ankayı vurdular yılmaz.

195 12 0
                                    

-seni bağışlarsam tanrı beni koyup gider.-
ağaçları saya saya yolu devirirken radyoda o şarkıya denk gelmişsin ama dinleyemeden arabadan inmek zorunda kalmışsın. bu zorunda bırakılmalar epey kırmış seni. ben o şarkıyı istiyorum diyememişsin çünkü biliyorsun onlar laf dinlemezler. diyorum ki, yerin yirmi üç kat dibi yanarken ben o ateşin etekleriyim. bir evi okşamak isterken fazla sıkmışsın ve ortadan büküvermiş boynunu perdeler. cennetin şarap nehirlerinde yıkanıp, tenini tenimle sarhoş etmek. yargılarını tavana asmak ve bu düşmanlığına da ipin ucunda son vermek isterim. bazı geceler oluyor ve bazı geceler olmuyorsun. bu geceden de sağ çıkarım diyorum ama sana gelmediğim bir geceden nasıl çıkılır bilmiyorum. olur da çıkarsam bir daha senin bu laflarına yem olmayacağımı da biliyorum. senin için kurşunların önüne atılmayacağımı da. mevâ, bana senden sağ çıkmayı öğret. bana arkanı dönerken kolumu bacağımı da götürüyorsun. çünkü aslında tüm uzuvlarım da sensin. bana harfleri okutma bana kışı yakmayı göster. cennetin yüzünü gösteremiyorsan bana cehennemle barışık olmayı öğret. yangından kaçıramıyorsan beni yangına atma da. senin için kaç dereden su getirdim de benim için bir yudum içmedin. sana doğru uçarken vurdular bu kuşu. bir anka konuyor, bir ankayı vuruyorlar. sesimi çıkarırsam beni de bulurlar. ben saklanmayı senin kaburgana adadım. şimdi sen bana, yazmayı öğret kalem tutmazken. kuyunun duvarlarına çarpan yusuf'un sesine gizle öfkeni. yoksa ben bu gece de öfkenin altından kalkamayacağım. tutunacak bir yerim kalmadığı zamanlarda sen de sırtını dönme bana. tüm cihan arkasını dönse yine senin sırtını ararım sığınmak için. çenem titrer dururdu, anlardın. anlardın, seni dilendiğimi. bilirdin ve öperdin seni görünce kitlenen dudaklarımı. o vakit içim akardı sana doğru. sen deniz seviyorsun diye avuçlarımda kaç su büyüttüm. aslında sevmem ben denizleri. boğulmaktan korkup sana kaçarım ve bu defa sende boğulurum. sen gidince sular yirmi üç defa kurudu yılmaz. ellerim yandı yirmi üç yerinden. her yanışımda suyun yörüngesini çevirmeye çalıştım ama o vakit bir akrep çıkardı iğnesini. ve ben bu kez de bağışladım seni. tanrı gitti.
-beni eve götür yılmaz. tanrı'm ol.

 tanrı'm ol

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
yakaları kan nakışlı.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin