(❦)
Yas Hakkında Konuşmamız Gerekenler Var
Yazar: @küçükumutlardaktilosu
☾ ⋆*・゚:⋆*・゚:✧*⋆.*:・゚✧. : ⋆*
Bu bölüm
çok özlediğim anneannem Zeliş'e, Mehmet dedeme
ve tüm kaybettiklerimize ithafımdır...
"Yas, kaybettiğimiz sevdiklerimize içimizde bir yer açmaktır; onları içimize sığdırmak için kendimizi büyütmektir."
- Şengül Hablemitoğlu, Yas: Uzun Bir Veda
Derin bir nefes, akan gözyaşları ve kısık sesli bir hoşça kal... Ufak gibi duran ama aslında tüm evren kadar büyük bir veda... Tüm yüklerin omuzlarınıza yüklendiği, göğüs kafesinizden sızım sızım sızlayan bir ağrının yayıldığı bir dönem... Ne kadar tarif etmeye çalışırsam çalışayım asla doğru bir şekilde anlatamayacağım kadar kişiye özel bir kelime: yas.
Çoğu zaman konuşmadığımız, konuşmaktan kaçındığımız yas hakkında konuşmamamız gerekenler var bugün. Yas hakkında konuşmadıkça hayatımızın bazı noktalarında kör düğümler oluşuyor ve sonradan o düğümlere takılıp düşüyoruz. Yas düşe kalka gidilen bir yol, evet, ama konuşamadıklarımızın bize ömür boyu engel olmaması gerektiğine inanıyorum.
Zor olduğunu biliyorum. Belki dayanamayacak gibi hissediyorsunuz ya da hayatta bir anlam kalmadığına inanıyorsunuz, acı çektiğinizi ve hiç dinmeyecekmiş gibi geldiğini biliyorum. Acının hiç geçmeyeceğini, özlemin hep orada kalacağını da biliyorum. Yarım kalmışlıklarınızın olduğunu; pişman, kırgın, kızgın, üzgün olduğunuzu biliyorum. Hiçbir şey hissedememeyi de biliyorum. Tüm o karmaşayı ve anlamlandıramamayı biliyorum. Yine de kimsenin yasını kişiden iyi bilmiyorum.
İşte bu yüzden önceliği öznelliğine vermek istiyorum. Her yas kendi dinamiğine sahiptir. Her yas, yası tutanın şahsına münhasırdır. Yas şöyledir ya da böyledir diye bir tanım yoktur. Düştüğümüz en büyük hatalardan biri bu: yası bir kalıba sokma, belirli gün ve sayılara hapsetme çabası. Yas genelleme yapılamayacak kadar hassas bir konu. Yas kendi yolunu kendi çizer. Anlayacağınız, başkalarının sizin için genel geçer gördükleri bir yas haritası çizmesi gereksiz bir hareket. Yeri gelecek çok iyi hissedeceksiniz yeri gelecek yataktan kalkmaya bile gücünüz olmayacak... Öfkelenecek, suçlayacak, gülecek, reddedecek, yaşamaya devam edeceksiniz. Tüm bunlar o kadar doğal ki... Siz, kaybettiğiniz sevdiğinize içinizde yer açıp onu kendinize sığdırmaya çalışırken tüm bu duygu karmaşasının anormal olması imkânsız. O yüzden her ne kadar yapması çok zor olsa da sizlere tavsiyem anormal davrandığınızı iddia eden kişileri olabildiğince görmezden gelmeniz. Yas tutmanız sizi anormal, kusurlu ya da yanlış yapmaz.
Klişe olsa da su götürmez olan gerçek şudur ki insan öleceğinin bilinci ile yaşamaya devam eden tek canlıdır. Hal böyleyken ömrümüz boyunca yaşam ve ölüm hakkında düşüncelere boğulmamamız işten bile değil. İstesek de istemesek de kendimizi o sorularlar birlikte bulduğumuz anlar olmuştur. Kendi yas deneyimimde bu sorular ile çok daha fazla vakit geçirmiştim. Benim gibi hayata nasıl devam edileceği ile ilgili çıkmaza düşüp bu sorularla sabahlayan pek çok kişi olduğunu düşünüyorum. Tam da bu noktada Viktor E. Frankl'ın İnsanın Anlam Arayışı kitabından bir alıntı yapacağım: "Yaşamak için bir 'neden'i olan kişi, neredeyse tüm 'nasıl'lara dayanabilir."
Yas, bir anlam arayışı. Acılı, kederli, zorlu ama bir o kadar da değerli bir anlam arayışı. Tüm o çıldırmanın eşiğinde gezinmenize sebep olan nasıllara rağmen hayata daha sıkı tutunmanın nedenini bulma arayışı...
Yası tutanın hayatındakiler için de yas, ince buz üzerinde yürümek gibidir. İnsan, destek olmaya çalışırken köstek olmaktan korkar. "Böyle durumlarda ne yapmam gerektiğini bir türlü kestiremiyorum." Diyor olabilirsiniz, bu da çok normal. Sizler için Şengül Hablemitoğlu'nun kitabından birkaç maddelik bir "Neler yapabilirsiniz?" listesi hazırladım. Umarım yardımcı olur. Kitabı okumanızı da şiddetle tavsiye ettiğimi söylemeliyim.
Birinci madde, tahmin edebileceğiniz üzere, yas sürecini anlamaktır. Çünkü anlamadığımız veya anlamaya çalışmadığımız bir süreçte destek olabilmek mümkün değildir. Yasın belirli bir doğru yolu olmadığını kavramak gerçekten önemli bir nokta. O yüzden kişiye nasıl hissetmesi ya da "artık" ne hissetmesi gerektiği ile ilgili şeyler söylemekten kaçınılmalı.
İkinci maddede nelerin söylenip nelerin söylenmeyeceğini ayırt etmek var. Konuyu hiç açmamak, açılınca da önemsizmişçesine konuyu değiştirmek sanılanın aksine hiç de iyi bir çözüm yolu değil. Nasıl hissettiğini sorabiliriz. Her zaman bir şeyler söylemek zorunda da değiliz, sadece onların hikayelerini dinleyip acılarını paylaşmak bile anlamlı olabilir. Hele ki "Bu bir sınav." "Çocukların üzülecek yapma artık." "Şükret, bak, ne güzel zamanlar geçirdiniz birlikte." gibi ifadeler kişiyi rahatsız ya da değersiz hissettirebilir.
Kişinin dış görünüşüne ya da başka bir şeyine bakılarak varsayım yapmaktan ve önyargılardan uzak durmak gerekir. Yazının başından beri dediğim gibi kimsenin içinde ne yaşadığını ondan iyi bilemezsiniz. Pratik yardımlar ile kişiye uzun süreli destek sağlayabilir ve yanında olduğunuzu hissettirebilirsiniz.
Unutmayın, yas, uzun bir veda.
Bugün özellikle yastan bahsetmek istedim. Çünkü yasın doğru anlaşıldığını düşünmüyorum. Basma kalıp kurallar ve laflar ile yaralanan çok fazla kişi var. Toplumumuzda yas maalesef ki belirli kalıplar içinde olmak zorunda görülüp sıklıkla bastırılıyor. Umarım ki en yakın zamanda yası doğal haliyle kabul edebiliriz.
Bugünkü yazımın sonuna gelirken nasıl hissettiğinizi sormak istiyorum. Umarım biraz da olsa rahatlamışsınızdır. Kendinize dikkat edin.
Sevgilerimle...
☾ ⋆*・゚:⋆*・゚:✧*⋆.*:・゚✧. : ⋆*
💘
Selammmm!! Nasılsınız? Umarım hepiniz iyisinizdir. ʚ🍓ɞ Bu bölüm benim için gerçekten çok özel oldu. Çünkü kitabın bir anlamda çıkış noktası da yastı. Anlatmak isteyip anlatamadığım şeylerle başlamıştım bu kitabı yazmaya... 🌻 Ve umuyorum ki benim için değerli olduğu kadar sizin için de değerli olabilmiştir anlattıklarım. Son üç bölüm kaldı vedalaşmamıza. Kendimi hem hüzünlü hem de heyecanlı hissettiğim tuhaf bir ruh halindeyim.Okuduğunuz için teşekkürler. İyi ki varsınız... ૮꒰ ˶• ༝ •˶꒱ა ♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Umutlar Daktilosu ❦
Teen Fiction❝ "İstesen de unutamazsın ki sen onu... Hiçbir his senin ona duyduğun sevgiyi değiştiremez. Hiçbir hissin gelmesi ya da gitmesi onunla senin arandaki bağı kopartamaz. Hem eğer Aslan Kral'daki gibi sevdiklerimiz gökteki yıldızlar olup bizi izliyorlar...