Ertesi gün, ofis binasının üzerindeki helikopter pisti
"Plan ne?" diye sordu Seungmin tahta bir kutunun arkasında saklanarak. "O şeyi yok etmeli ve diğerlerine dönmeliyiz. Benzin tankına ateş et gitsin."
"Olmaz," diye yanıtladı Jeongin cebinden bir şey çıkarırken. "Havadayken halletmeliyim ki patlama masum insanlara zarar vermesin."
"Demek istediğin, helikopterin içinde biz de varken mi indirmek? Biliyordum. Chan bizi intihar görevine yollamış."
"Pek sayılmaz. Minho hyung patlayıcılarından birini verdi bana. Paraşütü kapıp helikopterden atlamak için 10 saniyemiz olacak."
Önceki geceden flashback
Minho çantasından kaptığı şeyi Jeongin'e fırlattı. Küçük olan yakaladığı anda fark etti neyi tuttuğunu.
"Ölmemi mi istiyorsun? Neden bombayı öyle fırlattın?"
"Bu standart bir el bombası. Sana kediciklerimden birini vermem."
"Kedicik?"
"Yarattığım bombalar, kediciklerim. Her neyse, bu bomba helikopteri indirecek kadar güçlü. Dikkatli ol."
"Mancınıkla fırlatsam olmaz mı?"
"O kadar kolay olsun isterdin değil mi," homurdandı Minho.
Şu an
Nefesi hızlanmış ve bacakları titremeye başlamış olan Seungmin derin bir nefes aldı ve Jeongin'i koruması gerektiğini hatırlattı kendine.
"Korumalar fark etmeden içine girmeliyiz."
"Ben hallederim," diye söze girdi Yeji ikisinin arasında otururken.
Kıvrımlarını örten bol ve salaş kıyafetler giymişti Yeji, yüzünde makyaj yoktu ve kafasında sarı bir peruk vardı
"Tıpkı Hyunjin'e benziyorsun. Bang Chan denen adamın bizi klonlamadığına emin miyiz?" diye sordu Seungmin, Hwang ikilisinin benzerliğine şaşırarak.
Yeji, korumaların dikkatini çekmek için ayaklanmadan önce gülümsedi. Korumalar tarafından aksi yöne kovalanırken sırıtmayı da ihmal etmedi.
Seungmin ve Jeongin birbirlerine işaret verdikten sonra helikoptere koşup bindiler.
"Nasıl süreceğini biliyor musun?" diye sordu Jeongin, Seungmin'e dönerek.
Cevap vermedi Seungmin. Bir saniyeliğine gözünü kıstı ve Jeongin'in arkasındaki kişiyi gördü. Küçüğün silahını kaptı, elini Jeongin'in omzuna yaslayarak ateş etti.
Küçüğün gözleri şoktan kocaman olmuştu. Arkasına dönüp baktığında, yerde yatan alnına kurşun yemiş korumayı gördü.
"Keskin nişancıyı kendim sanardım."
"Kısa mesafede iyiyimdir. Chan'ı da vurdum unuttun mu?" diye gülümsedi Seungmin ve devam etti. "Ayrıca, seni güvende tutmam gerek."
Seungmin pilot koltuğuna otururken, Jeongin korumayı helikopterden yere bırakmış ve tüfeğiyle pozisyonunu almıştı.
Her nasılsa Seungmin helikopteri uçurmayı başarmıştı.
"Harika gidiyorsun hyung!"
"Korkuyorum."
"Yine de harika gidiyorsun," dedi büyüğünün omzuna vurarak.
Jeongin mafya adamlarını tararken kolunun üst kısmına kurşun isabet etti. Seungmin arkasını döndüğünde küçüğünü acı çekerken gördü. Kontrol etmek için ayaklandı ama helikopter şiddetle sarsılmaya başlayınca geri oturdu.
"Benim için endişelenme! Uçmaya devam et. Silahı tuttuğum kolumdan vurmadılar şansıma. Onlar ben kadar şanslı değil ama."
"İyi olduğundan emin misin? Kanıyor."
"İyiyim, daha sonra tedavi ederim."
Seungmin çıkması gereken rakıma ulaştığında, Jeongin'e paraşütü bulması için işaret verdi.
"Oh-oh."
"Oh-oh mu? Neden oh-oh?" Paniklemeye başladı Seungmin.
"Sadece bir tane var."
"Benimle taşak geçiyorsun değil mi?"
"Hayır. Birimiz diğerine hayatı pahasına tutunacak."
"Ve o kişi ben olacağım çünkü yaralısın. Lanet olsun!"
Jeongin paraşütü giydikten sonra Seungmin hızla küçüğe tutundu.
"Jeongin, eğer ölürsem lütfen Chan'a cehenneme kadar yolu olduğunu söyler misin? Onu orada bekliyor olacağım!" dedi Seungmin titreyerek.
"Oldu bil," dedi Jeongin ve helikopterden bıraktı kendini.
Korkutucu bir hızla yere çakılıyorlardı, Jeongin çığlık atarken, Seungmin küçüğe o kadar sıkıca sarılmıştı ki damarları gözle görülür hale gelmişti. Jeongin paraşütü açmadan hemen önce tepelerinden helikopterin patlama sesi yankılandı.
Zemine indiklerinde, korkudan dilleri tutulmuştu.
"Jeongin..." diye mırıldandı Seungmin paraşütün altından.
"Efendim hyung?"
"Öldüm mü?"
"Henüz değil." dedi Jeongin, üstlerini örten kumaşı kaldırırken.
"Güzel. O zaman Chan'a cehenneme kadar yolu olduğunu kendim söyleyebilirim."
Kendilerini sakinleştirmeye çalışırlarken, Seungmin bir anda gülmeye başladı. Jeongin kafası karışık halde dönüp baktı.
"Üzgünüm ama yunus çığlığın gerçekten çok komik. Ölümün eşiğindeyken düşünebildiğim tek şey, hayvanat bahçesinde yeteri kadar karnı doymamış bir yunus gibi çığlık atışındı."
Jeongin'de gülmeye başlamıştı.
"İyi bir takım olduk, Innie."
"Bence de. Silahla aran da baya iyiymiş hyung."
"Hadi yaranı temizleyelim ve diğerlerinin yanına gidelim. Karavanıma dönmek için can atıyorum."
"Başardınız çocuklar!" diye bağırdı Yeji uzaktan.
"Chan haklıymış, siz ikiniz mükemmel kombinasyonsunuz!"27-01-22
ŞİMDİ OKUDUĞUN
8 Sips of Wine (Çeviri)
Fanfic-tamamlandı- "Neden partilerde hep şarap içiyorsun?" "Bu üyelerime güvenimin ve geri çekilmemizin vakti olduğunun göstergesi." Hem mafya hem de polis, en iyi olma ve yakalanmama namına sahip Stray Kids adlı bir casus grubunun peşindedir. Bang Chan...