen bırak tutunmayı, dünya bizi sarmalar" dedi. Efe'yle beraber Barlas. Ben devam ettim "Deyim yerinde en içinde, rengarenk acılar" dedim. Barlas'la bakarak güldü. Efe'nin konserine gitmek istiyodum yine. Efe ve Mine o kadar tatlıydıki ve evlenmişlerdi. Onur ve Zeynep'te vardı. Baya büyük bi olaydı. Zorlu koleji gayet bi kolejdi karantinaya girmeden önce.
Onur ve Zeynep'le ve hatta Burak ve Mert'le Tanışma fırsatım olmuştu. Gerçekten çok iyi insanlardı. Fazlasıylada samimiydiler. Çocuklarıda tatlıydı. Şirkete vardığımızda babamın yardımcısı İpek yanıma geldi. "Beril hanım babanız sizi çağırıyo" dedi. Babamın odasına doğru ilerledim. Barlas ise kendi odasına gidiyodu. Odaya girdiğimde babam tam karşımda oturuyordu. İçeri girdiğimde gördüğüm manzara garipti. İçeride Barış vardı. "Babacım kusura bakma ama bu adam burdayken gelmem buraya" dedim. İçeri giren kişi Barlas'tı. Barış onu görünce konuşmaya başladı. "Çocuğunun babasının ben olduğumu neden söylemedin" dedi Barış Bianda. Ne saçmalıyodu bu.
"Ne diyorsun ya sen" dedim. "Kızım noluyo" dedi babam. Barlas şaşkınlık içinde sadece bana bakıyodu. Gözleri dolmuştu. Hiçbişey demeden odadan çıktı. "Kızım bu doğrumu" dedi babam şaşkınlıkla. "Hayır değil. Yemin ederim değil" dedim. Barış gülmeye başladı. "Ne gülüyorsun orospu çocuğu ne saçmalıyosun" diyerek tokat attım. Odadan çıktığımda Barlas'ın yanına doğru ilerledim. Barlas hızlı adımlarla gidiyodu. "Barlas dur lütfen. Bak yok öyle bişey yemin ederim yok" dedim. Barlas durdu ve bana doğru döndü. "Neden durayım Beril. Sen onunla oldun mu Beril." dedi. "Barlas yemin ederim öyle bişey yapmadım bak inanmıyosan test yaptıralım beraber gidip" dedim.
Bana böyle bi iftira atılması o kadar zoruma gitmiştiki. Barlas ya beni bırakırsa bu nedenden dolayı. Gerçekten delirmek üzereydim. "Bak beril ben sana inanıyorum tamam mı" dedi. "Ne" dedim. Kolumdan çekip beni oraya en yakın odaya doğru götürdü. "Ben sana inanıyorum o sikik benim sinirlenip üzüldüğümü sansın diye yaptım" dedi. "Barlas korktum." dedim. "Ayrıca zaten senin her haraketinden haberim vardı birlikte olma ihtimaliniz yok" dedi gülerek.
Barlas'a sarıldım. Karşılık verip oda sıkıca sarıldı. Bana inanması gerçekten hoşuma gitmişti. "Bana hep böyle inan Barlas ben sana yalan söylemem" dedim. "Özür dilerim sana inanmadığım günler için gerçekten çok özür dilerim" dedi. Dudaklarına bi öpücük kondurdum. Odadan beraber çıkıp aşağıya doğru indik. Dışarıda yemek yicektik. Daha doğrusu bi mekana gitmeyi düşünüyoduk. Arabaya doğru ilerledik. Arabaya bindiğimde araba fazlasıyla sıcaktı.
Barlas'ta bindi ve kullanmaya başladı. Bi eli benim elimi buldu. Bu haraketi bile o kadar huzur veriyoduki.
Üstümde mavi kot ceket vardı ve fazlasıyla şık olmuştum. Saçlarımıda açık bırakıp yanlardan iki perçem öne atmıştım. Mekana varmamıza az kalmıştı çünkü şirketle arasında on beş dakikalık bi mesafe vardı. Deniz kenarında gayet güzel manzaralı bi yerdi. O mekanın yanında ağlamıştım. Hemde çok ağlamıştım. Barlas'la ayrılmıştık ve beni sevmediğini öğrenmiştim. Bartu hayatına o kadar normal devam ediyoduki. Sanırım sadece benim hayatımda bişey vardı. Garip ve çılgınca bi hayatım vardı. Mekana vardığımızda inip içeri girip oturduk.
Bi şeyler sipariş ettik ve yedik. Daha sonrasında ise eve doğru yol aldık. Gitmek istediğim çok yer vardı aslında. Hatta çocuğumuda Karadenizde doğurmak istiyodum. Karadenizi yani doğrusu Trabzon'u o kadar çok seviyodumki. Yazında Fethiye'de güzel bi yazlık tutmayı düşünüyodum. Fethiye gerçekten güzel bi yerdi. Trabzon bana göre Türkiye'nin en mükemmel şehiflerindendi.
Tanışmak istediğim bi çok şarkıcı var bitanesi müslüm Gürses fakat şuanda hayatta değil. Ama emin olun o yaşasaydı onu görmek için herşeyi yapardım. Müslüm'ün her şarkısında aklımda Barlas vardı. En çok'ta "Senin kadar hiçkimseyi sevmedim" de aklıma geliyordu. Doğrusu hiç çıkmıyoduki aklımdan.
Selam arkadaşlar. Nasılsınız? Ben ne iyi ne kötüyüm. Ama yani garip hissediyorum. Bölümler çok sıkıcı gelmeye başladıysa özür dilerim çünkü ben gerçekten pek yazıcak bişey bulamıyorum. Kitabın finali aklımda zaten. Ama şuanlık bişey diyemiyorum. Kitabın başlarını okuyorumda hani o kadar saçma geliyoki
WÜDMWĞDUWĞSMQĞS. Öyle yani başka dicek bişey gelmiyor aklıma. Hoşçakalın başka ne diyiimm siziii çok seviyorum bitanelerim benim ❤️🩹