"Git burdan! Bir sürü güzel Ten seni azıcık bile istemiyor Mrrhh!"
Ten büyük yatağın köşesinde oturmakta olan uzun bedene sinirle miyavladı.
Birkaç gündür Johnny'nin yanına yatmasına izin vermiyordu.
Johnny, yatak başlığına yaşlanmış kendisine gitmesini söyleyen miniği süzdü.
Üzerindeki pudra pembesi renkte ve sarı çiçek desenlerinin olduğu bol pijamasını severken Johnny'e bakmıyordu.
Küçük elleriyle pijama üstünün çiçek şeklindeki düğmelerini inceliyordu.
"Tamam, gidiyorum o halde."
Johnny odadan çıkmaya yeltendiğinde yataktaki küçük beden hızlıca yataktan inip diğerinin önünü kesti ve beline sarılıp yumuşak yanaklarını göğsünün az altına denk gelen kısma sürttü.
"Miyaav~"
"Ten tek başına uyuyamaz Mrrh~"
Hızlı adımlarla yatağa yürüyüp yastıklardan birini yere attı, tekrar Johnny'nin yanına dönüp kollarını onun beline dolayarak çekiştirdi.
Johnny hareket etmediğinde sızlanarak diğerinin belindeki kollarını sıkılaştırdı, küçük ayaklarını yerden kaldırarak, ağırlığını vermeye ve onu yere yıkmaya çalıştı. "Ihh! Oraya yat gitme Miyaav~"
Johnny melezin saçma hareketlerine göz devirip hafif bedeni koltuk altlarından kavrayarak rahat bir pozisyonda kucağına yerleştirdi.
"Neden sen kocaman yatakta yatarkan, üstelik bu ufak cüssen ile ben neden yerde yatıyorum?"
"Kötü Johnny Mrhh! Ten söylemez!"
Johnny pes edip Ten'i yatağa bıraktı ve yere oturdu, diğerinin bu saçma hareketlerinin sebebini merak ediyordu. Daha sonra araştırmayı aklına not ederek yere uzandı.
Melez uyuduğunda misafir odasına gidebilirdi.
~~~~~
Johnny olabildiğince sessiz ve hızlı bir şekilde odasına girdiğinde Yangyang'ın yaramaz kediyi oyalayabileceğinden şüpheliydi.
Ten'in davranışları son bir hafta içinde daha da garip bir hal almıştı.
Büyük yatağının üzeri birçok ıvır zıvır ile doluydu, belli oluyordu fakat Johnny ne olduklarını bilmiyordu. Ten her daim yatak örtüsünü kapalı tutuyor uyurken örtünün altına giriyordu.
Johnny'i ise asla yanına yaklaştırmıyordu.
Johnny yatağa birkaç metre bile yaklaşsa baş edilmez kötü bir kediye dönüyor örtünün altındakileri de bir sır gibi saklıyordu.
Gerçi Johnny evde kaybolan eşyalardan yola çıkarak örtünün altında neler var az çok biliyordu.
Artık giyecek bir tane bile pijama bulamadığında yatağın üzerindeki büyük yığına el atması gerektiğine karar vermiş Yangyang'ı çağırmıştı.
Aşağı kattan Yangyang'ın acı dolu çığlığını duyduğunda hızlı adımlarla odadan çıktı ve salona koştu. Yine örtünün altına bakamamıştı.
Merdivenlerin başındayken önüne çıkan kuyruğu ve kulakları dimdik duran sinirli kediye gülümseyerek yol verdi. Ten hızlı adımlarla bu aralar çok nadir çıktığı odaya döndü.
Johnny endişeyle Yangyang'ın yanına vardığında kolunda ve burnundan çenesine kadar inen tırnak izlerini alt dudağını dişleyerek inceledi.
"Üzgünüm dostum, ne yaptın ki bu kadar kızdı?"
Yangyang acıyla sızlanıp kolundaki çiziğe üfledi.
“O çıldırmış Johnny! Seni sordu, ben de kucağıma almaya çalıştım. Yukarı çıkıp seni rahatsız etmesin diye ama görüyorsun halimi."
"Tanrım! Yakışıklı yüzüm kim bilir ne haldedir. Eğer iz kalacak kadar kötüyse şımarık kedinin o güzel kuyruğunun pembe tüylerini traş ederim ona göre Johnny."
Yangyang söylenerek evden ayrılığında Johnny oldukça düşünceliydi.
