Yaklaşık bir aydır yağmur görmemiş, kurumaya yüz tutmuş topraklar sabahın ilk saatlerinde ılık bir esintiyle birlikte ıslanmaya başladı. Önce ince ince çiseledi. Sarayın dışındaki halk yağmurun sesiyle yataklarından fırladı. Bahçelerinin avlusundaki eşyaları kaldırırken büyük çömlekleri su dolması için görünüre çıkarmaya koyuldular. Hareketli bir sabahtı ama keyifliydiler. Biraz daha yağmur yağmasaydı bu sene açlık çekecekleri kesinleşirdi. Göllerde su bitmeyedurmuştu ve bahçeye su taşımak gün geçtikçe zorlaşmaya başlamıştı.
Sarayda da hareketlilik erken başladı. Kralları dün gece kollarında bir omegayla saraya girdiğinden beri kimse yerinde duramıyordu. Öyle ki fısıltılar çoktan kulaktan kulağa çarşıya indi. Herkes omeganın beraberinde mutluluk ve bereket getirdiğini düşünüyor, daha henüz görmedikleri sarışına karşı şükran duyuyorlardı.Sarışın ise sarayın en özenilmiş misafir odasında, kuş tüylerinden yapılmış yumuşacık yatağın üzerinde uzanıyordu. Gözlerini açalı zaman geçmişti ama yerinden kımıldamadı. Tek yaptığı başını dışarı çevirmek oldu. Üzerinde bir ağırlık, kalbinde onu yoran bir his vardı. Christopher'ın buraya geldiklerinde en kısa sürede evliliği gerçekleştirme planı olduğunu biliyordu. İç çekti. Ne zaman, nasıl geldiğini bile hatırlamadığı yabancı bir yatağın üzerinde güne başlamış biri için oldukça sakin olduğunun farkındaydı ama endişelenecek bir şey olmadığını biliyordu. En azından değiştirebileceği herhangi bir şey olmadığını. Sırtını Christopher'ınkine yaslamıştı. Hoş başka çaresi de yoktu aslında, istesede istemesede zorla ya da severek buna mecbur bırakılacaktı ama Felix ona içtenlikle güveniyordu. Bunun için kendini azarlıyordu. Şimdiye dek elini tutacağını sandığı her an onu bozguna uğratmıştı Chris ama Felix ona güvenmeye devam ediyordu. Bu sefer daha şiddetli bir iç çekti. Sonra ağır ağır doğruldu. Başını çevirerek odayı baştan aşağı hızlıca süzdü. Gösterişi çok olmamakla birlikte oldukça kaliteli olduğu uzaktan dahi belli olan mobilyalar odayı donatıyordu. Yerde oldukça pahalıya patladığına emin olduğu orta boy bir İran halısı vardı. Baş ucundaki ahşap komidinin üstünde de balmumundan yapılmış iri bir mum vardı. Kaliteden kaçınmadıklarını görüyordu. Ayaklarını yere uzattı, yataktan indi. Daha önce yalnızca babasının çalışma odasında bir benzerini gördüğü halının üzerinde adımladı.
Yatağın karşısındaki masanın üzerinde gördüğü kristal sürahiyi kaldırıp hemen yanındaki kristal bardağa suyu dökerken kapıya tıklandığını işitti. Sakince bileğini yoran ağır sürahiyi yerine bıraktı, bardağı avucu içine aldıktan sonra kapıya doğru döndü.
"Girebilirsiniz."Kapı açıldı, içeriye genç bir oğlan girdi. Koyu kahve saçları öne dökülüyordu ve efendisine karşı yüzünü yere çevirmişti. Gerginliği çok öteden dahi belli oluyordu. Bu sabah yanına gelip evin yeni baş omegası olacak kişinin hizmetlisi olacağını söylediklerinde kesinlikle istememiş, karşı çıkmıştı. Yakında kralın eşi olacak bir soyluya hizmet etme fikri ona çok yorucu gelmişti. Üstelik bu omega dillerini biliyor muydu? Onun hizmetini beğenir miydi? Sonuç olarak bunların bir önemi yoktu. Her ne kadar karşı çıkarsa çıksın saray içinde üstlerinin emirlerine karşı gelemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kayıplar ve yaralar | chanlix
FanfictionPrens Lee Felix, Kore'nin tahta yeni çıkmış Kralı Bang Christopher Chan ile siyasi bir evlilik yapar.