[1.1]

969 65 11
                                    

"Oyalanmayın, hadi çabuk sınıflara. Oğlum? Kaç defa söyleyeceğim o gömleği pantolonunun içine sok diye. Hayır olmadı, düzgün soksana evladım."

Sabah olmuştu. Sokak lambaları bile sönmeden uyanmıştım, uzun bir otobüs yolculuğu çekmiştim. Okula gelmiştim ve sınıfa çıkarken oldukça komik olan bu diyalog kulaklarımı dolduruyordu.

Sokma temalı bu konuşma ben merdivenleri tırmanmaya başladığında gerimde kalmıştı ancak çocuğun homurdanmaları hâlâ kulaklarıma dolabiliyordu. Merdivenleri üçerli üçerli çıkmaya devam ettim. Kısa saçlarım yanaklarıma dökülüp duruyordu ancak inatla düzeltmeye devam ediyordum. Dama desenli siyah vanslarımdan birinin bağcığı yine gevşemişti.

Bağcıklarımın bir türlü bağlı kalmasını sağlayamıyordum.

Tek omzuma astığım çantamın kolunu bir kere daha çekiştirdim. Canım bir sigara daha istiyordu ama o adamın penceresinden gözlerini üzerime diktiğini gördüğümde keyfim kaçmış, ikincisini yakamamıştım. Hep böyle oluyordu. Bok herifin tekiydi ve saniyeler sürecek zevkimin bile içine etmeyi başarıyordu. Bu da zaten gergin olan sabahlarımı daha da germekten öteye gitmiyordu.

Hızlı adımlarla merdivenleri tırmanırken, zekâ seviyesi bir ortaokulla eş değer olan lisem beni bir kere daha şaşırtmamış aşağı doğru resmen yuvarlamarak inen bir hayvan omzuma toslayarak durmuştu.

Daha doğrusu durmamıştı, ikimizi de savurmuştu.

"Ebenizi göstereceğim ama," diye tısladım sinirle. Ateş saçan gözlerim öfkeyle karşımdaki korkuluğa yaslanan gerizekâlıda durdu. Gözümün bir yerlerden ısırdığı bir omurgasızdı.

Söylediğimi duymuş olmalı ki kaşları havalandı. Dudaklarını aralayıp bir şey söyleyeceği anda arkasından gelen türdeşinin sesi aramızda yankılandı. "Özgür! Hadisene lan, koç bekliyor!"

Gözlerimi ondan çekip saçlarımı kulağımın arkasına itip merdivenleri çıkmaya devam etmek adına bir adım attım. Üç merdiven kadar uzaklaştığımda, o gereksiz arkamdan bağırmış muhtemelen koridorda olan arkadaşının yapamadığı kalan tek tük insanın da gözlerini üzerimize toplamıştı.

"Pardon!"

Gözlerimi devirdim.

Sınıf kapısından içeri girip sırama doğru ilerledim. Kolumdaki dijital bileklikten saati kontrol ettim, kablosuz kulaklıklarımı kutusuna yerleştirdim. Çantamı sıraya bırakıp pencere kenarına yerleştim. Sırtımı sıraya yasladım ve gözlerimi pencerenin dışında, bahçede gezdirdim.

Yoktu.

Dakikalarca gözlerim bahçede gezindi. Bu sürede hocanın neden geciktiğini bile Gurur sınıfa girip yanıma gelene kadar fark etmemiştim. O, sıramın yanında durup günaydın dediğinde gözlerimi pencereden çekmiş ona dönmüştüm.

"Günaydın," dedim neden burada olduğınu anlamayan gözlerle ona bakarken. Saçlarını karıştırıp çantamı masanın üzerine bıraktı ve yanımdaki boşluğa yerleşip gözleriyle beni süzdü. "Dün dönmedin aramalarıma, iyi misin?"

Kaşlarım çatıldı.

"Niye kötü olayım," dedim gözlerimi devirerek. "Dışardaydım. O yüzden geç döndüm eve."

Ufak bir hareketle başını salladı ve gözlerini sınıfta gezdirdi. "Geçen günü konuşmadık," dedi bana bakmadan. "Ne oldu o gün?"

Resimler teker teker zihnime doldu.

Son resimde onu gördüm. Olaya hakim olamamasının getirdiği kızgınlıkla bana bakıyordu.

"Anlatırım bir ara," dedim gözlerimi onun gibi sınıfta dolaştırarak. Bunu, onu geçiştirmek için değil doğru zaman geldiğinde anlatacağımı belirtmek için söylediğimi biliyordu.

Bekler miydin? •texting•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin