7-Hepsi Ten'in tamam mi? Hiçbiri Johnny'nin değil.

1K 88 16
                                    

Johnny için epey zorlu geçen alışveriş sürecinde Ten genel olarak çok mutluydu.
"Kaç kere söyleyeceğim önüne bak! Düşeceksin."
Johnny yanında yürümekte olan ufaklığı azarladı.

Ten, on beş dakikadır Johnny'nin ona kuyruğunu taraması için aldığı pembe süslü tarağı inceleyip arada mırıltılar çıkararak önüne bakmadan dikkatsizce yürüyordu.

"Sana diyorum Ten?”

Ten ikinci kez duyduğu ses ile kaşlarını çatarak Johnny'e baktı. Diğer tarağı almadığı için ona kızgındı.
“Ten düşmez! Sen poşetleri taşımaya devam et mrhh!” Konuşması bittikten sonra sinirle mırlamayı unutmadı.

"Ten, böyle yapma. İki tane vardı ve diğerini başka biri almak istiyordu. Onu o küçük kıza vermeseydi üzülür ve ağlardı."

"Miyaav!"
Johnny'e bakmadan sızlanarak miyavladi. "Ağlasın banane! Ten onu istiyordu ama kötü Johnny almadı."

Johnny hızlı hızlı konuşan sinirli kediye baktı. Ne kadar sinirli ve huysuz görünse de minik kalbinin kırıldığını biliyordu. Elleri dolu olmasa sevimli, yumuşak yanaklarını sıkmak isterdi. Huysuzken daha şirin oluyordu.

"Bak ayakkabılarını almaya geldik artık eve gideceğiz."

Ten ayakkabı kelimesini duyar duymaz dükkanın içine koştu.

"Hey koşma!"
Olebildiğince hızlı bir şekilde Ten'in arkasından dükkana girdi.
"Ayakkabı numaranı biliyor musun Ten?"

Ten uzun bedenin sorusunu umursamadan gördüğü sırayla dizilmiş pembe, süslü ve oldukça gösterişli şirin ayakkbıların yanına koştu.
Johnny diğerinin hızlı hızlı hareket edişinden ne kadar mutlu ve heyecanlı olduğunu anlayabiliyordu.

Ten ulaşabileceği kadar alçakta olan ayakkabılardan birkaçını kucağına alıp yere oturdu.
Sırayla hepsini denerken çok keyifli ve şirin görünüyordu.

~~~~~

"GİT BURDAN! TEN JOHNNY'İ İSTEMİYOR! GİT M-miyaav~"

Sevimli olan küçük bedenine doladığı çarşafın altından güzel yüzünü çıkarıp diğerine bağırdı.
"Git dedim!"
Ten artık sinirlendiğinde yatak odasındaki yatağa girmeyi bırakmıştı.
Yatağın çarşafına dolanıp evin içinde öyle geziyor, Johnny ile konuşmuyordu.

"Sen Ten'in ayakkabılarını sakladın git! Ten Johnny'i istemiyor."

Küçük beden buz dolabının önünde dikilirken Johnny'e tekrar bağırdı. Acıkmıştı ama Johnny ile konuşmadığı için yemek isteyemiyordu.
Uzun beden mutfaktan çıkarsa sabahki salamın devamını yiyecekti.

"Ayakkabılarını ben saklamadım. Satıcı yanlış olanı paketlemiş. Hadi bırak o çarşafı masaya otur sana güzel bir yemek hazırlayayım olur mu?"

Kısa bir süre düşünüp başını hayır anlamında salladıktan sonra küçük ellerinden biriyle uzun bedeni göğsünden itti.
Johnny gözlerini devirip minik elleri kavramaya çalıştığında kolunun tırmalanması ile erkeksi bir çığlık atıp çatık kaşlarıyla Ten'e baktı.

"Ahh! Ten amacın ne senin? Keseceğim o tırnaklarını!"

Ten çoktan dolabın önünden ayrılmış etrafına dolanmış çarşafın izin verdiği şekilde küçük adımlarla mutfaktan dışarı kaçıyordu.

"TEN!"

Küçük beden tam kapıdan çıkacağı sırada çarşafa basıp yere düştüğünde başını çevirip hızla dolan gözleriyle Johnny'e baktı.
Diğerinin kolunu tırmaladığı için kendini kötü hissediyordu.

"Ten çok üzüldü Johnny. Kızma ona hem bak küçücük uf olmuş. Yara bandı yapıştırırsak geçer."

"Hayır kızmadım ağlama. Benimle barışırsan bende az önce yaptığını unuturum anlaştık mı?" Ten'in önüne oturduğunda söyledi.

Johnny'nin üzerine atlayıp kısa kollarını boynuna sardığında diğerinin dengesini kaybedip sırt üstü yere düşmesine neden olmuştu.
"Miyaav~"

Kendisini çok suçlu hissediyordu bu yüzden konuşamıyor sadece üzgün çıkan sesiyle miyavliyordu.

Johnny üzerinde sevimli sesler çıkaran, kedi çocuğa güldü ve büyük ellerini beline yerleştirip üzüldüğü için geriye yatık duran yumuşak pembe kulaklarını öptü.

"Tamam sorun yok Ten ağlama. Acıkmışsındır yemek yiyelim olur mu?"

"Mrrhhhh~"
Cevap yerine sevimli bir mırlama aldığında kucağındaki miniği sıkıca kavrayıp yerden kalktı. “Yemek hazırlayacağım bırak beni hadi Ten."

Ten omuz silkip kollarını diğerinin boynuna daha sıkı sardı.

"Tamam tamam anlaşılan bırakmayacaksın. O zaman kuyruğunu tarayalım sonra yemek yersin."
Ten'den cevap almasa da hareketlenen küçük bedeni ve kuyruğu hoşuna gittiğini gösteriyordu.
Tek eliyle kucağındaki ufaklığın belini sıkıca kavramışken boştaki eliyle havada hızlı hızlı sallanan kuyruğu tutup okşayarak odasına çıktı.

"Miyaav~"

"Miyaav~"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

gayshipper4

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

gayshipper4

will you meow me?🐾 johntenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin