Bahçedeki kirli taş zeminde kibar adımlarla, alfasının hemen önünde yürüyordu. Güneşli günlerde cennetten bir parça olduğunu düşündüren arka bahçe yoğun yağışlardan sonra yüksek oranda çamurla kaplıydı. Felix onunla sıcak bir yaz gününde burada olabilmeyi dilerdi. Taşların üzerinde yürüse dahi çizmelerinin çamura bulandığı berbat bir havada değil.Yavaşlardı. Günlük sohbetleri bittikten sonra sessizleşmişlerdi. Bunun bir sebebi de elbette, sarayın aralık arka pencerelerinden yükselen fısıltılar ve sırtlarını delen bakışlardı. Felix kendini onların düşüncelerine karşı kapatmış olsa bile yine de fısıltıları kulağında yankılanmaya devam ediyordu.
Kış bahçesine ulaştıklarında orada onları bekleyen hizmetlinin açtığı kapıdan içeriye girdiler. Rengarenk çiçeklerin arasındaki donatılmış masa dikkati üzerine çekiyordu. Arkada kalan alfa bu kez öne atıldı, her şey sorunsuz ilerlerse buradan onun yanında, omegası olarak ayrılacak olan çilli için sandalye çekti. Beklenmedik kibarlık Felix'in içini ısıttı. Böyle bir harekete ilk defa maruz kaldığından olsa gerek tepkisi geç gelmişti ama yerindeydi.
"Teşekkürler."
Christopher sadece başıyla teşekkürü kabul etti ve masanın baş köşesine yerleşti. Oturdukları gibi servis başladı. Taze, buharı tüten bir fincan çay ile içlerini ısıttılar. Sessizlik henüz hâlâ yerini koruyordu. Hizmetliler bir süre ardından kenara çekildikten sonra ise Christopher konuşmayı başlattı.
"Babanızdan, evliliğe onay verdiğiniz bilgisini bu sabah aldım."
Felix dudakları arasındaki fincanı nazikçe yüzünden uzaklaştırdı. Babasının bir sonraki sabah onay vererek kendisini dünden razı göstermediğine sevindi. Tam anlamıyla minnettar hissediyordu. Fakat yine de açılan evlilik sohbetiyle birlikte dizleri titremeye başladı. Elleriyle oturduğu sandalyenin kollarına tutunurken cansız bir nefesle dudaklarını araladı.
"Ah, evet."
Utangaçlaşıp yere eğerek sakladığı yüzünü hemen sonra ani bir kararla doğrulttu. Utanacak ne vardı? Edepsiz bir şey mi yapmıştı sanki? Yani kendini tesellisi bu şekildeydi. Başını kaldırdığı gibi yüzüne kitlenmiş bakışlarla denk düştü. Felix, durgun bir ifadeye sahip genç kralın aslında tam şu an gülümsemek istediği fikrine kapıldı. Nereden çıkarttığını bilemedi. Belki de yalnızca onun gülümsemesini görmek istedi. Bilmiyordu.
"Onayınız da olduğuna göre yarın öğlen yola çıkmamız gerektiğini haber vermek zorundayım."
Felix, tüm samimiyetiyle yakınlık kurmak istediği adamın aceleci sözleriyle yutkunmakta zorlandı. Gideceklerini biliyordu. Biliyordu ama bu kadar erken değildi. Belki bir hafta, en azından birkaç gün ama hemen yarın değil. Gerildi. Yüzündeki o tüm iyi hislerin habercisi tebessüm, utangaçlık gidiverdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kayıplar ve yaralar | chanlix
FanfictionPrens Lee Felix, Kore'nin tahta yeni çıkmış Kralı Bang Christopher Chan ile siyasi bir evlilik yapar.