Johnny için zorlu, Ten için keyifli geçen yıkanmanın ardından küçük bedenin sızlanmalarına rağmen banyodan çıkmışlardı.
"Neden çıktık köpüklü kutudan?" Çatılı kaşlarına çaprazladığı kollarınıda ekleyip dudak büzdü. Johnny onu zorla havluya sarıp yatağın üzerine koymuştu.
Johnny büyük pembe havlunun içinde daha da küçük duran haylaz, pembe kediye baktı ve bıkkınlıkla derin bir nefes aldı. "Tam olarak kırk beş dakika oldu Ten. Daha ne kadar o küvette durmayı planlıyordun?"
"Kırkbeş dakika az mı çok mu?" Küçük parmaklarından birini ağzına koydu ve düşünmeye başladı. Az olduğuna karar verdikten sonra gururla başını kaldırdı. Küçük burnu Johnny'nin onu ısırmak isteyeceği kadar sevimli görünüyordu.
"Her neyse üşüteceksin üzerini giydirelim." Ten'in saçlarını karıştırdı ve arkasına dönüp dolaptan onun için birkaç parça giysi bakındı.
Ten beklerken sıkılmıştı. Havlunun önünü açıp vücudu gibi küçük penisi narin ellerine alıp yine havlunun altından çıkardığı kuyruğu ile ucunu okşadı. "Mrrhh~"
Johnny elinde giysilerle döndüğünde gördüğü manzarayla gözlerini şaşkınlıktan irice açıp giysileri göğsüne bastırdı. Karşısındaki küçüğün bunları masumane düşüncelerle yaptığını bilsede Johnny söylendi. "Tanrım! Ten.. kapat o küçücük şeyini edepsiz pisi!"
Johnny'nin yüksek çıkan sesine karşılık küçük beden alt dudağını titreterek büyük gözlere kısa bir bakış attı. "Kıskanç Johnny! Ten'in kuyruğunu kıskanıyordu şimdide sevimli pipisini kıskanıyor Mrrrhh!"
Söyledikten sonra ıslak kuyruğunu uzun bedene birkaç kez savurup büyük havluya sıkı sıkı sarılarak yatak odasından dışarı kaçtı.
"TEN!" Johnny kolunu ve yanağını sıvazlarken bağırdı küçük olana. Islak kuyruk canını gerçekten yakmıştı. Ten ise büyük salonda ordan oraya koşup saklanacak yer aramakla meşguldü. Çok birsürü kocaman, kötü Johnny Ten'in sevimli pipisini kıskanıyordu. Johnny ile konuşmayacaktı çünkü Ten'i azarlamıstı.
Johnny hızlı adımlarla merdivenleri indi. Ten üst kattaki odalardan korktuğu için tek seçeneği mutfak ve salondu. Tahmin ettiği gibi onu salonda, üzerindeki havluya sıkı sıkı sarılmış koltukların arasında koşuştururken bulmuştu.
Johnny'i gördüğünde panikleyip tek kişilik koltuklardan birine ters bir şekilde oturdu. Yastıkların arasına başını saklarken belki de görünmeyeceğini sanıyordu.
"Ten, beni daha fazla kızdırma buraya gel." Yanına giderek yüzüne yada boynuna tekrar bir kuyruk darbesi yemek istemiyordu. Gerçekten acıtıyordu.
"Hayır Miyaav~"
Johnny önce her ihtimale karşı havada dimdik duran pembe kuyruğu yakaladı. Boştaki eliyle de tırmalanmamak için cılız kolları tutup hafif bedeni kucağına çekti. "Yakaladım seni." Islak saçların arasında kıpırdanan küçük, pembe kulakları ısırdı.
Başını eğip yukarıdan sevimli yüze baktı. Bu açıdan daha da minik görünen düğme burnu o kadar şirin görünüyordu ki dokunmak için cılız kolları bırakıp tırmalanmayı göze alabilirdi. Fakat yapmayacaktı.
"Bırak! Ten kötü Johnny'i istemiyor. Gitsin Miyaav!"
"Sana kızdığım için özür dilerim ayrıca o kendin gibi minicik şeyininde kıskanılacak bir tarafı yok." Söylerken gülmekten kendini alamamıştı.
Melezden cevap alamayınca hoşuna gidecek bir şeyler teklif etmeye karar verdi. "Seni bırakırsam ve uslu durup üzerini giyersen en büyük bardakta süt vereceğim. Sonra karnım ağrıyor diye ağlamayacaksın?"
Ten ev sahibini dinlemeyip sürekli daha çok yemek istiyordu. Sonra da karnım ağrıyor deyip ağlıyordu.
"M-miyaav~" Johnny'nin beyaz büyük bardağında ağzına kadar dolu sütü hayal etti. Kısık sesle miyavlayıp dilini dudaklarında gezdirdi.
"Mrrhh~ Hepsini mi Ten içecek?" Başını çevirip omzunun üzerinden Johnny'e bakmaya çalıştı ama göremeyince tekrar önüne döndü.
"Evet hepsini Ten içecek anlaştık mı?"
"Miyaav~"
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
