16 yıl önce, Seo Malikanesi
Küçük çocuk sessizce kapıya yaklaşmış, diğer odadaki anne ve babasına bakıyordu.
Bağırışmalardan korkmuş ama hareket edemiyordu. Sonuna kadar orada kaldı.
"Oğluma bynu yapmayacaksın!"
"Bana sesi yükseltmeye cüret etme kadın! O benim de oğlum. Ama bu imparatorluğun da varisi. Bir gün CEO olarak benim yerimi alacak. Hazırlıklar başlamalı."
"O bir çocuk. Bu duvarlar dışında bir çocukluk geçirmedi. Ve üç yaşındayken neler olduğundan bahsettirme bana."
"Benim suçum değildi! Böyle bir şeye kalkışacaklarını nereden bilebilirdim? Hep böyle yapıyorsun. Beni suçluyorsun yine ve yine."
"Sen, ailesinin parasını almak ve insanların gözüne girmek için evlenmiş bir pisliğin tekisin. Beni kör mü sanıyorsun? Bir çocuğun var ve daha onunla ilgilenemiyorsun bile!"
"Defol!" diye bağırdı adam.
Çocuğun duyduğu sonraki şey ise annesinin topuklularının sesiydi.
Ayağa kalktı ve odasına koştu. Kadın oğlunu kitap okurken bulmuştu.
Gülümsedi ve çocuğu kolları arasına aldı.
"Hey Binnie! Ne okuyorsun bakalım? Sana masal okumamı ister misin?"
Başıyla onayladı çocuk ve yatağa uzanarak annesinin de gelmesini bekledi.
Komodinin yanında duran sandalyeye oturdu kadın. Çocuğuna üzgün gözlerle baktı ve saçlarını karıştırdı.
"Binnie... bir gün, eğer bir nedenden dolayı yanında olamazsam... cesur bir şekilde yaşamanı istiyorum. Babanı dinleme, kendi yolunu çiz. Söz ver bana."
Serçe parmak sözü veren çocuk, annesinin tatlı sesiyle uykuya daldı.
6 yıl sonra, Seo malikanesinde bir yangın çıkmıştı. Küçük yaralarla kurtulmayı başarmıştı Changbin, ama hizmetliler ve annesi o kadar şanslı değildi."
İşte Changbin, annesini böyle toprağa gömmüştü.
Polis ise yangının nedenini asla keşfedemedi.
Tüm aileyi başka eve taşıyan baba, yeni hizmetliler tuttu ve eşinin tüm anılarını yok etti.
Daha sonra oğlunun eğitimine odaklandı. Paranın değerini öğretti ve Seo imparatorluğunu yönetmesi için eğitti. Changbin ise boyun eğdi ve çok çalıştı, babasının da söylediği gibi tüm hislerini yuttu.
Sinirini dökmek için ise, bodrumdaki duvarı eklemleri beyaza dönene kadar yumruklardı. Her gün kendini bitiriyordu ama başka seçeneği yoktu. Babasının parası, sahip olduğu tek şeydi.
Babası Changbin'in yakında mental olarak çökeceğini anlamıştı ki, aynı yaşlarda iki tane hizmetli tutmuştu oğluna eşlik etsinler diye.
"Efendim? Sizce de bugünlük yetmez mi? Dinlenmelisiniz," dedi kız resmi kıyafetleriyle.
Changbin dinlemedi ve duvarı daha da yumruklamaya başladı. Kız durması için ikna etmeye çalıştı ama o durmadı.
Duvardaki çatlak iyice yarılmaya başlamıştı.
Duvarın yıkılacağını son anda fark eden Changbin, kızı korumak için ona doğru koştu.
Oda toz ve duman ile kaplanmıştı. Zemine ise duvarın parçalanmış kiremitleri saçılmıştı.
"Özür dilerim," dedi titreyerek. "Yuna, iyi misin?"
"Beni merak etmeyin efendim! Hala tek parçayım."
"Tanrıya şükür!"
"Ne oldu?" diye sordu bodruma koşan bir çocuk.
"Sen nereden geldin?" dedi Yuna çamur içinde kalmış oğlana bakarken.
"Bahçeden. Yıkılma seai duydum ve kontrol etmeye geldim. Protokol bu değil mi?"
"Evet bu, Taehyun. İyi iş çıkardın," dedi Changbin çocuğun sırtını sıvazlarken.
"Teşekkürler efendim! Ayrıca, bodrumda başka bir odanın daha olduğunu bilmiyordum."
Yuna ve Changbin kafaları karışmış bir şekilde Taehyun'a bakmışlardı. Arkalarını döndüklerinse ise Changbin'in yıktığı duvarın, gizli bir odaya gittiğini gördüler.
Üçlü, ellerinde fenerlerle dikkatlice odaya ilerlediler.
Taehyun ışık düğmesini kolayca bulmuştu. Işıklar yandığında, duvarda asılı kağıtlar ve resimlerin olduğu oda ile karşılaştılar. Etrafa bakınan Changbin polis dosyalarını görüdüğü gibi yerinde donakaldı.
"Efendim? Ne oldu?" Changbin'i öyle görünce sordu Yuna. Dosyaları aldı ve kendi okudu.
"Ne yazıyor?" Taehyun'un ilgisini çekmişti.
"Diyor ki, Bay Changbin üç yaşındayken mafya tarafından kaçırılmış. Ailesi onu getirmek için servet harcamış. On yıl sonra da mafya eski malikaneyi ateşe vermiş... Bay Changbin'in annesinin öldüğü yangın," son cümleyı mırıldanmıştı.
"Bunu okumamalıydım. Lütfen beni affedin efendim!" kız saygıyla eğilmişti ki Changbin'in çöküşünü gördü.Duvara yaslanmış, ellerini yumruk haline getirmiş ağlıyordu.
"Baba dediğim o piç, annemi kimin öldürdüğinü başından beri biliyormuş ve benden saklamış. Annemi hiç umursamadı. Sadece aile şirketini devredecek birine ihtiyacı vardı."
Taehyun yavaşça Yuna'ya yaklaştı ve konuşmak için yan odaya geçtiler.
"Teselli etsek mi? Tüm dünyası başına yıkıldı. Annesinin ölümünün kazara olmadığını öğrenmek kolay değildir."
"Hayır," dedi sertçe Yuna. "Karışmamıza izin yok."
"Ama..."
Taehyun'un sözü Yuna tarafından kesilmişti.
"Huening Kai ve Ryujin'in yaptığı şey acımasızca. Bizim görevimiz ona göz kulak olmak, ona bağlanmak değil," dedi ve yankılanan topuklularının sesiyle odayı terk etti.
05-02-22
ŞİMDİ OKUDUĞUN
8 Sips of Wine (Çeviri)
Fiksi Penggemar-tamamlandı- "Neden partilerde hep şarap içiyorsun?" "Bu üyelerime güvenimin ve geri çekilmemizin vakti olduğunun göstergesi." Hem mafya hem de polis, en iyi olma ve yakalanmama namına sahip Stray Kids adlı bir casus grubunun peşindedir. Bang Chan...