Rüyaların çalınmış olduğunu fark ettiğinde küçük bir çocuğa kar yağdığını gösteriyordu. Karlar dans ede ede çocuğun yaşadığı şehrin siluetine inerken Chanyeol'ün sırtı ürpertiyle dikleşti ve endişeyle dönüp arkasına baktı. Dördünün de rüyası kayıptı, adeta birisi onları çekip almışçasına yerlerinden alınmıştı.
Rüyalar Lordu sırtını çocuğa dönerek elini boşluğa doğru kaldırdı sonra da havayı kavradı; elinin altında bir kapı topuzu belirdi. Topuzu çeviren Chanyeol ahşap kapıyı kendine doğru çekti ve içeri adım attığında Baekhyun'un salonda uyuduğunu gördü. Kapı yok olurken onun yanına çömelen Chanyeol, önce Baekhyun'u sarstı ama genç adam uyanmadı. Onun hızla nefes alıp verdiğini fark eden Chanyeol "Kim bilir nasıl bir kabus görmek zorunda kalıyor?" dedi kendi kendisine, sesinde onun bile farkına varıp şaşkınlıkla karşıladığı bir korkuyla. Sonuçta o Rüyalar Lordu'ydu, çalınan birkaç rüya onu endişelendirmemeliydi. Ama endişelendiriyor hatta ölümüne korkutuyordu onu.
Tekrar boşluğu tutarak kendine bir kapı açtı, Baekhyun'un rüyasını düşünerek içeri girdi ama hayır, rüya yoktu. Burası Baekhyun'un rüyası değildi, ne de diğer üçünün. Başka bir kapı açtı ve sonra başka bir kapı.
Bir kapı, sürekli sokak lambasının ampulünü değiştirdiğini gören bir adamın rüyasıydı. Gezegeni o kadar küçüktü ki güneş bir doğuyor bir batıyordu ve adam da her dakika sokak lambasını söndürüp yakıyordu. Bir diğer kapının arkasında cam bir fanusta gül vardı ve bir diğerinde aşağıdaki yılandan kaçmak için duvarın üstüne tırmanmış küçük bir çocuk vardı. Chanyeol, bir el hareketiyle yılanı yok etti ve çocuğu da cam fanustaki gülün yanına muhabbet etsinler diye yolladı. Yılanı ise fil yutup bir şapkaya benzemesi için Afrika'daki rastgele bir filin rüyasına yollamıştı.
Kapıları açıyor ve hızla çarparak bir başkasına geçip o arada da küfrediyordu. En sonunda sinirle bir tanesini daha çarptı ve hızla boşluğa uzanıp bir diğerini açtı ve eşikten geçtiği gibi birisinin boğazına sertçe yapışarak onu bir bariyere çarptı. "Nerede o?" dedi dişlerini sıkarak. "Baekhyun nerede?"
"Bilmem" dedi Ayna Adam sakince. "Oyuncağını ben almadım."
"O zaman kim aldı seni aşağılık" diye tısladı Chanyeol. "Dördü de ortada yok! Ne yaptın onlara? Baekhyun'a zarar verdiysen-" Ayna Adam bir anda onun elleri arasında kara dumanlara dönüşüp yok oldu sonra da arkasında belirerek "Ne yapacaksın?" dedi. "Ölü bir adam bana nasıl zarar verebilir ki?"
"Soruma cevap ver!"
"Sorunun yanıtı bende yok" dedi Ayna Adam. "Ben sadece parçaların peşindeyim ve Baekhyun'un kaybolması da işime gelmez, Lord'um" dedi Ayna Adam. Başını hafifçe yana eğerek "Fark ettin mi bilmiyorum ama iş çığırından çıkmıyor mu sence de? Onları kendi tarafıma çekmek istedim, çektim de... Ama şimdi hepsi kendi bilinçlerini daha çok kazanıyorlar ve geçitten başkaları da geçmek üzere. O yüzden o parçaları bir an önce bulmalıyız, değil mi?"
"Bulmalıyım, evet" dedi Chanyeol. "Madde'ye dokunmana izin vermeyeceğim seni şerefsiz. Baekhyun nerede?"
"Baekhyun bildiğim bir yerde olsa sence ondaki parçalar bende olmaz mıydı?" Ayna Adam üzerini düzeltir gibi yaptı. "Ona ne zaman söyleyeceksin? Geçitten geçenler Baekhyun'u hedef almaya başladılar bile. O adamları onun yarattığını ne zaman söyleyeceksin?"
"Zamanı gelince" dedi Chanyeol. "Hangisi aldı onu?"
Ayna Adam küçük bir hıh sesi çıkardı. "Bir ekip olsak hiçbir şey bu kadar uzamazdı seni aptal." Ve yeniden kara dumanlara dönüştü, dumanlar tamamen havaya karışıp yok olmadan önce Ayna Adam'ın sesi dalga geçercesine "Kazan dairesine bak derim" dedi ve kara dumanlar kayboldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The End of the Rainbow (ChanBaek)
FanfictionRüyalar Alemi ve Gerçek Dünya'nın sınırları diken üstünde! Rüyalar Lordu, gizemli Ayna Adam'la olan savaşından yara alarak çıktı. İkisinin savaşı gerçekliğe zarar vermiş ve yırtılmalara sebep olmuştu. Bu savaşın sonucunda gerçek olmaması gereken ki...