12-Miyaav~

865 76 11
                                    

Ten tabakta kalan son sosise baktı ve johnny'nin uzun bacaklarını inceledi. Bunu ona koyabilirdi.
Tabağı tekrar masanın üzerine koyacakken vazgeçip sosisten bir ısırık alıp kalanını masanın üzerine koydu.

"Çıkabilirsin ordan Ten." Johnny önüne ittirilen tabaktaki yarısı yenmiş sosisi ağzına atıp diğerine seslendi.
Haylaz kediden ses gelmediğinde uzun bacaklarını aralayıp masanın altına eğildi. Ten onu görür görmez heyecanla kuyruğunu hızlı hızlı sallamaya başlamış, küçük ellerini yüzüne kapatmıştı.

"M-miyaav~ Ten Johnny'e de bıraktı kızma ona."
Evet yarısı yenmiş küçük bir parça sosis bırakmıştı.

"Kızmadım Ten çık ordan hadi." Ten'den tepki alamayınca eğildiği masanın altından çıkmak için hareketlendi. Başını masaya çarptığında diğerinin kıkırdadıgını duymuştu.

"Bakmıyorum hadi çık ordan Te-.." Sözünü bitirmeden ayak bileklerine dolanan küçük eller ile sustu.
"D-diğer taraftan çık Ten."

Uzun bacaklarının arasındaki küçük beden, dizine sürtünen yumuşak saçlar ve kulaklar Johnny'ne başka şeyler anımsatıyordu.

"M-miyaav~"

Dizindeki kulaklar ve yumuşak yanaklar iç uyluklarına sürtünmeye başladığında derin bir nefes alıp küçük bedenin koltuk altlarından yakalayıp hızlı bir şekilde kucağına çekti. Yavaş yavaş sürtünüp mırlayarak kucağına tırmanmasına izin veremeyecekti. Çünkü çokta masum olmayan düşünceleri daha da kirleniyordu.

"B-böyle şeyler yapma Ten. Bacaklarımdan başını ve o yumuşak kuyruğunu uzak tut tamam mı?"
Cevap alamayınca yemeğini aldığı için hala çekindiğini anlamıştı.

“Kızmadım dedim ya. Çek bakalım yüzünü boynumdan."

"Miyaav~"

Johnny'nin istediğinin aksine yumuşak yanaklarını yapılı omuzlara sürtüp kısık mırıltılar çıkardı.

"Uykun mu geldi?"

"Mrrrhh~"

Johnny sandalyesini geriye çekip yatakodasına gitmek için ayağa kalktı. Sanırım küçük bedenin uykusu gelmişti.

~~~~

Johnny uyuyan ufaklığın yanından kalkıp yerine yastık koydu. Ten kucaklayıp sürtünecek bir sey bulamayınca uyanırdı.

Salonda bıraktığı telefonunu almak için aşağıya indi. Bugün öğleden sonra vermesi gereken dersler vardı ve okula gitmeliydi. Ancak Ten'e bakması için birini bulmalıydı.

Salona vardığında telefonunu bıraktığı yerde bulamayınca etrafa bakındı. Ten kendisiyle değil de telefonla ilgilenirken gördüğü için saklamış olmalıydı. Kırmadığını umarak koltukların altına ve mutfaktaki tencerelerin içine baktı. Johnny aldığı ayakkabılardan birkaçını tencerelerin içinde bulduğunu hatırlıyordu.

Tahmin ettiğinin aksine televizyonun yanındaki saksının içine buldu. Neyseki çalışıyordu.
Büyük koltuğa uzanıp rehberine girdi.

Aklına ilk Mark gelmişti fakat onun Ten'e sinirlenip azarlayacağını düşürecek vazgeçti. Yangyang olabilir miydi? Evet evet en iyi seçenek oydu. Numarayı tuşlayıp açmasını bekledi.

"Yang?"

"Evet benim Johnny. Nerdesin kaç gündür? Okula bile gelmedin dostum."

"Önemli işlerim vardı. Senden ben okuldayken birine bakmanı isteyecektim."

"Anlamadım?"

Johnny derin bir nefes aldı. Şimdi olanları ona en anlaşılır şekilde açıklamalıydı.

yangyang

yangyang

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

shiningheart7💕

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


shiningheart7
💕

will you meow me?🐾 johntenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin