"Tatil olağan bir şekilde ilerlerken, gizemli bir kız ortaya çıkar. Ay onu tanıyordu, kim olduğunu biliyordu. Olacakları az çok hissetmeye başlamıştı. Son gelmişti. Sıcak bir yaz gününde birden yağmur yağması bunun kanıtıydı. Savaş vakti gelip çatmıştı ve bu savaşta bir kaybeden olacaktı. Güneş ve Ay birbirlerine güveniyordu ama karşılarında daha önce hiç karşılaşmadıkları bir güç vardı. Bu gücü yenebilecekler mi? Mumirón'un son kaosuna hoş geldiniz. Perdeler açılsın!"
***
Beomgyu'nun yanına döndüğümde kafamın içinde bir karışıklık vardı. Neden bu sokağa gelmiştim? O da bana şaşkın bakışlarla bakıyordu. Az önce olan şeyi unutmuştum. Bir şey olmuştu...
"Taehyun, beni duyuyor musun? Neden kızın peşinden gittin?"
"Kız mı? Hangi kız?"
"Mor saçlı olan, demin sana çarpmıştı ve koşarak uzaklaşmıştı. Sen de peşinden gittin ya?"
"Öyle mi oldu?"
"Taehyun dalga mı geçiyorsun? 1 dakika bile olmadı."
"Bilmiyorum, az önce bir şey oldu ama anlamıyorum."
"Ne oldu?"
"Sanki biz marketten çıktıktan sonra kendimi o sokakta bulmuş gibiyim, yerde kırmızı bir tüy vardı-"
"KIRMIZI BİR TÜY MÜ?" Dedi şokla elindeki poşetleri düşürerek.
"Bunu burada konuşmayalım. Deniz kenarına yakınız, oraya gidelim."
*
Deniz kenarına gittiğimizde hava yavaş yavaş kararıyordu. Güneş alçalmıştı. Beomgyu stresten dayanamayıp abur cuburlardan birini açıp yemeye başladı. Ben de o an olanları düşünüyordum. Bizi buraya kadar takip etmiş olabilir miydi? Onu uçakta veya havalimanında görmemiştik. Eğer orada olsaydı etrafta kırmızı bulutlar olurdu. Ama bu sefer karşıma çıkan şey yalnızca kırmızı bir tüydü.
"Hee Young değil de... O adam olmasın?"
"Taehyun, karşımıza çıkan kişi bir kızdı. Adam değil."
"O halde aklıma girmeyi nasıl başardı?"
"Boşluğuna denk gelmiş olabilir, ayrıca bana bir şey olmadı. Ben hatırlıyorum. Belki de senin için bir uyarıydı."
"Benim için mi? Ama neden?"
"Dürüst olalım, benim duygusal bir yapım var. Ama sen aklını çok iyi kullanabiliyorsun. Bu yüzden seninle uğraşıyor olabilir, benimle yeterince uğraştı zaten."
Birden aklıma kitap geldi. Kitap ondaydı ve şu an konuştuğumuz şeyleri görebilirdi. Ayağa kalkıp denize doğru ilerledim. Kumların üstüne bir şeyler yazmaya başladım. Beomgyu oturduğu yerden beni izliyordu. Yazdığım şey bittikten sonra ayağa kalkıp gökyüzüne bakarak sırıttım. Dışardan bakınca deli gibi gözükebilirdim ama bunu göreceğini biliyordum. Bir süre sonra dalga kıyıya ulaştı ve yazıyı sildi. Beomgyunun yanına dönüp uzandım.
"Kumlara ne yazdın?"
"Söylememe gerek yok, kitapta görecek."
"Ben de bilmek istiyorum."
"Kitabı aldığımızda görürsün."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mumirón✔️
Mistério / Suspense"Bir zamanlar melekler dünyasında yaşayan siyah kanatlı bir çocuk varmış, melekler dünyasında her melek kendi görevini yerine getirmeliymiş. Ama siyah kanatlı çocuk bir gün sıkılıp uzak diyarlara gitmek istemiş, oysa bilmeden evini terk etmiş." Taeh...