Karanlık Taraf Pt. 3: Kayıp

26 9 3
                                    

"Burada uyuyoruz" dedi Han Jo, harabe bir apartmanı göstererek. "Burayı boşalttılar, yıkıp yeniden inşa etmek için ama hâlâ yıkmadılar. Ne zaman yıkarlar bilmiyoruz. Burada birkaç çocuk daha var."

"Burayı yıkarlarsa ne yapacaksınız?" diye sordu Vilgax.

"Başka bir yıkık bina bulacağız" dedi Han Jo. "Bu şehirde yıkık binalardan başka ne var ki?" Çocuk ona gelmesini işaret etti ama Vilgax tereddütle orada dikilmeye devam etti. "Diğer çocukları korkutmak istemem."

"Onlara senden bahsettik, inanmadılar ama getireceğimi söyledim. Biraz şaşırıp korkabilirler ama zararsız olduğunu söyledim." Vilgax, Han Jo'nun sözlerine rağmen tereddüdünü yenememişti; yine de çocuğa güvenmeyi tercih ederek kardeşleri yıkık binanın içine takip etti.

Kahvesinden bir yudum alan Baekhyun, kupayı masaya geri bıraktığında gözlerini bir süre yumdu ve yazacağı şeyi aklında toparladı. Parmaklarını laptopun tuşlarına uzatıp bir harfe basmıştı ki aklına yine Chanyeol'ün, aptal rüyaların aptal lordunun, onu öpmeye yeltenmesi geldi. "Of!" diye iç geçiren Baekhyun, hararetle elini kahvesine uzattı ama kahve sıcaktı. Masadan kalkıp mutfağa gitti ve hızla bardak çıkarıp kendisine aceleyle su doldurarak aynı aceleyle içti. Çenesinden tişörtüne biraz su damlamıştı, çenesini elinin tersiyle sildi ve tişörtünün ıslaklığını umursamadan laptopunun başına geri oturdu. "Başaracağım" dedi. "Artık bu bölümü yazmayı bitireceğim." En son ne yazmış olduğuna baktı.

"Sikeyim." dedi Baekhyun, iki gün önce yazmış olduğu öpüşmeyi okuyarak. "Öpüşmeyi icat edeni de sikeyim, rüyaları da sikeyim, onun lordunu da sikey- hayır, HAYIR! HAYIR SİKMEYEYİM OF!" Baekhyun kafasını, masaya dayamış olduğu kollarına gömdü ve kollarının içinde "Ya da o beni- OF HAYIR!" Kendi kafasına bir tane şaplak attı, doğrulup eliyle kendini yelledi. "Ben niye kızarıp duruyorum? Chanyeol bir kötü çocuk değil ben de fakir yeni öğrenci değilim..."

Baekhyun, kendi içinde çatışmalar yaşarken telefonu çaldı. Arayan Sehun'du. Telefonu heyecanla açarak: "SEHUN! SANA BİR ŞEY SORMAM LAZIM!" diye bağırdı.

Telefonun öte ucunda şaşıran Sehun "Ne? Ne oluyor?" dedi. "Ben bir şey sormak için aramıştım ama-"

"Sus! Bak şimdi, ee, benim bir arkadaşım var tamam mı, benim sınıfımda, ee, bu arkadaşım, şeyi tanıyor, soylu birini tanıyor! Bu soylu, arkadaşımı öpmeye çalışmış ama arkadaşım geri çekilmiş sonra soylu ona demiş ki insanlar- ay pardon, köylüler, pardon, soysuzlar-"

Sehun, Baekhyun'un heyecanla anlattığı karmaşık hikayesini böldü: "Chanyeol seni öpmeye mi çalıştı?"

"Nereden anladın?" dedi Baekhyun. "Yani, hayır! Niye beni öpmeye-"

"Seni öpmeye çalıştıktan sonra ne oldu?"

"Of. Bak, öpmeye yeltendi sonra ben panikleyip geri çekildim o da dedi ki 'Beni öpmek istemiyor musun?' İNANABİLİYOR MUSUN? AKLIMI OKUYUP SONRA-"

"Onu öpmek mi istiyorsun? Sen de ne fenasın." dedi Sehun.

"Her neyse, of en son, gitmeden önce flörtle ilgili bir şeyler dedi. Sonra pat! Yok oldu, siktiğimin lordu."

"İlginç, ilahi bir varlıkla flört ediyorsun."

"Sence ne demek istedi?"

"Geri zekalı, açık açık flört ettiğini söylemiş her, affedersin, erkek yapmaz bunu."

"Hmm... Sen ne soracaktın?"

"Bright evde mi?"

"Hayır."

"Haber aldın mı hiç?" dedi Sehun. "Arıyorum ama açmıyor, daha bir saat önce beraberdik. Yemek ısmarlatacaktım ona."

"Yemek ısmarlamamak için Tayland'a dönmüş olabilir." dedi Baekhyun. "Umarım Tayland'a dönmüştür yoksa onu mahvedeceğim" dedi Sehun. "Akşam görüşürüz."

The End of the Rainbow (ChanBaek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin