12. Bölüm

6.8K 216 43
                                    


ON İKİNCİ BÖLÜM

Bir anda çok hızlı bir şekilde 2k olduk ve ben aşırı şaşkınım. Okuyan herkese çok teşekkür ederim. Lütfen okumanın yanı sıra vote ve yorum desteği yapmayı da unutmayın. İyi okumalar :)

******* 

İlkokulda sürekli saçımı çeken, beni itip düşüren bir çocuk vardı. İsmi Tolga'ydı. Benimle neden uğraştığını hiçbir zaman anlayamazdım. Bir gün, Sedef'in ablası Yonca Abla'ya ağlayarak Tolga'nın yaptıklarını anlatmıştım. Yonca Abla gülerek Tolga'nın bana âşık olduğunu söylemişti. Bana çok saçma gelmişti çünkü beni seviyorsa neden sürekli canımı acıtıyordu ki?

Ortaokulda bana sürekli kokulu aşk mektubu verip kaçan bir çocuk vardı. İsmini bile bilmiyordum, hatta Cihangir Abimin onu benden iyi tanıdığını söyleyebilirdim. Verdiği mektupları ilkinden sonra okumayı bırakmıştım çünkü abim yakalayıp zavallı çocuğu dövmeye kalkmıştı. Sadece çok güzel koktukları için zarfları eve götürüp çekmecemde saklıyor, arada sırada çıkarıp kokluyordum. Yani, liseye kadar aşk anlayışım kokulu mektup ve saç çekmekten ibaretti.

Lisede benim hoşlandığım ve benden hoşlanan çocuklar olmuştu. O zamanlar Cihangir Abim şu an olduğundan bile daha kıskançtı. Kimse dayak yemesin diye tüm aşklarımı platonik yaşamış, bana gelip açılanları kibarca reddetmiştim. Abimin hayatıma bu derece müdahil olmasının çok saçma olduğunun, kıskançlığının ise aşırı boyutta olduğunun farkına vardığımda lise dördüncü sınıftaydım.

Matematik dersinin ortasında ders dinlemek yerine bunu düşünüp büyük bir aydınlanma yaşamıştım. Aynı dersin teneffüsünde ise sürekli uzaktan bakıştığım çocuğun yanına gidip çıkma teklifi etmiştim. İlişkimiz üç ay sürmüştü ama o zamanlar bana sorsanız gelecekteki çocuklarımızın isimlerini bile söyleyebilirdim. Abim öğrendiği zaman onunla ilk büyük kavgamızı etmiştik ve İbrahim Abimin desteğiyle ben kazanmıştım. Biz ayrıldıktan sonra da abim, tabiri caizse anıra anıra gülmüştü.

Lisenin bitişi ve üniversitede Fatih'le tanışmam arasındaki süreçte ciddi hiçbir ilişkim olmamıştı. Flört ettiğim belki bir, belki iki kişi vardı ama ilerisi yoktu. Fatih'le tanıştıktan sonra da zaten onunla bir flört, ilişki, ayrılık ve ayrılık acısı süreci yaşamıştık. Fatih'le birlikteyken bir tek Barış olayı olmuştu. Ayrıldıktan sonra çok uzun bir süre kimseye güvenememiştim ve hatta hala bir güven sorunum olduğunu rahatlıkla söyleyebilirdim. Şerefsiz Fatih!

Genel olarak 22 yaşındaki bir kadına göre aşk hakkında bilgi sahibi olduğumu söyleyemezdim. İlk defa aşkla tanışmam bile acı ile olmuştu ve Fatih de bu geleneği çok başarılı devam ettirmişti. İlk ve tek düzgün ilişkimde asla beklemediğim bir şekilde aldatılmış, kimseye belli etmemeye çalışsam da çok uzun süre acısını çekmiştim. Tüm gece yastığa kapanıp ağlıyor, sabahları da gülerek kahvaltı sofrasına oturuyordum. Bu süreçte abilerim ve Cem her şeyin farkındaydı ama konuşma isteklerini o kadar çok reddetmiştim ki pes edip oyunuma ayak uydurmaya karar vermişlerdi.

İşin özü ben; benim sevmediğim insanlar tarafından sevildim, beni sevmeyen insanları sevdim, karşılıklı aşk yaşadım, aldatıldım, aşk acısı çektim, aşk itirafı aldım, reddettim ve reddedildim. Hepsini bir şekilde deneyimlemiş olmama rağmen, hiçbirinin bana Altay Abi'nin beklemediğim aşk itirafı kadar acı verdiğini hatırlamıyordum. Hiçbirinin beni bu kadar üzdüğünü, bu kadar korkuttuğunu ve beni bu kadar heyecanlandırdığını hatırlamıyordum.

Altay Abi'yle ilk tanıştığımızda muhtemelen 18 yaşındaydım. Abim okulunu bitirir bitirmez askere gitmiş ve orada Altay Abi'yle tanışmıştı. Ortalama dört-dört buçuk yıl öncesine tekabül ediyordu. İlk başlarda çok sık karşılaştığımız söylenemezdi. Altay Abi'yi ilk gördüğümde hayatımda Fatih'in adı bile yoktu, ikinci gördüğümde Fatih'le birlikteydik. Sonrasında daha sık abimi ziyaret eder olmuştu ama yine de biz o kadar çok karşılaşmıyorduk. Beni ne ara gördüğünü, ne ara kalbinde böyle bir aşk büyüttüğünü anlayamıyordum.

Asrın Hatası (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin