Tek hatırladığım şeyler ozanın bana esra diye bağırması ve minik yavrumun kokusuydu.
Gözlerimi açtığımda Ozan camın kenarında çaresiz şekilde kollarını bağlamıştı.
"Ozan."
Hemen arkasını döndü ve yanıma koştu. Koltuğa oturup elimi tutup öptü.
"Esraaam. Çok korkuttun bizi."
"Su verir misin?"
Ozan hemen su koydu ve yavaşça bana içirdi.
"Ne oldu bana? Atlas nerede?"
"Şş telaş yapma güzelim sen nasılsın önce onu de bana? Varmı ağrın sızın?"
"Yok iyiyim de ozan noldu bana?"
"Bir anda tansiyonun düştü bizde anlamadık herşeyin normaldi sonra."
Biraz durakladı.
"Bir süre kalbin durdu. O an dünya durdu sandım. O an seni kaybettim sandım."
Elimle yanağınu okşadım.
"Seni bırakıp hiç bir yere gitmem."
"Gitme."
Daha sonra kapı açıldı ve içeri doktor girdi.
"Esra hanım korkuttunuz bizi nasıl hissediyorsunuz?"
Gözlerime ışık tuttu.
"İyiyim doktor hanım. Teşekkür ederim size her şey için."
"Görevimiz. Size iyi haberlerim var."
"Buyrun."
"Atlasımız çok güzel çok sağlıklı bütün testlerden geçti ama karnı çok aç birazdan hemşirelerimiz getiricek. 2 3 gün sizi yatırıcaz ama oda son anda olan tansiyon probleminizden. Onun harici sorununuz yok."
"Tamam doktor hanım."
Doktor içeriden çıkarken içeri birden annemlee doluştu.
"Esrammm annem. Ohh mis kokulum korkuttun bizi annecim ya iyi misin?"
"Kız esra bende korktum valla ."
Zümrüt annemin lafı üzerine güldüm.
"İyiyim hepinize teşekkür ederim."
"Hani benim ceo genli torunum yaa?"
Kapı açıldı ve içeri hemşire ile birlikte atlasım girdi. O an odada çıt ses çıkmadı ama hemşire ozan dışında herkesi dışarı çıkardı. Ozan atlası görünxe hemen yatağına gidip ellerini tuttu.
"Oy aslanım ne güzek uyuyorsun öyle sennn."
Daha sonra hemşire bebeği alıp kucağıma verdi.
"Esra hanım size bir kaç önemli bilgi vermem lazım şimdi."
Kadın bana bir sürü şey anlattı ve uygulattı ama ozan da sanki emziricekmiş gibi pür dikkat hemşireyi izledi.
Hemşire odadan çıkınca Ozan hemen yanıma geldi. Atlasın başına narin bir öpücük koydu ve sessizce konuştu.
"Esram bende acıktım."
İlkde anlamasam da sonra ozana gülerek baktım.
"Sen nasıl babasın ya insan oğlunun yiyeceğine göz koyarmı?"
"Yiyeceğine değil kaynağına göz koydum ben."
"Ozaaan."
Biraz kayıp ozana yeri gösterdim. Oda kafasını omzuma koydu ve ikimizde sadece saatlerce emen ve uyuyan oğlumuzu izledik.
Daha sonra ikimizde uyur gibi olduğumuzda ozan alıp yatağına yatırdı. Daha sonra annem gelip atlası gördü.
"Annecim siz bana giderken söyleyin bak musa bekliyor o götürücek sizi."
"A yok ben gidemem." Araya girdim.
"Annecim yorulcaksın bu köşelerde biz iyiyiz bakıyoruz birbirimize sen git evine."
Babamda beni onayladı ve annemi zar zor ikna ettik. Annemlerde gidine ozanla biz kaldık. Ozan doğurmamıştı ama benden çok yorulmuştu. E gece yarısını geçmişti aslında normaldi. Bir yandan uyukluyrodu.
"Hayatım. Hadi gel yanıma uzan biraz uyu."
"A yok sen kıpırdama ben koltukta uyucam."
"Ozanım olmaz öyle."
"Olluur çok güzel olur."
Koltuğun aşağısı açılıyorfu ama rahat değildi. Ozan elimi tuttu ve uyumaya koyuldu. Bende diğer elimle oğlumun elini tuttum ikiside mışıl mışıl uyuyordu.
Allahım ne güzel duygular yanlız tıpkı ozanı doğurmuşum gibi bu kadar benzerdi bu çocuk. Artık nasıl sevdiysem kocamı ahahah.
Sabahleyin ozanla 10 kere uyandık çünkü atlas neredeyse 2 3 saate bir emiyordu. Ozanda beni yalnız bırakmamak için benimle uyanıyordu.
Sabahleyin ise annemler gelfi gene ama doktpr durmamaladını gerektiğini söyleyincegeri gittiker. Aslında bakarsanız bugün taburcu oluyordum. Çünkü testlerim gayet iyi çıkmıştı.
Ozan taburcu işlemlerini bitirince yanımıza geldi. Miniğimin gözleri yavaş yavaş açılıyprfu ama rengi belli değildi.
"Hazırmısınız hayatım?"
"Evet aşkım çıkabiliriz."
Ozan eşyaları aldı ve bende atlasla çıktım. Arabaya binerken bile hareketlerimiz çok yavaştı artık. Atlas her seste gözlerini korkarak açıyordu çok narindi.
Evin yani şirketin önüne geldiğimizde arka kapıdan girdik çünkü şirkettekiler rahat bırakmıcaktı.
Eve girdiğimizde birsürü çiçek gelmişti.
"Oo evimize bak botanik bahçe gibi olmuş ozaan."
"Evet hayatımm ama senin gibi çiçek yok bu hayatta."
Daha sonra rahatça iş yapbilmek için atlası beşiğine koyduk. Ben çiçekleri kimler yollamış bakarken ozanda eşyaları yerleştiriyordu.
Bir tane notta gözüm takıldı.
"Demek bir korfalı daha yakında tanışıcaz. Sen bizi bulmadan biz oğlunu bulucaz bile:)"
"Ozan kim bu?"
"Kim kim?"
Ozan notu okuyunca hızlıca ayağa kalktı.
"Ya bu adam o ayıcığın-"
"Esra dur şuan çok sinirliyim ve sırf atlas uyanmasın diye ses çıkarmıyprum."
"Sakin ol da biz napıcaz?"
"Ben şunu Musayla karakola yollatayım bir incelesinler.
"Peki."
"Endişelenme ben varken size zarar gelmicek izin vermicem canım pahasına bile olsa."
Ozana sıkı sıkı sarıldım ama atlas hemen ağlamaya başladı.
"Ben bakarım esram sen ptur biraz getiriyorum. "
"Kendimi inek gibi hissediyorum ozan ya sağ yat sağ yat bune ya."
Ozan kendini tutmayıp gülünce bu sefer atlas daha şiddetli ağladı ama ozan bildiğin sırf bu yüzden çocuktan özür bile dinledi anlıyor gibi sanki.
1 saa sonra ozana bir telefon geldi ve o telefon sonrasında artık hayatımızla oynayan o şerefsizin kim olduğunu bulduk.
KIVANÇ TOK
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Mantık İntikam
Roman d'amourAşk , Mantık , İntikam. 3ü bir arada olduğu zaman çernobil faciasına sebebiyet verebilir. Önemli olan daima beraber ayakta durmak... Geç kalınmış aşkın hikayesi..