[1.0]

949 67 11
                                    

Merhaba. Çağan Şengül dinleyebilirsiniz bu bölümde. Teşekkür ederim, iyi bakın kendinize.

Yarım kaldık.

Birçok yönden yarım kaldık.

Şimdi hangi güç tamamlayabilirdi yarım kalan tüm hikayelerimizi?

"Baban o senin!" Diye bağırdı ben onu büyük bir umursamazlıkla gerimde bırakıp odama doğru yürürken. Arkamdan öfkeli adımlarla gelirken, onu bir kere daha görmezden gelip üzerimdeki deri ceketi çıkarıp portmantoya fırlattım ve vakit kaybetmeden siyah boğazlı kazağımın da eteklerine asılıp üzerimden sıyırdım.

"Sana diyorum Şeyda!" Odamın kapısına geldiğimde kapıyı aralayıp içeri gireceğim anda koluma asılıp beni durdurduğunda sonunda istediği olmuş, adımlarım durmuştu.

Bu onu cesaretlendirdi.

"Bir kere ya, bir kere anlayış göstermeyi denesen ne olur? Niye zorlaştırıyorsun her şeyi?"

Kaşlarım çatıldı. Karşımdaki beyaz boyalı odamın kapısında gezinen gözlerim pürüzlü bir noktaya çakılı kaldı.

Başımı ağır ağır çevirip ona baktım. Bir ölünün toprağını üzerinde taşıyan gözlerimle.

Sustum ve baktım. Kahverengi dalgalı saçları üzerindeki sporcu sütyenine dökülmüş, altına giydiği tayt güzel fiziğini ortaya çıkarmıştı.

"Sen ne dediğinin farkında mısın?" Dedim sert bir sesle. Arkamı döndüm, yönümü tamamen ona çevirdim.

Tam karşısında durdum, gözlerinin içine baktım.

"Duyuyor mu senin kulakların ne dediğini?" Gözlerindeki dalgalanmaların tepkimden kaynaklanması için birçok şeyimi verebileceğimi fark etmiştim tam o anda. Hayır, geçmişte verebilirdim. Artık değil.

"Neden bana bunu yapıyorsun Şeyda?" Diye sordu titreyen sesiyle bir elini saçlarına atıp güzel saçlarını parmaklarıyla geriye doğru tararken. Gözlerini tekrar gözlerime çevirdi. "Neden izin vermiyorsun bir şeylerin düzelmesine?"

Göz kapaklarımın, hayal kırıklığıyla titreşmesine engel olamadım.

İnsan alışamıyordu hayal kırıklıklarına. Her defasında bunu tecrübe edişim, teker teker koparıyordu benden bir şeyleri.

"Ne düzelecek?" Dedim ruh halimin aksine güçlü bir sesle. Bir adım attım ona doğru. "Söylesene anne," dedim alayla ona bakarken. "Kaybettiklerimi getirebilecek misiniz bana?" Güldüm. Keyiften uzak, dalga yüklü bir gülüştü bu. Başımı ona doğru eğerek fısıldadım. "Unutabilecek misin yıllardır tekrar tekrar aldatıldığını?"

Gözyaşları göz pınarlarından taştığında, bedeni geriye doğru yalpaladı.

Destek almak adına sırtını duvara yasladığında, orada gördüğüm kadın o kadar tanıdıktı ki bu aşinalık beni hıçkıra hıçkıra ağlatabilirdi.

Beni duvarlardan destek aldıran tek bir sebebi bile bilmeyen annemin aksine ben, onun kavramaya zorlandığı her sebeple bir bütün olmuştum.

"Ne geçiyor eline?" Diye bağırdı aniden bana doğru atılıp omuzlarımdan itmeden hemen önce. Tepkileri o kadar şaşırtmamıştı ki, ellerimi pamtolonumun ceplerine yerleştirip soğukkanlılıkla karşımda hıçkıra hıçkıra ağlayan ona baktım. "Ne istiyorsun? Ne?"

Gözleri zeminde gezindi. Bedeni hıçkırıklarıyla titrerken, dakikalarca ağladı.

O dakikalarca gözyaşı dökerken yerimden bir milim bile hareket etmeden onu izledim.

Bekler miydin? •texting•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin