"Güneş ve Ay'ın masalı tam hız devam ederken, kameralar bu sefer karşı tarafa döner. Sen, bu masalın dinleyicisi veya okuyucusu, hikayeyi onların bakış açısından görmek ister misin?
Şeytanın kızı beklenmedik bir olayla karşılaşır ve bu durumdan Güneş ve Ay'ı suçlar. Güneş ve Ay suçsuz olduklarından emin olsalar da bunu ona kanıtlamak pek de kolay olmayacaktır. Şeytanın kızı günden güne şeytana dönüşmektedir. Güneş ve Ay acele etmezse, her şey için çok geç olacaktır."
***
(Kyung Mi'nin Anlatımıyla)
Her yer karanlıktı. Hiçbir şey göremiyordum. Sesimi duyurmaya çalışıyordum ama ağzımdaki bant buna izin vermiyordu. Sahi buraya nasıl gelmiştim? Onu bile hatırlamıyorum. Vücudumu konak olarak kullanıyor ve bundan bıktım. Delirmek üzereyim. Her seferinde beni öylece bırakıp gidiyor. Ölmek için yalvarıyorum ama izin vermiyor. Bu yüzden geriye tek bir çarem kaldı. Fakat önce bu iplerden kurtulmam gerek. Ayağa kalkamıyordum. Ama etrafın biraz aydınlık olduğunu hissediyordum. Ayrıca sıcağa bakılırsa henüz gündüzdü. Öyleyse birinin beni bulması gerekirdi. Bir süre olduğum yerde çırpındım ve bağırmaya çalıştım ama sesim ufak bir uğultu gibiydi. Daha sonra bir ses duydum. Bir veya iki kişilerdi. Önce ağzımdaki bant çıkarıldı, sonra gözüm açıldı.
"Tanrım, sana ne oldu böyle?"
"Lütfen beni çözer misiniz?"
Ellerim ve ayaklarım da özgür kaldığında yavaşça ayağa kalktım.
"Ben neredeyim?"
"Seul'deyiz. Polisi aramamı ister misin? Neden burada bağlı duruyordun?"
"Hatırlamıyorum. Annemi aramak için telefonunuzu kullanabilir miyim?"
"Elbette, ama polisi aramak istemediğinden emin misin?"
"Evet, annem gerekirse arar. Teşekkür ederim."
Beni çözen kadından telefonunu aldıktan sonra hızla annemi aradım ve trafiğe kaldığımı söyledim. Çünkü, evden çıkarken arkadaşlarla kafede takılacağımı ve 1 saate döneceğimi söylemiştim.
Telefonu kadına geri verdim ve çantamı yokladım. Telefonum ve cüzdanım dahil her şey duruyordu. O an telaştan unutmuş olmalıyım. Koşarak yakınlarda bir durak aradım ve ilk otobüse bindim. Eve döndüğümde şansıma annem çok telaşlanmamıştı. Odama gidip üstümü değiştirdim ve bir ağrı kesici içtim. Ben kendimde değilken her ne olduysa bedenime zarar gelmiş olmalıydı. Halbuki söz vermişti. Bana hiçbir zarar gelmeyecekti. Yatağıma girip uyumaya çalıştım, sağlıklı düşünmek için dinlenmem gerekiyordu. Ama zihnimde sadece tek bir cümle yankılanıyordu. Kurtulmamın tek çaresi buydu. Ama bir şansım daha vardı. Tabii henüz o şansı kaybetmediysem.
*
Yine kabuslarla uyandım. Derin nefesler alıp sakinleşmeye çalışırken, duvar saatine baktığımda akşam olduğunu anladım. Salondan sesler geliyordu. Annem ve babamın her zamanki kavgalarından biridir diye düşünerek pek umursamadım. Ta ki babam kapıyı kırarcasına açıp odama girene kadar.
"SANA O ŞEYTANLA GÖRÜŞMEYECEKSİN DEMEDİM Mİ? ONU AİLEMİZE MUSALLAT MI ETMEK İSTİYORSUN?!"
Bir anda yakama yapıştığında ne olduğunu anlayamadım. Hee young ile buluştuğumu söylememiştim ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mumirón✔️
Mistério / Suspense"Bir zamanlar melekler dünyasında yaşayan siyah kanatlı bir çocuk varmış, melekler dünyasında her melek kendi görevini yerine getirmeliymiş. Ama siyah kanatlı çocuk bir gün sıkılıp uzak diyarlara gitmek istemiş, oysa bilmeden evini terk etmiş." Taeh...