21. Bölüm

6.2K 203 46
                                    

YİRMİ BİRİNCİ BÖLÜM

Biz geldiiik! Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Keyifli okumalarr :)

******* 

Nefes almaya bile korkar vaziyette kıpırdamadan dikiliyordum. Altay ya konuşmuyordu ya da söylediklerini ben duyamıyordum çünkü ortama derin bir sessizlik hâkim olmuştu. "Konuşsana oğlum, ne bakıyorsun öyle?" Abimin sitem etmesiyle zavallı Altay'ın da benden bir farkı olmadığını anlamış oldum. "Cihangir..."

Tam şu an bizim için ciddi bir dönüm noktasıydı. Ya mutfaktan çıkıp abimle yüzleşecektim, ya Altay beni beklemeden itiraf edecekti ya da ben olduğum yerde kalacaktım ve Altay da yalan söyleyecekti. Her üç seçeneğin de sonu bambaşka sorunlarla biteceği için hızlı bir şekilde artı eksi tablosu çıkarmam gerekiyordu.

Muhtemelen benim kafamdaki üç tanesinden de fazla yapabileceğimiz şey olmasına rağmen aynı anda ikimiz de seçebileceğimiz en yanlış yolu seçtik. Ben sessizce mutfak kapısının yanında yere oturup sırtımı duvara yasladım. Altay da abime yalan söyledi. "Kerem var. İşler yetişmedi de evde devam edelim dedik." Abim bir süre sessiz kaldıktan sonra konuştu. "Belli... Yorgunluktan betin benzin atmış." Ellerimi saçlarımın arasından geçirip kafamı hafifçe duvara çarptım. Tam şu an her şey boka sarmıştı. "Ben girmeyeyim o zaman. İşten yeni çıktım zaten, hiç çekemem şimdi. Yarınki toplantı için evraklar vardı sende. Getirsene."

Altay önümden geçip odasına girdi. Elinde birkaç dosyayla geri döndükten sonra kapının kapanış sesini duydum. Yerden destek alarak ayağa kalktıktan sonra salona geçtim. Başını ellerinin arasına almış bir şekilde oturuyordu. "Ben gideyim." Mırıldanışımı duyunca kafasını kaldırdı. Yüzündeki ifadeden hissettiği her şeyi açık ve net okuyabiliyordum. Gitmek isteme sebebimi anlamış gibi bozuntuya vermeden kafasını salladı. Beni geçirmek için ayağa kalktığında yanına ilerledim.

"Söylemeliydik. Tam sırasıydı, Karaca. Söylemeliydik." Kafamı sallayarak onayladım. "Evet ama söylemedik." Uzanıp yanağını okşadım. "Neden söylemedik diye kendimizi yiyip bitirmek saçma. Evet, fırsatımız vardı ama söylemedik. Geçti gitti." Dudağına bir öpücük bırakıp komple geri çekildim. "Bu olayın üzerinden geçsin biraz. Abim bir yere kaçmıyor ya..." O da beni onaylayınca kapıya yönelip dışarı çıktım. Kapıda kısaca vedalaştıktan sonra aşağıya indim. Altay'ın arabasıyla geldiğim için yoldan geçen bir taksiyi çevirip evin adresini verdim. Kafamı cama yaslayıp yolu izlerken ise aklımda tek bir şey hâkimdi. Gerçekten de abime söylemeliydik...

*******

"Karaca, börek yanacak yetiş!" Annemin salondan bağırmasıyla koşarak mutfağa gittim. "Sakin, hallettim ben." Sedef böreği fırından çıkarıp tezgâhın üstüne bıraktı. Beste tezgâhın diğer tarafında kısır yapıyordu. O büyük gün gelip çatmış, altın günü sırası anneme gelmişti. Evdeki tüm erkekler itinayla kovulmuş, annemin canavar modu aktifleşmişti. Dün babamın annemin gözüne batıp da azar işitmemek için kalkıp zaten temiz olan yerlerin tozunu aldığı anlar gözümün önüne gelince kıkırdadım. "Ne gülüyorsun? Çenen çalışacağına elin çalışsın!" Annemin mutfağa ani girişiyle teslim olur gibi ellerimi havaya kaldırıp tencerede haşlanmakta olan makarnaların başına geri döndüm. Babam azarlanmamak için elinden geleni yapınca, annem altın günü öncesi stresini kimseden çıkaramamıştı ve açıkçası şanslı kişi olmayı hiç ama hiç istemiyordum.

Zilin çalmasıyla evde monarşi kurup herkese emirler yağdıran annem aniden minnoş ev hanımı modunu aktive ederek kapıyı açmaya gitti. "Ay Merveciğim, sen miydin?" Gelenin Sedef'in annesi olduğunu anlayınca içimden şükrettim. Misafirlerden biri gelmiş olsaydı yetiştiremediğimiz yemekler ömür billah kafamıza kakılabilirdi. "Yettim komşucuğum, sen hiç merak etme." Merve Teyze elinde kekiyle mutfağa giriş yaptığında bizi kısaca inceledikten sonra hoşnut olduğunu belli eden birkaç mırıltı çıkardı.

Asrın Hatası (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin