Korkuyla başımı sesin geldiği tarafa çevirdim, Barış abi ellerini göğsünde bağlamış ne yaptığımızı çözmek ister gibi suratımıza bakıyordu. Hemen kendimi geri çekip refleksle Yağız'i ittim, o da aynı bakışlarla abisine bakıyordu. "Şey ben havuza düştüm de Yağız abi de kurtardı." Barış abi inanmadığını belli eden bakışlarını bizden çekip eve doğrulttu "Ben size anlayış gösterebilirim ama Gökhan ya da Eren görseydi pek hoş şeyler yaşanmayabilirdi, dikkat edin."Derin bir nefes verirken kalbim hızlı hızlı atıyordu, iki dakika da kalpten gidecektim şurada. "Haklısın abi."
Yağız benim aksime ses çıkarmayıp havuzdan atik bir hareketle çıktı sonra bir şey demeden içeri girdi. Barış abi az önceki ciddi suratına nazaran şimdi her zaman ki muzip suratını takınmıştı "Sabah sabah havuz keyfi yapasanız mı tuttu kız, insan bari kimse görmesin diye tedbirli olur da denize gider plaj iki adımlık yol."
Bu cümleleri duymayı beklemediğimden mı yoksa böyle bir yakıştırma yapmasından mı bilmiyorum yüzüm anında kızardı, deli gibi utandım.
Adam bizi basbaya yanlış anlamıştı, hani anladığı gibi bir durum gerçekten olsa içim yanmayacaktı ama..
"Abi ne diyorsun ya Yağız abi havuza fırlattı beni, bende intikam için onu da çektim öyle oldu yani." evet böyle olmuştu ama sonra garip bir elektiriklenme de olmadı değildi yani ama bunu Barış abinin bilmesine pek de gerek yoktu. Ellerini he he der gibi salladığı anda içeriden Gizemin sesi yükseldi "Hadi herkes kahvaltıya."
İçtiğim sigaralardan olsa gerek kendimi hiç aç hissetmiyordum. Yine de Barış abinin de yardımıyla havuzdan çıkıp içeri girdim. Bu halimi gören içeridekiler önce gülmüş sonra ne olduğunu sormuştu, ayağım kaydı havuza düştüm deyince daha bir dalga konusu olmuştum.
Pislik Yağız yüzünden.
Odama gidip önce çok da akmamış olan makyajımı düzelttim sonra da üzüle üzüle üstümü değiştirdim. Az önce giydiğim tulumun aksine daha özensiz şort askılı giyip aşağıya indim. Herkes kahvaltı yapıyordu ve bilin bakalım Yağız'ın yanında kim oturuyordu, evet Ecem yılışığı.
Elimi saçlarına uzatıp duvara yapıştırma hayalini hayal olarak rafa kaldırdıktan sonra uslu uslu Eren'in yanına oturup kahvaltıya dahil oldum.
"Yağız senin niye saçın ıslak." Buğra abinin sorusuyla tüm bakışlar bir anda Yağız'a döndü, bana kısaca baktı "Duş aldım." yalan sayılmazdı çünkü beyimiz havuzdan sonra gidip duş almıştı. "Adam senin gibi mi lan, sen on beşinci rüyandayken adam beşinci turunu koşuyor." Buğra abi, abimin ona laf atmasıyla omzuna vurdu "Sen sanki atomu parçalıyorsun sabah sabah, sende zıbarıyordun olum ne artistlik taslıyorsun lan." sonra kendini yine her ortamda olduğu gibi belli etmeye çalışan Ecem'in itici sesi masayı susturdu "Ya bende çok istiyorum sabah koşusu, Yağız yarın beraber koşalım mı?"
Güzellik uykusundan sabah sabah nasıl kalkıp koşacaksa hanımefendi.
"Olur, altıda kalk." kahkaha atmamak için dudaklarımı birbirine bastırdım, altıda kalkabileceğini hiç sanmıyordum.
"Olur, yarın saat altıda bahçede buluşuruz." gözlerimi büyüttüm bununla, gerçekten sabahın altısında sırf Yağızla koşmak için kalkmazdı değil mi, yok yok kalkmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevda Mahallesi
RomanceKendine çekti, sıkı sıkı tuttum nefesimi, "İntikam he?" kulağıma fısıldamasıyla sesim içime kaçtı cevap veremedim "Hep böyle cadı mıydın sen, yoksa ben bazı şeyleri yeni mi fark ediyorum?" burada ima ettiği şeyin ne olduğunu anlamamış olsam bile hey...