[0.9]

972 64 14
                                    

Elinde siyah bir kalem var ama gökkuşağı yarat.

On sekizinci yaşım bana bile beklenmedikti.

Acıdan öleceğimi zannederdim. Daha fazla yaşayamayacağımı, hayatın bana biçtiği zamanın sonunda olduğumu.

Ama yaşıyordum. Yaşamdan kopan ona rağmen yaşıyordum. Beni bu dünyada bir başıma bırakmasına rağmen yaşıyordum.

Bitti dediğinizde bitip bitmediğine siz değil kader karar veriyordu. İzin vermese, tek bir adım dahi atamıyordunuz.

"Daldın," dediğini işittim yanımda oturan Çağla'nın. "İyi misin?"

Kuru dudaklarımı dilimle ıslatıp gözlerimi karşımda amaçsız hareketler sergileyen kuru karabalıktan ona çevirdim. Açık renkli saçları omuzlarından dökülmüş, kahve gözlerini bana dikmişti.

Ufak bir hareketle başımı sallayıp bakışlarımı üzerinden çektim. Bir kere daha taradım bahçeyi, didik didik.

Gözlerim aradığını bulamamanın hayal kırıklığıyla elimdeki kahve bardağına değdi. Dumanı hâlâ tütüyordu.

Kahveyi dudaklarıma yaslayıp ufak yudumlar alarak mideme gönderdim. Ben bunu yaparken gürültülü zil sesi tüm bahçede yankılanmıştı.

Çağla yerinden doğrulup okula yürümeye başladığında hemen arkasında onu takip ediyordum. Düşüncelerim zihnimin her yanındaydı. Öyle ki ne yaparsam toparlayamıyor, kendime gelemiyordum.

Sınıflarımıza gitmek adına iki yöne ayrıldığımızda dalgın adımlarla koridor boyunca yürürken kolumun tutulmasıyla ve bedenimin bir kapının girişinden çekilmesiyle zihnimdeki bulutlar dağıldı. Çatılan kaşlarımla neyin ne olduğunu anlamaya çalışırken, odaya girmemle kapıyı kapatan beden dikkatimi üzerinde topladı. Büyük bir şaşkınlığın kol gezdiği zihnimin aksine oldukça kızgın bir ifadeyle ona döndüm. Orada, kapattığı kapıya sırtını yaslayıp ellerini göğsünde birleştirdi ve gözlerini bana dikti.

Derin bir nefesi ciğerlerime doldurdum.

"Seni kodese tıktığımda, bu anları birer birer kaydeden tüm görüntüleri kullanacağım. Şu saçma sapan hareketlerine son verme, bu anların hepsiyle alacağım her şeyini senin elinden."

Bunu söyleyen bendim. Ancak benim aksime o, oldukça alay yüklüydü.

Gözleri parıldadı. Başını hafifçe çevirdi ve arkamdaki bir noktaya baktı. Benim de başım omzumun üzerinden baktığı noktaya değdiğinde gördüğüm kamera görüntülerinin olduğu ekran ile dondum kaldım.

Normalde böyle şeyleri asla atlamazdım. Kamera odasının kontrolünün müdür yardımcısında olacağını nasıl unutabilmiştim?

Çatılan kaşlarım ve buz gibi yüzüm ile ona döndüm.

"Yani?" Dedim bomboş bir sesle. "Sen elimde olan kayıtların sadece bunlar olduğunu nereden biliyorsun?"

Güldü.

Dilini dudaklarının üzerinde gezdirerek elini kravatına attı ve çekiştirerek gevşetti.

"Seninle iletişim kurmak istememi nerelere çektiğinin farkında mısın?" Dedi dudaklarına oturan o gülümsemesiyle.

"Sen benimle iletişim kurmak istemiyorsun. Sen beni taciz ediyorsun."

Kaşları havalandı. Başını sağa sola sallayarak sırtını yasladığı kapıdan ayırmadan hemen önce "saçmalıyorsun," diye mırıldandı.

Delirmeme ramak kalmıştı.

"Bu zeka seviyesiyle eğitimci olman şaşırtıcı," dedim gözlerimi ondan çekerek. "Geldiğimiz noktaya bak. Bir eğitimci tacizi savunuyor."

Bekler miydin? •texting•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin