Hala 1.5 yıl öncesi.
Seungmin donakaldı. Bir kelime edemeyecek kadar korkmuştu. Karşısında dikilen adam az önce bir sürü polisi öldürmüş, sonra gelip kendini tanıtmıştı?!
Sarışın adam yere çömelmeden önce bir nefes verdi.
"Dinle, Seungmin. Hadi bir anlaşma yapalım. Ben sana önümüzdeki 7 ay boyunca koruma sağlayayım. Sen ise tek başına sığınaklarımdan birinde laptopun ile bana çalış. 7 ay sonra, seni grubuma üye olarak ekleyeceğim. Sen saklanırken ben polisin senin dosyanı rafa kaldırmasını ve bana odaklansını sağlamak için problem yaratayım. Sana özgürlük ve koruma teklif ediyorum. Bence bu gayet iyi bir teklif."
"Neden şimdi katılamıyorum?"
Seungmin bu soruyu, Chan'ın bir grup psikopattan oluşturduğu grubuna katılmak için can attığından sormadı. Bir şeyler garip hissettiriyordu.
"Yakaladın beni. Doğrusu şu ki, eğer polis seni ararken sığınağıma götürürsem, bizi bulabilirler ve partnerimi tehlikeye atmak istemiyorum."
"Seçme şansım yok, değil mi?"
Chan, Seungmin'in alnına kanlı parmağı ile x çizerken sırıttı.
"7 ay sonra görüşürüz!"
7 ay sonra.
"Patron!"
Hyunjin araya girdiğinde Chan eski dosyalara göz gezdiriyordu.
"Ne oldu Hyunjin-ah?"
"Merak ediyorum. Bir şeyler yerine oturmuyor. Seninle tanıştığımızda hırsızlıktan tutuklanmıştın. Nasıl o kadar kolay yakalandın?"
"Oh, o mu? Ben teslim oldum. Dikkat dağıtmanın bir parçası."
"Ne için?"
"Göreceksin. Bugün 7.ay doldu. 3racha'ya arabada beklemelerini söyler misin?"
Daha fazla soru sormaya tenezzül etmeyen Hyunjin, söyleneni yaptı.
Gece yarısı, Han Nehri'nin yanında, Chan ile buluşması söylenmişti Seungmin'e. Cesaretini topladıktan sonra ne olacağını görmeye karar vermişti.
Seungmin yürürken, topuklu giyen bir kadın dengesini kaybedip sırtına çarpmıştı. Özür dileyen kadın hızla ilerlemeye devam etmişti. Tek kelime etmeden kadının gidişini izlemiş ve kadının Chan'ın kollarına koştuğunu gördüğünde gözlerine inanamamıştı.
"Selam bebeğim! Beni görünce utandın mı?" dedi kahkaha ile konuşarak.
Chan kadının kulağına fısıldarken, kadın sabit duruyordu. Daha sonra nehirden uzakta olmayan park edilmiş karavana doğru ilerledi.
"Görüyorum ki Ji ile tanışmışsın. Biraz sakardır."
Chan'ın hareketlerini analiz ederken Seungmin tek kelime etmedi.
"Bilmen için söylüyorum, sen katılan yedinci üyesin."
"Yedinci mi? Bu 7 ay içinde dört kişiyi daha mı kandırmayı başardın. Etkileyici."
"Hadi ama Minnie! Takımım için mükemmelsin," dedi kollarını açarak.
Cebinden silah çıkaran Seungmin, Chan'a doğrulttu.
"Takımına falan katılmayacağım seni ruh hastası! Yaklaşma bana!"
Chan hiç umursamadı. Seungmin'in gözündeki kararlılığı görmek için yaklaştı. Seungmin bilinçsizce tetiğe bastı. Chan yere yığılırken, Seungmin polisler gelmeden kaçmıştı.
"Şimdi nr yapıyoruz?" diye sordu Jisung karavanın camından bakarak.
"Plana sadık kalıyoruz," diye cevapladı Changbin sürücü koltuğundan.
Olayın üzerinden 2 gün geçmiş ve Seungmin banka hesabına bakmaya karar vermişti. Yüzünü örten bir maske takıp ATM'ye yaklaştı ki kredi kartı yerine sahte bir kredi kartı vardı.
Birden sırtına çarpan kadının anıları canlandı gözünde. Kredi kartını çalıp Chan'a vermiş olabilirdi.
İşte o gün Seungmin, camla ayrılmış hapishanede Chan ile konuşurken buldu kendini.
"Sonunda gelmişsin."
"Gerçek kart nerede? O kadın sana vermiş olmalı. Buraya tıkıldığında polis üzerini aramıştır, nasıl herhangi bir şey bulunmadı?"
"Her yerde bağlantılarım var, polis departmanı dahil. İçlerinden biri kartı belirttiğim adrese göndermeyi kabul edecek kadar nazikti."
"Ne olacağını biliyordun... Seni vuracağımı biliyordun. Nasıl?"
"Çünkü silahı aldığın kişi, benim arkadaşım."
O anda Chan'a karşı kazanamayacağını anlamıştı. Denemekten vazgeçti. Chan, sadece en iyilerin yenebileceği bir güçtü ve Seungmin ona karşı çıkamayacak kadar az tanıyordu o dünyayı.
Chan Seungmin'e, sahte kartta kendisinin kefalet ile serbest bırakılmasına yetecek kadar para olduğunu söylemişti. Hapiste geçirilen o 3 gün sonrasında böyle serbest kalmıştı Chan ve yedinci üyesiyle eve dönüyordu.
O parayı saklaması için Chan ile anlaşmışlardı, ama her ay Seungmin'e istediği şeyleri alabilecek miktarda para verilecekti.
"Ve bunlar da senin yeni iş arkadaşların," dedi Chan, Seungmin'in sırtını sıvazlarken yüzünde kocaman bir gülümsemeyle.
"Felix, Hyunjin, Minho. Bu da Changbin. Seo ailesinin oğlu. 7 ay önce başına gelen talihsiz olayları duymuşsundur."
Changin'in elini sıkarken Seungmin korkuyla yutkundu. Bunun olacağını beklemiyordu.
"Ve Jisung'u tanıyorsun."
Soyduğu çocukla çalışacak olmanın verdiği şok üzerine, o gece kulüpte tanıştığı kızıl saçlı erkeğin karşısında dikilmesi daha büyük bir şok yaratmıştı.
Jisung'u özel konuşmak için odanın birine çekti.
"Kartımı çalan kadın sensin! Ve kulüpteki! Ne bu?"
"Lütfen diğerlerine bunu söyleme! Eski işim hakkında hiçbir fikirleri yok," yalvardı Jisung. "Bende Changbin'e bir şey söylemeyeceğim!"
"Kim olduğumu bilmiyor mu?"
Hayır dercesine kafasını salladı Ji.
"Hiçbiri bilmiyor. Chan'ın işi."
Seungmin tuttuğunu bile fark etmediği nefesi verdi.
"Anlaştık."
Aynı gün, birkaç saat sonra
Seungmin ve Minho masada oturmuş, 3racha ve Felix ile konuşup gülüşen Chan ile ilgili konuşuyorlardı.
"O adam bir şeytan," dedi Seungmin düz bir suratla.
"Evet, ama diğerleri için bir aziz gibi. Felix için mesela, onun kurtarıcısı. Bırak neye inanıyorlarsa öyle kalsın."
"O ne bir melek, ne de bir şeytan," diye araya girdi Hyunjin.
"O kutsal bir piç!"
23-01-22
ŞİMDİ OKUDUĞUN
8 Sips of Wine (Çeviri)
Fanfiction-tamamlandı- "Neden partilerde hep şarap içiyorsun?" "Bu üyelerime güvenimin ve geri çekilmemizin vakti olduğunun göstergesi." Hem mafya hem de polis, en iyi olma ve yakalanmama namına sahip Stray Kids adlı bir casus grubunun peşindedir. Bang Chan...