Yüksekteydiler. Elbette, burasının yüksek bir yer olduğunu anlamak için uyanık olmalarına gerek yoktu, yine de gerçek hissettiriyor olması ürperticiydi. Gördüğü rüyalarda her zaman bilinçsizmiş gibi hissederdi Baekhyun, kontrol edemez aksine edilirdi ama şimdi, bu kadar yüksekte kendi elini kıpırdatabiliyor olmak şaşırtıcıydı.
Etrafına bakındı. Temiz bir gökyüzü vardı. Ayaklarının altı sarı renkli taşlarla çevriliydi ve sanki bitmemiş bir kulenin tepesinde gibilerdi. Gibi değillerdi, kesinlikle bitmemiş bir kulenin tepesindelerdi ve nasıl olduysa bu kulenin en tepesinde, taşların arasından birkaç bitki büyümüştü. Tabii ki Rüyalar Alemi'nde bu şaşırtıcı değildi.
"Babil Kulesi" dedi bir ses. Sert, adeta beton gibi tok bir sesti. Beton Adam tam karşılarındaydı şimdi, duvara oturmuş tek bacağını aşağıya sarkıtmıştı ve elini de kendisine çektiği dizinin üzerine koymuştu. Her zamanki gibi betondan blok kafasındaki ağzı genişçe gülümsüyordu, gözleri yoktu ama eğer olsaydı onlara küçümseyerek bakardı; yine de bunun için gözlere ihtiyacı yoktu. Beton Adam'ın küçümseyiciliği Sehun'u bir kez daha ürpertmişti.
"Seni daha önce gördüm" dedi Baekhyun, ona doğru bir adım attı. "Ben uyurken tepemde dikiliyordun, sonra o rüyadan da uyandığımda Chanyeol yanımdaydı."
"Evet, karşılaştık Byun Baekhyun." dedi Beton Adam. "O ilk karşılaşmamızdı, bu ise son olacak."
"Seni neden aradığımızı biliyorsun."
"Bilmeme gerek yok" dedi Beton Adam ve parmağıyla Sehun'a işaret etti. "Ona söyledim, sizi buraya ben getirdim. Uyuduğunuz anda kediyi hissettim ve şanslısınız, Ayna Adam bizi bulamaz. Şimdilik."
Sehun, temkinli bir şekilde kuleden aşağıya baktı. Her nasılsa, aşağıdan insanların sesi geliyordu. Kocaman bir şehir, tarih öncesinde kalmış olması gereken bir şehir oradaydı işte, kulesiyle beraber burada capcanlıymışçasına önünde akıyordu.
"Babil yıkıldı" dedi Sehun. "Ve Babil Kulesi de öyle, asla tamamlanamadı."
"Evet," dedi Beton Adam. "Tamamlanamadı. Ve İmparatorluk da yok oldu. Ama biliyor musun Sehun?" Beton Adam duvardan aşağıya atladı. "Hani bir sözünüz var ya? İnsanlar unutulana kadar ölmezler. İşte, tam olarak bu."
"Anlamıyorum" dedi Sehun.
"Anlayamıyorsun elbette" dedi Beton Adam. "Babil İmparatorluğu'nu da kulesini de biliyorsun değil mi? Unutulmadı, bir devlet de aynı insanlar gibi unutulana kadar var olur, ya da ona inanmayı kesene kadar. Tarih kitaplarınızda bir paragraf da olsa dolduran Babil İmparatorluğu hâlâ burada işte, Rüyalar Alemi'nde, geçmişte Babil halkının gördüğü rüyalar sayesinde capcanlı!"
Baekhyun: "Parçayı bize öyle kolay kolay vermeyeceksin, değil mi?" dedi. Beton Adam omuzlarını silkerek "Aksine" dedi. "Size laciverti vereceğim, o yüzden sizi beni arama derdinden kurtarıp buraya getirdim ya."
Bright, sehpanın üzerinde, Win'in tam karşısında oturuyor ve onun kediyi okşamasını sessizce izliyordu. Bir şeyler söylemek istese de nereden başlayacağını bilmiyordu. "Acaba başardılar mı?" diye sordu Win, başıyla Baekhyun ve Sehun'u işaret ederek. Bright omzunu silkerek "Uyandıklarında öğreneceğiz. Biraz feci bayılttı ama..."
"Dedektif, biraz gergin gözüküyor."
"Evet, biraz gergin birisi" dedi Bright. "Ve bu dava üzerine çalıştığı için normalden daha fazla gerilmiş, Baekhyun öyle söyledi en azından."
"Bu dava derken kastettiğin...?"
"Son zamanlarda olan şeyler" dedi Bright. "Venom, robot, Darth Vader, titanlar ve ateş ulusu. Robotu Yeşil Cin kontrol ediyordu biliyor musun? Onu da biz durdurduk."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The End of the Rainbow (ChanBaek)
FanfictionRüyalar Alemi ve Gerçek Dünya'nın sınırları diken üstünde! Rüyalar Lordu, gizemli Ayna Adam'la olan savaşından yara alarak çıktı. İkisinin savaşı gerçekliğe zarar vermiş ve yırtılmalara sebep olmuştu. Bu savaşın sonucunda gerçek olmaması gereken ki...