"Güneş ve Ay sonunda yaptıkları hatanın farkına varmıştı. Ay çok yara almıştı ama Güneş bunun farkındaydı. Zamana ihtiyaçları vardı ama kader acımasızdı. Zehirli notlar geri dönmüştü ve bu sefer onları bırakmayacaktı. İkinci not Ay için gönderildiğinde, Güneş zamanın istediği gibi ilerlemediğini fark etmişti. Onun yaralarını ancak o sarabilirdi. Birbirlerine ilaç olabilecekler miydi? İnanırlarsa olurdu. Sonuçta görevleri birbirlerini ölene dek korumaktı. Güneş henüz bunu öğrenmemiş olsa da, Ay ona öğretecekti."
***
O gittikten sonra bir süre orada kalıp temiz hava aldım. Düşünmeye ihtiyacım vardı ama düşünemiyordum. Tüm duygularım susmuştu. Ne tepki vereceğimi, ne yapacağımı bilmiyordum. Ama o da haklıydı. Her şeyi onun hatırlatmasını bekleyemezdim. Benim de çaba göstermem gerekiyordu. Ben de kapıyı aralayıp içeri girdim ve kendimi çatıda buldum. Hiç düşünmeden eve girdim. Saat henüz gece yarısına yaklaşmamıştı.
Önce salondan başladım. Tüm dolapları, rafları, çekmeceleri araştırdım. İlgili olan her şeyi masanın üstünde topluyordum. Sonra odama ve misafir odasına bile baktım. Pek bir şey bulamamıştım ama işime yarayacak bir şeyler bulabilmiştim. Ayrıca telefonumda da bazı şeyler olduğunu tahmin ediyordum.
Önce bulduğum bir mektubu okudum.
("Taehyun, bu notu ne zaman okursun bilmiyorum. Aslında sana kendim söylemeyi düşünüyorum ama olur da ceza alana kadar söyleyemezsem bunu bilmen gerek. Bize geçmişi araştırmamızı söyleyen biri vardı biliyorsun değil mi? Eğer o kişi bize bunu demeseydi asla o odaya girmeyecektik ve ben de sen de o takvimi bulmayacaktık. Aşk ölünce geçen bir şey değildir. Hafızanı kaybetsen bile yok olmaz, sadece o ateş minicik bir mum haline gelir. Ve birisi o ateşin fitilini tekrar yakarsa geri döner. Ateşin tekrar yanması aşkla beraber kötü şeyleri de getirdi. O kişinin kim olduğu hakkında bir fikrim var ama sana söyleyemem çünkü öğrendiğinde sinirleneceğini biliyorum. Bu kişi benim ceza çekmemi sağladı ama bu geçici bir ceza. Mavi parıltıların ne anlama geldiğini biliyorum. Ve bu cezadan beni sadece sen kurtarabilirsin. Ben, seni seviyorum. Peki ya sen, Kang Taehyun. Sen beni seviyor musun?" / 15. bölüm)
Okurken nedensizce gözümden yaş gelmişti. Bunu o zaman okuduğumda da ağladığımı hissetmiştim. Söylediklerinde yanılmıyordu. Bu yazdıkları her şeyi açıklıyordu. O ateş bendim ve küçücük kalmıştım, artık büyümem gerekiyordu.
Telefonumu açıp fotoğraflara baktım. Çok yoktu ama yine de bazı fotoğraflarımız vardı. Ama hala anlamadığım bir şey vardı. Madem beni seviyordu neden benden uzak duruyordu? Ayrıca okuduğum nottan anladığım kadarıyla o kişi geri dönmüştü. Bu konuyu onunla konuşmalıydım ama yüzüne bakamazdım. Bir süre ikimiz de sakinleşmeliydik. Tek şansım o zamana dek başımıza bir şey gelmemesiydi.
*
Ertesi gün onu hiç görmemiştim. Zil çalar çalmaz sınıftan çıkıyordum ama o asla çıkmıyordu. Belki de eski günlerine dönmüştü. O sessiz, sakin çocuğa geri dönmüştü. Bu sefer tek başımaydım ve bir şeyleri hatırlamam gerekiyordu. Konuşabileceğim tek kişi Yujin olduğu için okul çıkışı birkaç saatliğine buluşup buluşamayacağımızı sordum. 18:00'dan önce evde olması gerektiğini söyledi o yüzden çıkışta metroya binip sahile gittik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mumirón✔️
Misterio / Suspenso"Bir zamanlar melekler dünyasında yaşayan siyah kanatlı bir çocuk varmış, melekler dünyasında her melek kendi görevini yerine getirmeliymiş. Ama siyah kanatlı çocuk bir gün sıkılıp uzak diyarlara gitmek istemiş, oysa bilmeden evini terk etmiş." Taeh...