Johnny, geniş koltukta oturmuş akşam haberlerini izlerken kucağındaki sırtı göğsüne dayalı küçük beden de ona uyup izliyor gibi yapıyordu.
Başını çevirip omzunun üzerinden kucağında olduğu adamın yüzünü görmeye çalıştı. Onun dikkatle televizyona bakan iri gözlerine kıskançlıkla bakıp kızgın olduğu belli olan bir tonda miyavladı.
Normalde olsa sızlanıp Johnny'nin televizyon izlemesine mani olur kendisi ile meşgul olmasını sağlardı lakin, yarım saat kadar önce Johnny'nin yaptığı sebze yemeğini yememek için o lavaboya gittiğinde tenceyi alıp evden çıkarak komşunun bahçesine dökmüştü.
Johnny lavaboda işini bitirip döndüğünde tezgahtaki boş tencere ve kapısını döven Yuta amcanın şikayeti nedeniyle olayı çözmüş fazla sinirlenmişti. Hatta Ten'i azarlamıştı bile.
Ardından suçlu olduğunu bilse de ağlayan küçük bedeni kucağına yerleştirip koltuğa oturmuştu. Neyseki bebekler sorun çıkarmadan Johnny'nin onlar için değiştirdiği yumuşak kalın halının üzerinde emekleyip oyun oynuyorlardı.
Ten, mırıldanarak koltukta yayılmış adamın kucağında döndü. Artık bacakları diğerinin belinin iki yanında sevimli poposu sert bacaklarının üzerindeyken cılız kollarını geniş sırtına doladı.
Başını kaldırıp miyavlayarak dikkatini çekmeye çalıştı. "Miyaav~"
Johnny bakışlarını aşağıya çevirdi. Çenesi göğsüne yaslı, minik dudakları büzülüyken şirin gözleriyle kendisine bakan yüzü inceledi.
Fazla tatlı görünen ufak dudakları ısırmak istese de kendine hakim olup bakışlarını tekrar televizyona çevirdi. Ten'in kucağında sinirle mırıldanıp kıpırdanması onu eğlendiriyordu.
Bakışları hala televizyonun ekranındayken dudağının kenarı hafif yukarı kıvrıldı. O sırada Ten'in sızlanır şekilde çıkan miyavlamasını duyan Haechan, sehpanın altından çıkıp, ona göre hızlı bir şekilde emekleyerek babasının yanına vardı. Pantolonunun parçalarını çekiştirdi.
Johnny onun pantolununu kemirmeye çalıştığını düşünüp yaptığı şeye engel olmadı. Haechan Ten'e yardım edemeyeceğini anladığında yeniden sehpanın altına emekledi.
Jimin, üzerindeki bez harici küçük bedeni tamamen çıplak bir şekilde halının üzerinde uyuyordu. Minik elleri göğsünün altında, bükülü bacağı nedeniyle sevimli poposu hafif yukarıda duruyordu.
Jaemin ise yine hoşuna giden pembe bir oyuncağı eline almış salonda onu saklayacak yer ararken birkaç gün önce gördüğü aynayı fark etmesiyle durdu.
Emekleyerek yerdeki aynaya yaklaştı. Annesine benzeyen pembe şey yine buradaydı.
İri gözlerine yakışan biçimli kaşları çatılırken kıskançlıkla küçük elleriyle aynaya birkaç kez vurdu.
Hala orada olduğunu gördüğünde yine vurdu, onu burda istemiyordu. Ten onu görürse ençok onu sevebilirdi, çünkü pembeydi.
Dudakları titremeye başlarken iri gözleri çoktan dolmuş, güzel kirpiklerini ıslatmıştı. Bakışlarını koltuktaki ikiliye çevirip yapabildiği en sesli bir şekilde ağlamaya başladı.
Johnny panikle kucağındaki bedeni koltuğun boş kısmına bırakıp yerdeki ufak bebeği eline aldı.
Johnny'nin iri elleri arasında çok minik görünüyordu, normal bebeklerden biraz daha küçüktü.
Üzerinde sadece bez olduğu için kolayca çıplak bedenini kontrol edip iyi olduğundan emin oldu. Ten ise hızlıca Johnny'nin yanına gelip bebeğine baktı. Sevimli gözleri babasının yakışıklı yüzünü incelerken ağlamayı kesmişti.
"Mrrhh~ Neden ağlıyordu baba Johnny?"
Johnny omuz silkti. "Bilmem ki."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
