32-Ten kedi değil Mrrrhh!

734 67 19
                                    

"Mrrrhh!"

Ten, hızlı hızlı nefes alırken başını kaldırıp küçük bedenini hapsetmiş adama baktı.
"Bir daha bundan yapma! Ten'in bir sürü sevimli burnu acı oldu Miyaav~"
Etrafına sarılı olan uzun güçlü kolların sahibi, başını sert göğsüne bastırdığı için acıyan burnundan şikayet etti.

"Özür dilerim bir sürü sevimli Ten'im."
Kucağındaki küçük bedeni mutlu edecek cümlesinin ardından bahsi geçen düğme burnu nazikçe öptü.

"Ten böyle uyumak istemiyor. Bir sürü kocaman Johnny çok büyük Mrrhh~"
Yüzü daha on beş dakika kadar önce uyumuş yavrularının babasının geniş göğsüne denk geldiği için sızlandı.
Çırpınıp güçlü kolların arasından çıkmaya çalıştı.

"Hiç uğraşma Ten, kaç aydır koltukta yatırıyorsun. Artık geceleri yerin burası, alışsan iyi olur bir sürü güzel pembe kediciğim."

"Ten kedi değil Mrrrhh! O hem insan tamam mı?"
Söyleyip sızlanmaya devam ettiğinde Johnny son çare olarak küçük bedeni sırtı göğsüne denk gelecek şekilde çevirdi.

Yumuşak göbeğinde birleştirdiği büyük elleri yüzünden diğerinden kısık bir kıkırdama duyduğunda oda gülümsedi.

~~~~

"Tanrım!"

Johnny iri elleri arasında daha küçük görünen pembe yavruya bakarken iç çekti.
Tombul yanaklarını süsleyen ufak dudaklar, sürekli ağladığı için ıslak ve kırmızı, iri gözleri ışıl ışıl çok tatlı görünüyordu.
Diğer iki ufaklık henüz uyuyordu.

Ten, kucağındaki biberonlar ile salona girdiğinde Johnny bakışlarını bebeklerinden ayırıp ona baktı.
"Neden dört tane güzelim?"
Sevgilisinin kucağındaki biberonlara bakarken sormuştu.

Ten biberonları daha çok sahiplenip Johnny'e arkasını döndü ve başını çevirip omzuzunun üzerinden çatık kaşlarıyla ona baktı.
"Bir tanesi bir sürü sevimli Ten'in kötü Johnny'nin değil Mrrhh!”

~~~~

Johnny yere koyduğu minderlerin arasında otururken, onların üzerindeki iki küçük bebeğini besliyordu.

Ten, onun sırtına yaslanmış, kuyruğuyla kavradığı biberonla kucağında duran sarı yavrusunu besliyordu.
Aynı zamanda boş olan bir eliyle küçük sarı kulakları okşayıp diğeriyle özellikle pembe kapaklı seçtiği biberondan süt içmekle meşguldü.

Kendi içtiği biberondaki süt bittiğinde boş şişeyi kenara bıraktı.
Çok geçmeden bebeğin ağzının kenarlarından süzülen sıvıyı fark ettiğinde doyduğunu anlayıp kuyruğuyla kavradığı biberonu da kenara bıraktı.

Ufak bebeği kucağına alıp kalkmadan önce Johnny'nin t-shirtünü çekiştirerek yavrusunun ağzını silmeyi unutmadı.

"Ten ne yapıyorsun? Rahat dur." Johnny çekiştirilen tshirtü yüzünden şikayet ederken diğeri çoktan rahat koltuğa uzanmıştı bile.

"Ten'in uykusu geldi Miyaav~ Bebeği de uyuyor, bak çok sevimli."


~~~~~

Ten ve iki yavru uyumuş olsa bile yavru Jaemin uyumamakta ısrarcı, iri özleriyle dikkatle babasını seyrediyordu. "Seninle ne yapacağım ben?"

Ufak bebeği çevirip poposu üste gelecek şekilde yatırdı.
Mindere yaslı tombul yanakları yüzünden ufak dudaklar büzülmüş şikayet etmek için miyavlamasına mani oluyordu. Sevimli kuyruğu ve küçük ayakları hızlı hızlı hareket ederken Johnny dayanamayıp minder ile beraber onu da mutfağa götürdü.

Tezgahın en köşesine yerleştirdiği minderin üzerine bebeği yatırıp daha sonra yemek hazırlamaya başladı.

Jaemin babası dolaptan malzeme çıkarmak için her uzaklaştığında görüş açısından kaybolduğu için ağlamaya başlıyordu.

Johnny temiz olan ellerinden birini uzatıp fazla yumuşak yanağa parmağını bastırdı.
Hemen öne doğru büzülen sürekli ağladığı için kırmızı dudaklar çok sevimliydi.

"Miyavwv~"
Güçsüz bir miyavlama duyduğunda elini yanağından çekip işine devam etti.

~~~~


Ten kuyruğundaki rahatsız edici hisle rahat uykusundan uyandı ve  başını çevirip omzunun üzerinden yere baktı.

Minderin üstündeki bebeğin küçük elleri arasında tutup yemeye çalıştığı kuyruğunda göz gezdirdi.
"Miyaaav!"

Yanında uyuyan yavru Jimin'i uyandırmamaya dikkat ederek yere indi. Çatık kaşlarıyla canını yakmadan küçük bebeğin elinden kuyruğunu almaya çalıştı.

Ten'in tüyleri yavrularınınki gibi varla yok arasında ve kısacık değildi. Gür, pofuduktu. Haylaz bebeğinin boğazına yapışabilirdi.

O sırada Ten'in kızgın çıkan sesiyle miyavladığını duyan Johnny, salona koşmuş sarı-pembe tüylü yavrusunun önünde duran Ten'i yanlış anlamıştı.
"Tanrım! Ne yapıyorsun Ten!"

Ten, kuyruğunu ufaklıktan kurtardığında başını çevirdi. Uzun boylu adama bakarken kaşları hala çatık, güzel elleri bebeğinin minik ellerini tutuyordu.

"Bunu yaptığına inanamıyorum Ten! O farklı olsa bile senin bebeğin. Neden kötü davranıyorsun?"
Ten'in hafif bedenini üst kolundan kavrayıp pekte nazik olmayan bir şekilde geniş koltukta uyuyan yavru Jimin'e uzak bir köşeye bıraktı.

O sırada olan bitenden habersiz etrafı inceleyen Jaemin, babası tarafından kucaklandığı için mutlu bir şekilde onun saçlarıyla oynuyordu.

Johnny sinirini alamayıp diğer iki bebeğini de kucakladı ve Ten'i salonda tek başına bıraktı.

Ten, koltuktan aşağıya sarkan küçük ayaklarını sallarken yumuşak pembe kuyruğuyla dolu gözlerinden damlayan yaşı sildi.
Bir sürü kocaman Johnny ona neden kötü bakmış ve kızmıştı ki?


 Bir sürü kocaman Johnny ona neden kötü bakmış ve kızmıştı ki?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

💕

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

💕

will you meow me?🐾 johntenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin