Siyah Kanatlı Çocuk

657 46 115
                                    

"Bir zamanlar melekler ülkesi diye bir diyar varmış. Bu ülkede her meleğin bir görevi olurmuş ve hepsi hayatlarını bu şekilde sürdürürlermiş. Bir de siyah kanatlı çocuk varmış, onu kimse sevmezmiş. Çünkü o tehlikelerden koruma meleğiymiş fakat melekler diyarında asla tehlike olmazmış. Herkes onu gereksiz görürmüş. Siyah Kanatlı Çocuk o kadar çok nefret görmüş ki o diyarlardan kaçıp gitmek istemiş. Bir gün tüm eşyalarını toplamış ve uçtukça uçmuş. Kanatları bitkin düşene kadar uçmuş. Sonra bir çizgi görmüş, çizginin dışına bir adım atmış. Ve o günden sonra bir daha asla melekler diyarına dönememiş. Defalarca geri dönmeyi denemiş ama diyar onu kabul etmemiş. Diyar bile onu istemiyormuş çünkü. İlerlemekten başka çaresi yokmuş. Uzun bir süre kimseyle karşılaşmamış. Geceyi bir ağacın altında geçirmiş. Ertesi sabah yemek yiyip tekrar yola koyulmuş. Bir süre sonra bir kasabaya ulaşmış. Orada bir çocukla karşılaşmış, çocuk onu evine davet etmiş. Bir gece kaldıktan sonra döneceğini söylemiş ama aslında gidecek bir evi yokmuş. O yüzden her gün başka evlerden giysiler yiyecekler çalarak geçiniyormuş. Bir gün, siyah kanatlı çocuk uyandığında karşısında bir ışık topu görmüş, buna inanamamış. Çünkü sadece gerçekten görevi olan meleklere ışık topu gönderilirmiş. Siyah kanatlı çocuk heyecanla topa dokunduğunda önünde küçük bir kağıtta görevi belirmiş. "22 numaralı evdeki çocuğu büyük bir tehlikeden korumakla görevlendirildin. Onu korumak için anne ve babasını öldürmek zorundasın".

"O daha 5 yaşında bir çocuk Hana."

"Ama baksana nasıl da hoşuna gitti!"

Taehyun büyük bir ilgi ve heyecanla annesinin masalını dinliyordu. Annesi ona doğduğundan beri hep bu masalı anlatırdı. Annesi Hana ünlü bir kitap yazarıydı ve çocuklar için masallar yazardı, tabii ki önce Taehyun'a anlatırdı. Eğer o beğenirse kitap haline getirtirdi. Annesinin yazmadığı tek kitap, Siyah Kanatlı Çocuk kitabıydı. Bu kitabı yazan kişi anonimdi. Kore'de daha çok bir efsane olarak geçerdi. Çoğu aile çocuğunun evden uzaklaşmaması için küçükken bu masalı anlatırdı. Masal bitince Taehyun küçük masasına gidip çizim yapmaya başladı. Annesi de o sırada mutfağa geçip ona ılık bir süt ısıtıyordu.

Birden büyük bir gürültüyle kapı çalmaya başladı. Babası endişeyle kapının küçük deliğinden dışarı baktı. Taehyun her şeyden habersiz resim çizerken kapı sert bir şekilde açıldı ve tek bir silah sesi geldi. Taehyun korkudan masasının altına saklandı.

"Anne! Anne neler oluyor!"

Ama annesi ona yanıt vermedi. Koridordan bir takım boğuşma sesleri yükselirken bir silah sesiyle daha beraber Taehyun ağlamaya başladı. Eve giren yabancı her kimse henüz gitmemişti, belki de masum çocuğu da öldürecekti. Taehyun masasının altında gözlerini kapatıp her şeyin geçmesi için dualar ediyordu. Birden yabancı gelip masanın altına eğildi ve ona baktı.

"Seni kurtarmak için yapmak zorundaydım evlat. Büyüyünce beni anlayacaksın."

Sadece tek bir cümle kurup evi terk etti. Taehyun hala masanın altından çıkmamıştı. Masal sayesinde ölümün ne olduğunu öğrenmişti. Ama ölüm asla masaldaki gibi değildi. Ölüm acımasızdı, ölüm acı vericiydi.

***

(15 yıl sonra..)

"Taehyun, yarın sendeyim unutma!"

"Merak etme Hee Young ben unutmam."

Yarın sınıf arkadaşım Hee Young, kimya projesi için benim evime gelecekti. Ona karşı bir ilgim olduğu için bu fırsatı değerlendirmekte kararlıydım. Okul çıkışı markete gidip küçük bir alışveriş yaptım. Normalde zaten toplu biri olduğum için evi düzenlemekle pek uğraşmadım. Duş almak için banyoya yönelirken odamdan bir takırtı duydum. Aralık ayındaydık ve hava soğuk olduğu için camları kapattığıma emindim. Ve ben gelirken bir fırtına da yoktu. Sessizce odama doğru ilerledim. Oradaki hayvan veya her neyse birden korkutup kaçırmayı düşünüyordum, fakat odamdaki şey bir hayvan değildi, bir böcek değildi, bir insandı.

Mumirón✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin