25. Bölüm

6.1K 188 18
                                    

YİRMİ BEŞİNCİ BÖLÜM

Selamm, biz geldik! Hepinize hayırlı ramazanlar dilerim ❤️💜

Oy vermeyi, özellikle de yorum yapmayı unutmazsanız sevinirim. Keyifli okumalar :)

*******

İbrahim Abimin mesajına şok içinde baktığım birkaç dakikanın ardından ona cevap vermemeyi seçerek Altay’ı aradım. İlk çalışımda açılan telefondan Altay’ın endişeli sesini işittim. “Karaca! Neden haber vermiyorsun? Arıyorum açmıyorsun, mesajlarıma cevap vermiyorsun. Delirdim meraktan! Cihangir bir şey dedi mi? Konuştunuz mu? Babanlar öğrendi mi? Ne dediler? Niye beni aramıyorsun? Ayrıldık mı biz şimdi?” Üst üste sıraladığı soruların her birinde cevap vermek için ağzımı açmış fakat bana fırsat vermediği için tekrar kapatmak durumunda kalmıştım.

“Altay! Bir sus da cevap vereyim artık.” Bir anda sessizliğe bürünmesiyle derin bir nefes aldım. “Sırasıyla; uyuyordum, evet cevap veremedim, özür dilerim, bir şey değil birçok şey dedi, evet konuştuk, öğrenmediler, öğrenmedikleri için bir şey de diyemediler haliyle, abimle konuştuktan sonra arayacaktım ve en önemlisi ALLAH AŞKINA NEDEN AYRILALIM DURDUK YERE?” Son cümlemde istemsizce sesim yükselse de Altay hiç etkilenmişe benzemiyordu. Bir anda gözümün önüne dün gece gelince içimi derin bir endişe kapladı. “Sen iyi misin?”

“İyiyim bebeğim, beni merak etme sen.” Tam şu an iyiyim demesinden çok bana hitap şekline takılıp erimekle meşgul olduğum için bir süre cevap veremesem de kendimi toparlayıp ana döndüm. “Karanlıkta çok göremedim ama çok sert vurdu. Buz koydun mu? Canın çok acımıştır. Of abi ya, inanamıyorum sana! Acıyor değil mi canın? Dur, en iyisi görüntülü arayayım ben seni.” Onun yaptığından farksız bir şekilde sorularımı sıraladıktan sonra görüntülü aramak için kapatacağım sırada Altay’ın sesini duyunca duraksadım.

“Sırasıyla; evet çok sert vurdu, buz koymadım çünkü buz kalıbım yok, canım tabii ki acıdı düşmana vurur gibi vurdu herif, ben de inanamıyorum vallahi, acıdığını söylemiştim zaten ama öpersen geçebilir, görüntülü aramak yerine bizzat gelip görmen lazım bence çok kötü çünkü. Senin abin yaptı sonuçta, benimle ilgilenmen gerekiyor.” Sırf beni oraya getirmek için kendini acındırdığını bilsem de onun yanında olma isteğim ağır basınca geleceğimi söyleyip telefonu kapattım.

Hızlıca üzerimi değiştirip odadan çıktım ve merdivenlerden aşağı indim. Salona girdiğimde annem ve babamı televizyon izlerken gördüm. “Canlarım, ben çıkıyorum. Öptüm ikinizi de.” Annem televizyon ekranından kafasını ayırmadan eliyle bana git işareti yaptığında güldüm. “Tamam babacığım. Dikkat et kendine.” Babamdan aldığım onayla öpücük atıp kapıya yöneldim. Ayakkabılarımı giyip hırkamı almak için arkamı döndüğüm sırada karşımda beliren abimle ağzımdan ufak bir şaşkınlık nidası çıktı.

“Hayırdır, nereye böyle?” Nereye gittiğimi çok iyi bildiği halde alayla sordu soruya karşılık gülümsedim. Odamdan çıkmadan evvel söylediği şeyi unutmamıştım. “Altay bu eve giremiyormuş ya hani abiciğim, o yüzden ben onun evine gidiyorum.” Onu yüzüne yayılan şaşkınlıkla baş başa bırakıp açık kapıdan süzülerek dışarı çıktım.

*******

“Aman da aman benim sevgilimin gözü mü morarmış?” Altay bana göz devirip bu muhabbetten sıkıldığını belli etse de ben oldukça eğleniyordum. “Kıyamam ben sana… Çok mu acıyor? Öpeyim de geçsin.” İşte şimdi konu ilgisini çekmiş olacak ki bana dönüp dudağını büzdü. “Gözüm acımıyor da tam şurası biraz sızlıyor.” Parmağını dudağıyla yanağının birleştiği noktaya bastırdı. Hemen yanına sırnaşıp kaldırdığı kolunun altına girdim. Önce moraran gözüne küçük bir öpücük bıraktıktan sonra aynı şeyi gösterdiği yer için tekrarladım.

Asrın Hatası (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin