Not: Bu kitap omegaverse evreninde geçmektedir. Omegalar, betalar ve alfalar olarak üç ayrı cinsten oluşuyorlar. Omegalar boyut olarak diğerlerinden daha zayıf ve minyon olurlar. Bu evrende normal olan aralarında boyut farkı olmasıdır. Kitaptaki betimlemeler tamamen bu farka istinaden olup gerçek dünyadaki hiçbir fanteziyle bağlantısı yoktur.
Genç oğlan elinde Kraliçe'nin hediyesi olduğunu haykıran altın ve değerli taş işlemeli aynasından yüzünü incelerken mutsuz duruyordu. Yanaklarını bezeyen çiller her geçen gün artıyor, yüzünü ele geçiriyor gibi geliyordu. Üstelik omuzları ve sırtında da oldukları gerçeği sinirden yerleri tekmeleme isteğini arttırıyordu. Güzel olması gerekiyordu. Kral'ın 3. oğluydu ve bir omegaydı. Güzel olmak zorundaydı çünkü en iyi muhtemel sonu siyasi bir evlilikti. Fakat bunun için Kral'ın oğlu olmak yetmiyordu. Kral'ın kendisinden başka bir düzine oğlu, bir düzine de kızı varken onların arasından seçilmek için onu özel kılacak bir şeylere ihtiyacı vardı. Bir omega olduğundan alfa abileri ve ablaları hatta küçük alfa kardeşleri ölmediği sürece tahta çıkma ihtimali neredeyse yoktu. Doğduğundan beri bunun bilinciyle büyütülüyor, tüm nezaket kuralları ve devamını alırken bir gün ülkesini temsil edecek iyi bir eş olmak için hazırlanıyordu.
Lee Felix kulağının arkasından omzuna kadar uzanan sarı saçlara, mavi ve parlak gözler ve küçük sevimli bir yüze sahipti. Kısa değildi ama uzun olduğu söylenemezdi. Zayıftı. Kilo almaya çalışsa bile başaramıyordu, bünyesi bu kadarına el veriyordu işte. Ne zaman o devasa dolabının yanı başındaki boy aynasının yanına varsa kendine iğrenen bakışlar atıyordu ancak bunu yanında biri varken asla yapmazdı. Kendinden için için tiksiniyor, çirkin buluyordu fakat asla bunu kardeşlerine veya başka birine belli etmiyordu. Edemezdi. Aralarındaki sessiz savaşın pek tabii farkındaydı. Çelimsizliği yüzünden kendisinden büyük omega kardeşleri arasında çekiştirildiğinin ve hatta yüzüne karşı yapmaya cürret edemeseler bile arkasından dedikodular çıkarıldığının farkındaydı.
Yüzüne karşı eziyet edememelerinin tek sebebinin sevgili kral babaları olduğunu biliyordu. Lanet çilleri kabus gibi vücudunu sarıyor olsa bile babası onu seviyordu. Bu sarayda onu hakikaten seven tek kişinin babası olduğuna emindi. Bunun hakkında hiç konuşmasalarda yüksek ihtimalle tek sebebi Kral'ın onca çocuğunun arasında yalnızca çillinin annesinin vefat etmiş olmasıydı. Öksüzlüğü için Kral ona acıyordu. Doğrusu Felix oldukça gururlu bir yapıya sahipti ancak Kral'ın acımasını bile kabul edebilecek kadar ona bağlı biriydi. Şu hayatta ona destek çıkan tek kişi olduğu için duyduğu minnet çok büyüktü. İşte bu yüzden minnetinin karşılığı olarak bir kral, bir prens tarafından beğenilmek, babasının gurur duyduğu bir oğlu olmak istiyordu. Bunun da tek yolunun güzellik olduğunu düşünüyordu, dadıları onu buna inandırmıştı.
Yatağının sağındaki geniş, bordo renk kadife koltuğundan kalktı. Sırf babasının gözüne girmek için kıyıda köşede sıkıştırıldığı Kraliçe'den aldığı hediyeyi yatağının yanındaki sehpaya fırlatıp atmak istese bile özenle bıraktı. Yüzüne düşen saçlarını kulağının iki yanına sıkıştırdıktan sonra dolabına gitti. Üzerinde korse takımıyla odasında gezdiği öğrenilirse yine bir ton ayıplanacağını biliyordu. Pencereden havanın karardığını fark etmiş, biraz sonra odaya girecek hizmetlinin onu özensiz halde yakalayıp boş boğazlılık yapmaması için yemek için uygun olacak bir gömlek ve beline tam oturacak geniş bir kemerle pantolon seçti. Kıyafetleri hızlıca üzerine geçirip köşedeki pabuçlarından siyah, yüksek olanı da giydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kayıplar ve yaralar | chanlix
FanfictionPrens Lee Felix, Kore'nin tahta yeni çıkmış Kralı Bang Christopher Chan ile siyasi bir evlilik yapar.