Gün sona ermişti artık, güneş yine gitmiş ve dışarıyı karanlık bürümüştü ama bu her zamankinden farklı bir akşamdı. Dışarıda ses yoktu, bütün şehir suskundu. Kedi ve köpeklerin ayak sesleri, kuşların kanat çırpışları ve rüzgarın Busan üzerinde akışı daha net duyuluyordu. Billboardlardan ve elektrik direklerinden, tellerden gelen cızırtılar bu sessizliği daha da ürpertici hale getiriyordu.
İçerisi o kadar soğuktu ki birbirlerine yakın uyumaktan başka çareleri yoktu. Üstlerinde de doğru düzgün bir şey yoktu, özellikle Lucas şort ve atletle olduğu için onu ortalarına almışlardı. Jaemin hâlâ gelmemişti, onları bulamamıştı belki de. Ya da şehre girmenin bir yolunu bulamamıştı ne de olsa şu anda Busan'da sokağa çıkma yasağı vardı.
Huzurlu bir uyku değildi, hele rahat bir uyku hiç değildi. Sert zemin üzerinde, başlarını kollarına koymuşlar ve dip dibe girmişlerdi. Kıpırdanıp duruyorlardı, birbirlerine çarpıyorlar, mırıldanıyorlardı. Bilinçleri yarı kapalıydı, yavaş yavaş uykuya kendilerini bıraktıkları zaman hava iyice kararmıştı.
İşte o zaman, bu uyku halindeyken Bright, birisinin adını fısıldadığını işitmişti. Bir tıslama gibiydi, soğuktu ve davetkârdı. Ona sesleniyordu, adını aralıklarla tekrar ediyor, tam kulağının dibinde onu davet ediyordu: "Bright, Bright, Bright!" Bu habis sese uyanan Bright, yavaşça gözlerini açtığında kısa bir süre tavanı izledi, harabe binanın çürümüş kokusu burnuna bir kez daha doldu, ama harabenin kokusu kendi kokularının, özellikle Lucas'ın kokusu kadar keskin değildi.
Olduğu yerde yavaşça doğrulan Bright, ürperdi ve elleriyle kollarını ovarak kendini ısıtmaya çalıştı. Şimdi ses yoktu, ona birileri seslenmiyordu ama o yine de bu sesin kaynağını bildiğini düşünüyordu; sanki arkadaşına ihanet ediyormuş gibi çekingen bakışlarla gözlerini Lucas'a, onun cebine çevirdi. Aralarında Baekhyun vardı ve emindi ki şu an Baekhyun uyanık olmak isterdi çünkü Lucas derin bir uykuya dalmış olmalıydı ki erekte olmuştu. Bright, derin bir nefes aldı, Baekhyun'un üzerinden uzandı ve Lucas'ın ereksiyonuna değmemeye dikkat ederek şortun üzerinden ceplerini nazikçe dürtmeye başladı.
"Ne yapıyorsun?" dedi Baekhyun, sonra da Lucas'a döndü. "Aman Tanrım! Lucas'ı mı elliyorsun?"
"Şşş! Gerizekalı!" dedi Bright sonra da Lucas'ın diğer cebini yokladı ve küçük, halka şeklinde bir şeyi parmak uçlarında hissetti ama onu daha fazla hissedemeden Lucas'ın eli onu bileğinden kavradı.
"Ne arıyorsun?" dedi Lucas, öfkeyle. Kasıklarında bir ağırlık hissetmiş olacak ki bakışlarını oraya indirdi ve "Bright, sen bana dokunmaya mı çalışıyordun?" dedi.
Bileğini ondan kurtaran Bright, suçlarcasına Lucas'a bakarak "Cebinde ne var?" dedi.
"Bir şey yok"
"Hayır," dedi Bright. "Cebinde bir şey var ve bizden saklıyorsun! Bir... Yuvarlak bir şey, şey gibi..."
"Yüzük mü?" dedi Baekhyun.
"Ne bağırıyorsunuz?" diye uyandı Sehun. "Zaten sırtım ağrıdı, bir de siz lakırdı etmeyin!"
"Ne yüzüğü?" diye savunmaya geçti Lucas ve ayağa kalkmaya çalıştı ama Baekhyun onu omzundan tutarak "Bence önce şunun inmesini bekle" dedi başıyla işaret ederek. Lucas elleriyle kasıklarını kapadı, o anda Bright aydınlanmış gibi "Evet! Evet bir yüzük! Duydum, bana seslendiğini duydum... Bu, bir saniye, yüzük mü? Lucas, cebindeki şey ne?"
"Hiçbir şey!"
"Yalan söyleme!" dedi Bright. "Cebini tutup duruyorsun, görmedim sanma! Cebinde bir şey var ve o, Nazgûller'in peşimizde olma sebebi o olmalı, evet! Cebindeki şey Tek Yüzük!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The End of the Rainbow (ChanBaek)
FanfictionRüyalar Alemi ve Gerçek Dünya'nın sınırları diken üstünde! Rüyalar Lordu, gizemli Ayna Adam'la olan savaşından yara alarak çıktı. İkisinin savaşı gerçekliğe zarar vermiş ve yırtılmalara sebep olmuştu. Bu savaşın sonucunda gerçek olmaması gereken ki...