Güneş batmaya yakın Felix kamaranın küçük penceresinden içeri giren kızıllığı seyrederek yatakta sere serpe uzanıyor vaziyetteydi. İçinde büyük bir öfke vardı lakin sesini çıkaramıyordu. Bir krala baş kaldıracak kadar aklını yitirmemişti, krala saygının ne kadar önemli olduğunu pek tabii biliyordu. Ama öfkesini korumaya amansızca devam ediyordu. Buraya tıkılışından öte bundan sonra hep bir yerlere tıkılacağını düşündüren binlerce kötü düş kafasının içinden çıkmıyordu. O zaten yaşadığı tıkılmışlık durumundan ölesiye nefret ettiği için evlenmek istememiş miydi? Şimdi onu böyle bir durumun ihtimalinden öte ne üzebilirdi ki?
Hava hafiften soğumaya başlamıştı. Başını hafifçe kaldırıp yatağın ucuna dikkatlice serdiği gömleğine baktı. Buruşmasını istemiyordu bu yüzden yatarken çıkarıp içliğiyle kalıyordu. Yataktan kalktı. Gömleğini giymek istemediğinden yorganın bir ucundan tuttu. Yatağın içine girip biraz uyuma fikri gayet mantıklı gelmişti. Böylece sinirinden uzaklaşırdı. Hem kim bilir, belki rüyasında çok mutlu olurdu.
Kapı tıklatıldı, Felix'in eli yorganın ucunda kalakaldı. Sabah olduğu gibi bir an da açılmasından korkarak gömleğine uzandı, kapıya sırtını çevirip hızlıca düğmeleri iliklemeye çalışırken kapının hâlâ açılmaması hakkında düşündü. Ya Christopher sabah yaşanandan sonra münasip olmayan bir durum olmaması için dikkatli davranıyordu ya da bir başkasıydı. Hızlıca zihnini taradı, akşam yemeğinin henüz gelmediğini fark etti.
"Girin." diye seslendi. Kapı açıldı, tahmin ettiği gibi hizmetliydi. Niçin hayal kırıklığı yaşadığını düşünmeyi sonraya erteleyerek hizmetlinin boş kucağında göz gezdirdi. Ne yani yemek de mi yoktu? Cezalandırılıyor muydu? Hem de dışarıya çıkmak, biraz temiz hava almak istediği için? Christopher bu kadar zalim miydi? Kafasının içinde birbirinden kötü binlerce düşünce birbiriyle yarışırken hizmetli başını yerden eğmeden dudaklarını araladı.
"Güverteye çıkabilirsiniz efendim."
Birdenbire tüm zihni boşaldı. Onca kötü fikir hiç var olmamışcasına kaybolup giderken Felix gülümsememek için dudaklarını içe kıvırdı. Delinin teki gibi sırıtmak istiyordu. Ne için sanki? Biliyordu büyük bir şey bile değildi. Sadece nefes almasına izin veriyordu ama Felix sanki avuçlarının içine özgürlüğü bırakılmışcasına mutluydu. Çünkü bir nevi öyleydi. Felix'in Christopher'ın ona zalimlik edeceği, odaya kapatacağı fikri aniden kaybolmuştu, şimdi birkaç dakika öncesine göre misliyle özgürdü. Derin bir nefes aldı. İçinde kıpır kıpır eden binlerce periyi bastırmaya çalıştı ve gayet başarıyla, heyecanını gizleyerek konuştu.
"Kralınızın izni var mı?"
Olmasaydı bu görevlinin buraya gelip bunları söyleyemeyeceğini elbette biliyordu. Sadece onaylanmalıydı. Felix bunu duymayı istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kayıplar ve yaralar | chanlix
FanfictionPrens Lee Felix, Kore'nin tahta yeni çıkmış Kralı Bang Christopher Chan ile siyasi bir evlilik yapar.