[1.6]

436 32 2
                                    

"Sence," dedi soğuktan uyuştuğuna emin olduğum dudaklarını oynatarak. "Neden böyle davranıyor?"

Göz kapaklarım titredi. Bu, dışardan izleyen birinin göremeyeceği kadar ufak bir refleksti belki ancak içimde kelebek etkisi yaratarak hücrelerimde bir sızının adım adım yayılmasına sebebiyet veriyordu.

Nefes alamıyordum.

"Kaybetti çünkü," dedim tek solukta. "Bana karşı neyle tehdit ediliyorsa kaybetti onu."

Sonra sustum. Üzerimize gerçeğin ağırlığı çöktü.

İkimiz de biliyorduk. Ufuk benim bu dünyadaki en iyi ezberimdi.

Yanılmazdım.

...

"Hayır kızım, ben size dedim. Bize artık eskisi gibi davranmazlar diye. Baksana silmişler resmen bizi."

Sesler duyuyordum. Aslına bakarsanız zaten büyük bir gürültünün ortasındaydım. Kantinde öylece bir masaya oturmuş avuçlarımın arasındaki karton bardaktan yukarı doğru dağılan kahvemin dumanlarını izliyordum.

Onlar ise hemen arka masamdalardı. Ve muhtemelen benim onları duyabildiğimdem habersizlerdi.

Çağla, Ceyhun ve Kerim.

"Bıraksanıza abi. İşleri bitince muhabbet de bitti tabi. Şeyda zaten başından belli etmiyor muydu amaçlarını? Orospu gibi bizimle ortamlara akıp kendilerine yer yapınca çektiler ellerini. Salın işte."

Ben bir paragrafın üzeri kırmızı kalemle çizilmiş o cümlesiydim. Benim dönüp dolaşıp karşılarına çıkacağım, onlara sözcüklerini harf harf yutturacağım, uzmanı oldukları alanda onları yerin dibine sokacağım en başından işaretlenmişti.

Bu yüzden durmadım. Kantinin uğultusunu bastıran bir tonda yükseldi sesim. Ve onların aksine duymayacaklarını düşünerek değil, duymalarını isteyerek baskın bir sesle buz gibi bir tonda kurdum cümlemi.

"Biz ortamlara akarken sen Gurura akıyordun Çağla. Halinden hiç şikayetçi gibi durmuyordun o an."

Tüm kantin sustu. Cümlelerim onlarca insanın üzerine asılı kaldı. Şimdi benim emarelerim insanların üzerinde bir tablo olmuş, onu izliyorlardı.

Sandalyemin zeminde bıraktığı tiz ses eşliğinde ayağa kalktım. Siyah irislerim keskin bir ifadeyle arkamdaki masada direkt onu buldu.

"Sen ağzını toplamayı, ben ağzına sıçtıkça öğreneceksin. Ve ben bunu büyük bir zevkle yapacağım."

Çıkışa yürüdüm.

Haftalardır orada burada ikimiz hakkında dönen onlarca asılsız söylenti vardı. Söylentilerin başında Gururla uyuşturucu işine bulaştığımız geliyordu. Hatta arada bir ortalardan kaybolduğumuzda onunla kafaları bulmaya gidiyorduk. Hatta benim gözaltlarım niye o kadar mor sanıyorlardı, tabi ki haplanıyordum.

Sonra yatıyordum onunla. En yakınım dediğim insanın yatağını ısıtıyordum. Hemde o her istediğinde. Bu ilişkinin baskın olan tarafı görünenin aksine Gururdu.

Hatta şey demişlerdi. Ufuk'u nasıl atlatmış olabilirdim başka, tabi ki Gururla sevişerek başarmıştım bunu.

Midemde günlerdir peşimi bırakmayan ekşi tat kendini bir kere daha hatırlattı. Yüzüm buruşamayacak kadar kaskatı kesilmişti. Çünkü ben haftalardır görmezden gelmeye çalıştıkça o fısıltılar daha da yakınıma giriyor artık beynimde yankılanıyorlardı.

Bekler miydin? •texting•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin